Gazzeli esmer çocuk
- GİRİŞ05.01.2009 12:24
- GÜNCELLEME05.01.2009 12:24
Tank mermilerine taşla karşılık veren esmer çocuk!
Karşında çelik giysilerin ve çelik tankların içinde; silah kullanmayı öğrenmiş, teçhizat taşımayı öğrenmiş, pusu kurmayı ve katliam yapmayı öğrenmiş, iyi tank kullanmasını öğrenmiş ama asla sevgiyi, merhameti, şefkati ağlamayı öğrenememiş ölüm makinesi insancıklar var.
Bugün çaresizliğin en kavi girdabındasın biliyorum. Sen herşeye rağmen masum kalmaya, sevmeye, merhamet etmeye, ağlamaya kısacası insan olmaya devam et. Bil ki Allah gözü yaşlılarla, masumlarla ve mazlumlarla beraberdir. Bil ki uzun vadede kazanan hep masumiyet olmuştur.
Şakağına çelik namlular dayanan esmer çocuk!Uzun namlulu çelik yığınları yalnızlaştırdı şimdi seni dünyadan. Memleketinin şakağına çelik namlular dayanmış durumda. Pencerene konan umut kuşlarını bile vuruyorlar. Dünya naklen havai fişek gösterisi seyretmekte. Oysa sen karanlıklar içindesin ve gökyüzüne bakamıyorsun. Gökyüzünden süzülen her ışık, bin ölüm olup savruluyor etrafa zira.
Kıyılarına tusunamiler, çiçeklerine boranlar vurmakta bugün. Ve sen tankların namlularına sapan taşları atarken ve sen tank mermileriyle vurulurken medeni(!) dünya elini başının üzerine koyarak teslim oluşun seyrini yaşıyor şimdi.
Fitnelerin ve günlük telaşların bir araya getiremediği yürekleri şimdi sen getirdin. Ve merhametin çarptığı bütün yürekler seni çarpıyor şimdi. Ne ki acıyla, çaresizce ve utançla çarpıyor yürekler.
Umutları, merhametsizliğin darağacına çekilen çocuk!
Sokaklarındaki tankların namlularına darağaçları kuruldu. Ve merhamet, bütün masumiyetiyle darağaçlarına çekildi ve altındaki sandalye tekmelendi. Oysa; vadedilmiş davalar uğruna astıkları merhamet, kendi vicdanlarıydı. Ve merhametin altındaki sandalyeyi tekmeleyen, katranlara batırılmış yüreklerindeki kinleriydi.
Ey esmer yürekli çocuk!
İşte şimdi senin içinde bırakıldığın karanlık, o katran sürülmüş yüreklerin karanlığıdır.
Umutlarını yıldızlara salamayan Esmer Çocuk!
Gökyüzüne beyaz balonlar uçar, sarı balonlar uçar, hatta kızıl balonlar uçar.
Sen hiç esmer balonların gökyüzüne uçtuğunu görmedin. Bu yüzden hiç esmer bir balon uçurmadın gökyüzünün maviliklerine. Bil ki, balonların gökyüzüne yükselmesi; balonların renginden değil, içinde taşıdığı havanın yoğunluğundandır.
Umutları da yıldızlara taşıyan, umudu yüreğinde taşıyan insanın rengi değildir esmer çocuk. Yürekte taşınan umudun rengidir.
Ağlamayı ağlama tadında yaşayıp, gülmeyi ise gülme tadında yaşayamayan esmer çocuk!
Şimdi özgürlüğü pencere kenarında bile yaşayamıyorsun biliyorum. Sakın içlenme ilkbaharında, sonbaharı yaşayan hayatına. Bil ki bu zulüm, bir kutlu sınanmadır senin için. Her şeye rağmen sal, yüreğindeki umutları yıldızlara. Umutlar dört duvar arasında da uçar yıldızlara.
Rengini güneşin çaldığı esmer çocuk!
Kutlu bir imtihan, kutlu bir sabrı gerektirir. İyiye de kötüye de pay vardır İlahi adaletten. İyinin yüreğinde hüzün ve sevgi, kötünün ellerinde iyinin yüreğinin kanı var senin memleketinde. Hüzün ve sevgiyle sınanmak, kanla sınanmaktan yeğdir. Hüzün ve sevgi mazlumdur ve öğünülesidir. Oysa kanlı eller utanılasıdır her zaman. Ve kanlı eller sıkılası değildir. Ve kanlı eller yalnızdır her zaman. Oysa; sevgi ve masumiyetin olduğu her yürekte görünmeyen bir hat vardır. Kablosuz telefonlar döşenmiştir aralarında. Ve dualar uçuşur aralarında. Hiçbir dem, yalnız değildir onlar.
Dört duvar arasından yıldızlara gönderdiğin hüzünlerini yıldızlar da taşıyamadı. Ve senin gönderdiğin hüzünlerini, bütün dünyaya ekti yıldızlar. Ve merhameti uç vermiş bütün yürekler, kabuklarını kanatarak seni anıyorlar bugün
Oysa esmer yürekli çocuk!
Nur yüzlü bir dedenin dizinde oturup, Taif’te taşlanan Şefkât ve Merhamet Âbidesi Sevgili’nin (sas) çocuklara gözyaşıyla karşılık vermesinin hikâyesini dinlemeliydin. Sonra O’nun (sas) kız çocuklarına nasıl merhamet ettiğini, sonra yetimlerin başını nasıl okşadığını, sonra torunlarını nasıl sevgiyle bağrına bastığını dinlemeliydin nur yüzlü dedenden.
Bil ki esmer çocuk,
Bütün başına gelenler; dedenin bir ulu çınar gibi devrildiğindendir.
Kızgın namluları gözyaşlarıyla soğutmaya çalışan esmer çocuk!
Bir ağır sınanmadır şimdi seninki. Ola ki kadere sitemler etmeyesin esmer çocuk. Bilirim ağırdan da öte belki yükün. Ama Mutlak Merhamet Sahibi, altından kalkamayacağı yükler yüklemez insana.
Şimdi senin kaderinle sınanan, insanlıktır esmer çocuk. Senin bir tarafın tankların altında kalırken, insanlık kadere sığınamıyor, açıkta kalıyor her yanı. Senin gözyaşı sağanağından, kader şemsiyesi koruyamıyor insanları.
Ve belki de insanlık, yakında senin zatürrene tutulacak.
Umutlarını kuşların kanadına takan esmer çocuk!
Bugün yine pencerene konan bir kuşla beraber vuruldu umutların. Ve bedenin kanlar içinde de olsa kuşlarla beraber. Kuşların yüreğiyle kanatlandın gökyüzüne.
Şimdi ne göğsünde kör bir kurşun, ne hüzün ne de çile. Bir cennet kuşu oldun gülümsüyorsun bizlere.
Arifhan AKPINAR / Haber 7
arifhanakpinar@hotmail.com
Yorumlar3