İnsanlığa açık mektup

  • GİRİŞ19.01.2009 11:52
  • GÜNCELLEME19.01.2009 11:52

Sevgili  İnsanlık

Bugün Gazze’de yaşanalar ve insanlığın bu olay karşısındaki tavrı ve ülkemizdeki gizli yapılanmanın planları insanlığın ne kadar yok olduğunu ve dünyanın yeniden insanlığa ne kadar muhtaç olduğunu açıkça göstermektedir.

Birkaç yıl önce ‘’İyilere Mektuplar’’ kitabımda ifadelendirdiğim şu serzeniş, günümüze ne kadar da uyuyor. Paylaşmak isterim yeniden.

Sevgili İnsanlık,

Senin gerçek halini en son, Sevgili’yle (sav) beraber kol kola görmüşler. Merhamet, şefkat, hoşgörü ve sevgi de yanınızdaymış.
Zaman zaman bir görünüp bir kaybolsan da o gün bu gündür hiç kimse görmemiş gerçek halini.
Bir yerlerde saklanıyorsun, bunu biliyoruz. Koluna girecek dost yürekler arıyorsun belli ki ortaya çıkmak için. Belli ki bir hayli dargınsın bize.



Sevgili İnsanlık,

Nedendir bu yüreğimdeki inleyişler bilir misin? Bugün yine; acıyı vurmak isterken sapan taşlı çocuklar, acıyla vuruldular.

Ve bugün yine, siyah tenli çocuklar korkuyla baktılar beyaz tenli adamın elindeki silaha.

Ve bugün yine, sen girmeyesin diye Filistin kentlerini tanklarla kuşattılar. Ve kuyulara betonlar döküldü ve mağaralar bombalandı ve denizler yakıldı sen dönmeyesin diye.

Sevgili insanlık,

Hani ‘’Elma ‘’ deyince ortaya çıkar, armut deyince saklanırdın ya çocukluğumuzun oyunlarında. Bir çocuk masumiyetiyle çağırıyoruz şimdi seni. “Elma” diyoruz, ortaya çık artık!

Sevgili İnsanlık,

Biliyoruz ki şu yaşlı yeryüzü, senin en berrak hâlini Sevgili’nin (sav) ışığıyla gördü.

Daha önceleri de görülmüştün, Yusuf (as), Musa (as), İsa (as) ve birçok sevgi dostlarıyla.

Ama hiç bu kadar güzel tecelli etmemiştin dünyamızda.

Hep böyle defalarca saklanmışken, defalarca belirmiştin yeryüzünde.
En son saklandığında yeryüzünde bir mağarada, Sevgili’yle (sav) inmiştin dağın zirvesinden insanların arasına.

İnsanlar sana muhtaçtı çünkü insanlar sana en fazla muhtaçtı.
Ve O Sevgili’yle (sav) beraber, milyonlarca parçaya bölünerek yerleşmiştin yüreklere.

Sevgili İnsanlık,

Biz biliyoruz ki şimdi, sen Sevgili’den (sav) önce diri diri toprağa gömülen körpe kız çocuklarının feryatlarıyla terk etmiştin insanları ve de şehirleri.
Sırtında kırbaçlar şaklayan çaresiz kölelerin iniltileriyle terk etmiştin.
Alkol kokan, hoyrat şehvet hırıltılarına kulak tıkayarak terk etmiştin.
Zalimin gürleyişleri, mazlumun inleyişleriyle terk etmiştin bizi.

Ve daha önceleri sevgili insanlık,

Yusuf’la (as) beraber kuyuya atılmış, Eyyüb’la (as) mağaraya sürülmüş, Yunus’la (as) balıklara yem edilmiştin.
Ve her gidişinden sonra; gözyaşlarıyla döndün insanların arasına, bir Sevgilinin (sav) kolunda.

Sevgili İnsanlık,

İnsanlar zaten seni, Sevgili’nin (sav) gözyaşlarında gördüler önce.
Ve biz gözyaşlarıyla beslendiğini, gözyaşlarıyla büyüdüğünü biliyoruz yüreklerde.
Ve biz; bir tarafının, bir gözü yaşlıyla sürgünde olduğunu da biliyoruz, şimdilerde.

Sevgili İnsanlık,

Şimdilerde sana o kadar muhtacız ki… Hangi mağaranın içinde, hangi kuyunun dibinde, hangi denizin ortasındadır diğer yarın, bilemiyoruz?
Hani çocukluğumuzda; elma dersek çıkar, armut dersek çıkmazdın orta yere.

Sevgili İnsanlık,

Bugünlerde sana muhtacız. Sana en fazla muhtacız bugünlerde. Ne olur ortaya çık da göster bizlere gül cemâlini.

Ne olur bir gözü yaşlıyla in artık şehirlerimize. Ne olur karakışa dönmüş yüreklere bir sıcaklık getir.

Masum bir çocuk edasıyla çağırıyoruz şimdi seni.

Sevgili insanlık,

“Elma” diyoruz, ne olur ortaya çık!


Sevgili insanlık,

Akıllar senden uzaklaşmakta senin yokluğunda.

Sen biliyorsun ki; sevgi, merhamet, şefkat ve gözyaşının eşlik etmediği bir akıl, et yığınından başka bir şey değildir.

Şimdi, et yığınlarının inşa ettiği çelik paletler arasında ezilmektedir merhamet. Ve merhametin öldüğü bu dünya, kanlı bir dünya oldu.

Ve gözyaşlarından mahrum bu dünya, kurak bir çöle döndü.


Sevgili insanlık,

Gözyaşları sendedir bunu biliyoruz artık. “Elma” diyoruz, ne olur ortaya çık!

Sevgili İnsanlık,

Sen gittin; canilik, vahşet, cehalet, kabalık, budalalık, enâniyet, nefsâniyet, şehvâniyet boy verdi gönül vadilerinde.

Ayrık otları gibi sardılar ruhları. Ve sevgi, bir kuş gibi uçup gitti beden kafeslerinden.

Sen gittin; dertsizler dertlileri, sağlıklılar hastaları, zenginler fakirleri, sahipliler sahipsizleri unuttu.

Sen gittin, büyük balıklar küçük balıkları yuttu.

Sen gittin; benlikler nefislere kaptırıldı ve ruhların içi boşaldı.

Ve benlikler, içi boşalmış ruhlara put olarak dikildi. Ve şimdi insanlar kendi benliklerinin firavunluğunu yaşıyorlar.

Ve dünün putperestlerinden daha vahim bir durumdalar.

Sevgili İnsanlık,

Bizler de sensizlikten düşen payımızı aldık. “Elma” diyoruz, ne olursun çık artık!

Sevgili İnsanlık,

Belki bir yetim yürekte büzülüp kaldın, belki başı okşanası masum bir çocuğun yüreğinde.

Belki sürgün yemiş gönüllerin içine akıttığı gözyaşlarında saklısın, belki bir kutlunun hüzünlü yüreğinde.

Yine insanların yüreğindesin, biliyoruz. Ve seni, kavminin Yunus’u (as) araması gibi arıyoruz.

Sevgili insanlık,

Bir çocuk masumiyetiyle bir kez daha “elma” diyoruz. Ne olur, dön artık!



Arifhan AKPINAR
/ Haber 7
arifhanakpinar@hotmail.com

Yorumlar3

  • bülent araz 16 yıl önce Şikayet Et
    Allah'ın Laneti İsrail'in üzerine olsun.. Yüreğinize sağlık.... Allah'ın laneti Gazze'de 1500 kişiyi katleden binlerce insanları yersiz yurtsuz bırakan, kolsuz bacaksız sakat bırakan İsrail'in üzerine olsun. Allah'ım Bu insanları katledenlere, bizlere ve tüm müslümanlara bu acıları yaşatanlara ne kısa zamanda gazabını indir.
    Cevapla
  • inci 16 yıl önce Şikayet Et
    Önce İnsanı Bulalım sonra İnsanlığa Çare Bulalım!. Allah cümlemizi insan olma şerefine erdirsin sonra insanlık kendiliğinden yola gelir.....
    Cevapla
  • esma aykun 16 yıl önce Şikayet Et
    .... Kitabınızı yıllar önce okudum. Daha önce de belirttim ki biz insaniyet konusunda çok eksiğiz...Bir gün bize bunların hesabını sorsalar ne deriz acaba? Başka bir taraftan edebi üslübunuz, olayları kurgulayışınız o kadar net ve içten ki söylenecek söz yok...
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat