CHP’ de ihanetler bitmez

  • GİRİŞ22.09.2023 09:14
  • GÜNCELLEME25.09.2023 08:13

İslam ülkelerinde Müslümanların dinini, tarihini, dilini, kültürel, sosyolojik, demografik yapısını, kimlik ve duruşunu bozmak ve değiştirmek üzere kurulmuş birçok kurumlar vardır. Bizde Jön Türkler, Tanzimatçılar, ittihatçılardan sonra Lozan’ dan bu güne kadar bu görevi yerine getiren taşeron da ittihatçıların uzantısı CHP zihniyeti ve iktidarlarıdır. Bir de onların doğurduğu, büyüttüğü, beslediği ihanet ocakları…

Koca bir devleti 11 yılda batıran ittihatçıların çoğu Osmanlının devlet adamları, memurları ve askerleri idiler. Kurtuluş savaşı kıvılcımını ateşlemek üzere asker ve bürokratlarını İstanbul’dan Anadolu’ya ( Samsuna) gönderen, onlardan Anadolu’yu kurtarmalarını isteyen, bunun için gizlice emir ve talimatlar veren o günkü padişahtır.  Şu kadere bakın ki daha sonra işgal gücü İngilizlerle aynı paralelde hareket eden, padişahı hain ilan eden ve Osmanlıyı yıkan, kendi vatanından sürgün edenler de bunlardır.

Tarihimizde kardeş kavgasına kurban gitmeyen, kardeşleri tarafından yıkılmayan bir Türk devleti yoktur. Her biri diğerinin zevali olmuştur. Karahanlıları, Uygurları, Hazarları, Haznelileri, Selçukluyu, Memluk’üleri, Timurileri, İlhanlıları, Akkoyunluları, Babür şahları, Kırım Volga Tatarlarını kuranlar da yıkanlar da Türkler olmuştur. Osmanlıyı da batılı emperyalistlerle ve yerli münafıklarla bir olup yıkan da kendi askerleri içinden çıkan ittihatçı uzantılardır.

Osmanlıdaki taht ve kardeş kavgalarıyla süregelen bu ihanetler zinciri, Cumhuriyet döneminde de kronik bulaşıcı bir hastalık gibi yeni nesil devlet adamlarının çoğuna bulaşmıştır. İhanet geleneği bugün en çirkin ve çirkef yüzüyle CHP’ de görebilirsiniz. Kimin eli kimin neresinde belli değil. Onlar için siyaset ve devlet yönetimi millete hizmet etmek değil baştaki devlet adamını ve yönetimi nasıl olursa, her ne pahasına olursa olsun devirip onun koltuğa oturmak ve kendileri gibi düşünmeyenden öç ve intikam almaktır.

Osmanlılar en çok düşmanlarından değil kendi içindeki hainlerden ve kendi milleti içinde çıkabilecek fitnelerden korkarlardı. Ne yazık ki tarihimizde isyanlar, ihanetler hiçbir dönem ve zamanda eksik olmamıştır. Bundan dolayı ( ne kadar iğrenç ve kötü olsa da) devletin bekası için padişahlar bazen kendi oğul ve kardeşlerini için ölüm fermanı çıkarmışlardır.  Son Osmanlı padişahlarına ihanet edenler en yakın kardeşleri, damatları ve kendi askerlerinin içinden çıkması onların endişelerinde ne kadar haklı olduklarını gösteriyor. Osmanlıyı, padişahı, hilafeti, deviren ve devrimler adı altında bu milletin dinini, dilini, tarih ve kültürünü, medeniyet kotlarını ve kıblesini batıya çevirip onu batı medeniyetinin kölesi etmeye çalışanlar içimizden çıkan mankurtlar değil mi?

İhanet bulaşıcı bir hastalıktır. En hızlı olarak yöneticiler arasında yayılır. Çünkü onların egoları dizgin kıran vahşi bir yılkı atına benzer. Bu yüzden ihanete karşı bağışıklık sistemleri çok zayıftır. Kahraman ve mareşal de olsa insan kendi egosuna mağlup olunca, sözde dev gibi görünse bile, özde yine cüce olmaktan kurtulamaz. Osmanlı bu yüce görülen cücelerin ihanetine uğramış bir dev idi. Onu yönetenlerin hoşgörüsü, merhameti ve öngörüsüzlüğü kendi sonunu getirdi.

Mustafa Kemal ölüm döşeğinde iken bile İnönü ile aralarının gergin olduğunu bilmeyen yoktur. Kelle korkusundan İnönü İstanbul’ a M.K’ li hasta yatağında ziyaretine bile gelemiyordu. Mustafa Kemal öldükten sonra ona anıt mezar yaptıracağım diye onun mumyalanan cesedini 15 yıl Dolmabahçe sarayında müzede bekletti. Adeta onun dirisinden alamadığı intikamı ölüsünden aldı. Dünya böyle etme bulma dünyasıdır işte. İhanet eden herkes ihanetinin bedelini yine ihanetle öder.

1938-1950 lere kadar tek parti diktatörlük rejiminin sınırsız ve sorumsuz tek yetkilisi ‘’Milli şef ’’ İnönü idi. 1960 darbesinden sonra NATO ile birlikte devlet içinde devlet oluşturarak gayri nizami ve gayri hukuki iktidara gelmeyi deneyen, askerimizi ve devleti bu işe alet eden hep CHP zihniyeti olmuştur. 27 Mayıs darbesinde, Menderes’in ve iki bakanının asılmasında oynan trajedik gölge oyununun arkasında CHP zihniyeti vardır.  Diktatörlüğü, milletin iradesine ve kutsallarına karşı savaşması yüzünden millet onu ve partisini kalp ve gönlünden kovdu. Ebedi olarak muhalefet zindanının karanlıklarına mahkûm etti.

Kuruluşundan bu yana CHP ve ideolojisinin Müslüman milletimizle zaten bir kan ve DNA uyuşmazlığı vardı. Bu da onların İslam’a ve Müslümanların inançlarına karşı olmalarından kaynaklanıyordu. Bu ideolojinin iktidarları ve darbelerinde millete dayatılan batılılaşma projeleri kendi benlik ve kimliğimizden uzaklaşmamızın, yabancılaşma ve yozlaşmamızın asıl suçlusudur. Cumhuriyet kurulduktan kısa bir müddet sonra TBMM’ yi kapatıp resmi ideoloji haline getirdikleri C. Halk fırkası (CHP) tüzüğü ve ideolojisi bu güne kadar yapılan gayri hukuki uygulamaların, darbelerin, faili meçhullerin, emperyalistlerinin dümen suyuna girilerek halka yapılan zulümlerin tek sorumlusudur. CHP ihanetlerini saymakla bitmez.

İnönü’nün saltanatını genel sekteri Ecevit yıktı ve İnönü’nün koltuğuna oturdu. Ecevit ‘’Ortanın solu CHP’ nin yolu’’ sloganı ile milletin lanetlediği bu partiyi her ne kadar aklamaya paklamaya çalışsa da başaramadı. Onun saltanatına 12 Eylül faşist darbecileri son verdi. 12 Eylül darbesi sonrası Deniz Baykal ve arkadaşları CHP’ yi yeniden kurdular. Ecevit böylece dışlanmış oldu. Bu lanetli partinin başına gelmiş/ getirilmiş olanlar CHP’ yi millet nazarında temize çıkaramadıkları gibi tabanlarının beklentilerini de karşılayamadılar. Her zaman olduğu gibi CHP’ lilerin buyurgan, kibirli, despot, hırçın, sürekli gerilim ve düşmanlık üreten davranışları ve nefret dili kendi ayağına bağ oldu.

Tepeden inme bir kaset kumpasıyla CHP’ nin başına taç edilen Kılıçdaroğlu’ na 12 yıl sonra en yakın adamı Özgür Özel’ in şimdi de özel rakip çıkması/çıkarılması hiçte sürpriz olmayan yeni bir kukla oyunudur. İmamoğlu’nu tasfiye için mi, Kılıçdaroğlu’ nun yerini sağlamlaştırmak için mi, yeni bir ihalenin taşeronluk sözleşmesi gereği mi  bakalım dağın hangi fareyi doğuracağını göreceğiz.

İhanet üzerine kurulan bir yapıdan asla huzur ve barış beklenmez. İhanet edenler mutlaka ihanete kurban giderler. Hainleri çok olan bir toplum ve ülkede sabah olmaz.

Arif Altunbaş, Haber 7

Yorumlar7

  • Mümin Sabah 7 ay önce Şikayet Et
    Neden boynun eğri diye deveye sormuşlar. O da demiş ki, nerem doğru ki!...
    Cevapla Toplam 7 beğeni
  • fani 7 ay önce Şikayet Et
    100 yıllık perde arkası karanlık ancak bu kadar güzel ozetlenebilirdi. Kaleminize sağlık, muhteşem tespitler.
    Cevapla Toplam 18 beğeni
  • Kaan 7 ay önce Şikayet Et
    Ellerinize sağlık çok önemli tespitler ve aydınlatmalar.
    Cevapla Toplam 21 beğeni
  • Mehmet Akgül 7 ay önce Şikayet Et
    Tebrikler hocam. Yüreğime tercüman oldunuz
    Cevapla Toplam 24 beğeni
  • Ali 7 ay önce Şikayet Et
    Altına imzamı atacağım güzel bir yazı.Tebrikler...
    Cevapla Toplam 31 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat