Vade farkı

  • GİRİŞ07.07.2008 11:08
  • GÜNCELLEME07.07.2008 11:08

SORU: Vade farkı caiz mi?

CEVAP: İslam dini alış-verişi helal kılmıştır. Şu ayet-i kerime buna delil gösterilmiştir: ‘’ Allah alış-verişi helal, faizi ise yasaklamıştır.’’(Bakara, 2/175) Peşin olarak yapılan alış-verişte kar etmek normal görüldüğü gibi vadeli satışta da kar etmek normal karşılanmıştır. Her devirde bu tür alış-veriş olmuş ve vade farkı alınmıştır. Fakat burada dikkat edilmesi gereken husus, hile ve aldatmaya meyletmeden insaf ölçüleri içerisinde alıcıyı da yıkmadan malın bedeli ve ödeme zamanı tespit edilerek vade farkının alınmasıdır.

 

Alış-verişte vade farkı uygulaması Âlimlerin çoğunluğuna göre caiz görülmüştür. (Şevkani, Neyl’ul- Evtar, c. V, s. 153)

‘’Bir satış içerisinde iki satışın yasaklandığını’’.(İmam Malik, Tirmizi gibi muhaddisler bu hadisi rivayet etmiştir. Ayrc. Nesai, Sünen, c. VII, s. 295) ifade eden hadisi delil gösteren bazı âlimler vadeli satışın caiz olmadığını ifade etmişlerdir.

Vadeli satışa cevaz veren Âlimlerin çoğunluğu bu hadisin vadeli satışla alakalı olmadığını; semendeki (bedel) meçhuliyet’le(belirsizlik)  alakalı olduğunu ifade etmişlerdir. Bu durum şöyle izah edilmiştir: Peşin 1000 YTL olan bir malı satıcı peşin 1000 YTL; veresiye 1500 YTL derse müşteri de vadeli olarak 1500 YTL’ ye aldım derse, vade farkı eklenirse, bu tür satışın caiz olduğu ifade edilmiştir. Çünkü semen (bedel) belli ve kesin bir fiyat üzerine anlaşılmıştır. Ancak semen(bedel) belli olmadan satıcı müşteriye ‘şu malı sana ya 1000 YTL’ ye peşin ya da 1500 YTL’ ye veresiye sattım’ dese ve iki şıktan biri tayin edilmeden alış-veriş bitse, bu tür satışın caiz olmadığı ifade edilmiştir. Çünkü malın semeninde (bedel) cehalet(bilinmezlik, belirsizlik) vardır. Kesin bir fiyat üzerine akit yapılmamıştır. Bu tür alış-verişte faiz şüphesi olduğu ifade edilmiştir. ( el-Ahvazi, şerh et-Tirmizi, c. II, s. 236; İbn-i Abidin, c.IV, s. 171; c. V, s. 482)

 Muhammed el- Hamid alış-verişte vade farkını eklemek haram değildir ve faizle alakası yoktur, demiştir.(Rüdudün ala ebatil, s. 17)

 

Netice olarak

İslâm âlimlerinin çoğunluğu (büyük ekseriyeti) ve bu arada dört mezhebin âlimleri vade farkının caiz olduğunu söylemişlerdir.  Vade farkı helâl, vade farkı ile satış caizdir. Ancak imkânı olanlar, ahiret menfaatini dünya menfaatine tercih edenler -bilhassa müşteriye- satış yaparken peşin fiyatı ile verirler, vade farkı almazlarsa bu karz-ı hasen sayılır. Karz-ı hasen Allah rızası için borç vermek demektir. Allah Teala böyle yapanları kendisine borç vermişçesine sevmiş ve övmüş, onların kazancına bereket vereceğini müjdelemiştir. İmkânı olan her müminin bu şeref ve berekete can atması daha güzeldir.



                                                    Sehiv Secdesi

SORU: Namazda okunan kıraat eksikliği ya da fazlalığı sehiv secdesi gerektirir mi?

CEVAP: Bir kimse Fâtiha sûresini hiç okumasa veya büyük bir kısmını okumasa, ya da Fâtiha'dan sonra sûre okumasa sehiv secdesi gerekir.

Fâtiha'yı okuyup, arkasından başka bir sûre okumadan Fâtiha'yı ikinci kez okuyacak olsa, sehiv secdesi yapmalıdır. Fakat Fâtiha'yı sûreden sonra ikinci kez okusa, sahih görüşe göre sehiv secdesi gerekmez. Fâtiha'yı son iki rek`atta iki kere okuması durumunda da ittifakla sehiv secdesi gerekmez.

Bir kimse, dört rek`at farzın ilk iki rek`atında bir şey okumasa, sonra bunu hatırlasa, son iki rek`atta hem Fâtiha okur, hem sûre okur ve selâmdan sonra sehiv secdesi yapar.

Bir kimse birinci veya ikinci rek`atta Fâtiha'nın devamında sûre okumasa, rükûda iken veya rükûdan başını kaldırdıktan sonra secdeden önce bunu hatırlarsa, kıyama döner, yani ayağa kalkar ve sûreyi okur, sonra tekrar rükû eder. Namazın sonunda da sehiv secdesi yapar. Kıyama dönüp kıraat ettikten sonra rükûu yeniden yapmazsa namazı bozulur. Çünkü sûre okumakla, önce yaptığı rükû iptal edilmiş olur.

Dört veya üç rek`atlı farzların ilk iki rek`atında Fâtiha'dan sonra birer sûre okunmamışsa, bu sûre üçüncü ve dördüncü rek`atlarda Fâtiha'dan sonra eklenir. Eğer bu namaz cemaatle kılınan bir akşam veya yatsı namazı ise, üçüncü ve dördüncü rek`atlarda hem Fâtiha ve hem de eklenecek sûre açıktan okunur. Fâtiha'nın değil de sadece sûrenin açıktan okunacağını söyleyen de vardır. Ebû Yûsuf'a göre ikisi de gizli okunur. Çünkü son rek`atlarda gizli okumak sünnettir. Ebû Yûsuf'tan diğer rivayete göre ise, yeri geçtiği için artık bu sûre hiç okunmaz. Hangi görüş alınırsa alınsın hepsine göre de sehiv secdesi yapmak gerekir.

Namazda Fâtiha'dan önce sehven başka bir sûre okunsa, Fâtiha okunup ardından sûre yeniden okunur, namazın sonunda sehiv secdesi yapılır. Bu tertip noksanı rükû halinde bile hatırlansa, doğrulup sırasınca yeniden okunmalıdır. Bu şekildeki bir yanılma pek nâdir vuku bulduğu için, az veya çok olmasına bakılmaz, Fâtiha'dan önce bir tek harf bile okunsa, yeni baştan okuyup sehiv secdesi yapılır.

Bir kimse Fâtiha okuyup okumadığında tereddüt etse, henüz başka bir sûre okumamışsa Fâtiha'yı okur. Fakat başka bir sûre okumuşsa artık Fâtiha'yı okumaz. Çünkü sûrenin Fâtiha'dan önce okunmuş olma ihtimali daha ağır basar. Bununla birlikte kendisinin bu hususta ağır basan bir kanaati varsa, o kanaatine göre davranmalıdır.

Bir kimse vitirde Kunut duasını okumadığını rükûdan sonra anlasa, secdeden önce veya sonra olması fark etmez, dönüp Kunut duası okumaz; namazın sonunda sehiv secdesi yapar. Kunut okumadığını rükû esnasında hatırlasa sahih olan rivayete göre dönüp Kunut okuması gerekmez. İster dönüp Kunut okusun, isterse dönmeyip namazına devam etsin, sehiv secdesi gerekir.

Kunut tekbirinin terkinden dolayı sehiv secdesi gerekip gerekmediği konusunda imamlardan rivayet olmadığı için kimi âlimler Kunut tekbirinin terk edilmesi durumunda sehiv secdesi gerekmediğini, kimileri de bayram namazına kıyasla sehiv secdesi gerekeceğini söylemişlerdir.

Vitir kılan kimse, üçüncü rek`atta Fâtiha ve sûre okumadan Kunut okuyup rükûa varsa ve Fâtiha ile sûre okumadığını bu esnada hatırlasa kıyama dönerek Fâtiha ve sûre okur.

Kıyamda iken Fâtiha'dan sonra ve sûreden önce teşehhüt okusa, vâcip olan zamm-ı sûreyi geciktirdiği için sehiv secdesi yapması gerekir.

Dört rek`at farzın son iki rek`atında Fâtiha'dan sonra sûre okusa, tercih edilen görüşe göre, sehiv secdesi gerekmez.

Farz namazların üçüncü ve dördüncü rek`atlarında kasten Fâtiha veya başka bir sûre okumaksızın sükût edilmesi, kötü bir davranış (isâet) olmakla birlikte sehiv secdesini gerektirmez. Fakat farzın üçüncü ve dördüncü rek`atında sehven sükût edilmişse, Ebû Hanîfe'ye göre sehiv secdesi gerekir.

Münferit (tek başına) olarak namaz kılan kişinin açıktan veya gizliden okumasından dolayı, zâhir rivayete göre sehiv secdesi gerekmez. Şu var ki gizli okunması gereken bir yerde meselâ öğle namazında kasten açıktan okursa isâet etmiş olur. Münferidin gündüz kılınan nâfile namazlarda açıktan okuması da mekruhtur.

 

                                        Kaza Namazı

SORU: Kaza namazı olan kimse nafile namazı kılabilir mi?

CEVAP: Hanefilere göre kazaya kalan namazları kılmak nafile namazları kılmaktan daha evla ve önemlidir. Fakat vakti giren namazların müekked ve gayr-i müekked sünnetleri bundan müstesnadır. Hatta hadislerde kılınması teşvik edilen kuşluk, tahiyyatü’l mescid, tesbih, teravih gibi namazlar da bundan müstesnadır.(İbn Abidin, Reddü’l- Muhtar, c.II, s. 74) Çünkü bu sünnetler, farz namazları tamamlar ve bu namazların telafisi de mümkün değildir. Kaza namazlarının kılınacağı belirli bir vakit olmadığı için telafileri mümkündür.

Farz namazı kazaya kalan kimsenin vakti giren namazların sünnetlerini bırakıp bunun yerine kaza namazı kılması uygun değildir.

Şafiiler göre ise kaza namazı bulunan bir kişinin nafile namaz kılması doğru değildir. Hanefilerin bu konudaki görüşlerinin daha isabetli olduğu ifade edilmiştir.(Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali, s. 176)

 

Yorumlar22

  • eskisehirli 15 yıl önce Şikayet Et
    ALLAH yalan söylemez. ALLAH KURANDA herşeyi açıkladım diyor12/111 kelimei şahadet için rad suresi 43 ayetine bakıver zahmet olmazsa ALLAH derki kuran açıklanmış olarakar indirmişken Allhtan başka hakem mi arayacağım araf suresi 114
    Cevapla
  • Cemil Sert 15 yıl önce Şikayet Et
    dikkat. su mezhepleri kabul etmeyen kuran nidasi atan size soruyorum bana namzin zekatin hatta islama giris cumesi kelimei sehadeti kurandan bana gosterbakalim.
    Cevapla
  • eskisehirli 15 yıl önce Şikayet Et
    ihtilaf ve kuran. mezheplere ihtiyaç olsaydı ALLAH emrederdi sadece o hocaların ilminden faydalanarız oda KURANA uyarsa 16/64. "Biz, kitabı/kuranı ancak hakkında ihtilaf ettikleri şeyleri onlara açıklaman için, yol gösterici ve iman eden bir halka rahmet olarak sana indirdik." demekki ihtilafa düşersek KURANA bakacakmışık
    Cevapla
  • mehemet 15 yıl önce Şikayet Et
    mezhepler gerekli. kuran ı kerim de herşeyin özü vardır. her konuda açık hükümler yok. peygamber efendimiz de kuran ı en güzel açıklayandır. size bir fıkıh kitabıda okumanızı tavsiye ederim. Bu ümmet 1300 yıldır yanlış yolda değilmi. aniden mezheplerin gereksiz olduğu birkaç arapça bile bilmeyen, elinde bırakın ilahiyatı , imam hatip diploması bile olmayanlar ahkam kesmeye hüküm koymaya başlamış. hemde arapçayı bilen birisinin yazdığı meallerle. ALLAH ıslah etsin.
    Cevapla
  • eskisehirli 15 yıl önce Şikayet Et
    fetvayı ALLAH verir. sayın mehemet sen hiç KURANI KERİMİ incelemezmisin peygamberimizden miras ile ilgili fetva istiyorlar ALLAH diyorki fetvayı ben veririm 4/176 bir zahmet bakıver zaten bu halde olmamızın sebebi sorunlarımızı ALLAHIN kitabına göre halletmediğimizden
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat