Sıra Kürt aydınlarında...
- GİRİŞ02.06.2009 09:08
- GÜNCELLEME02.06.2009 09:08
Aşağıdaki cümle Star gazetesi yazarı Nasuhi Güngör'ün dünkü yazısından:
'Hangi ülkede yaşayan Kürtler, kendilerini o ülkenin kaderiyle bir ve bütün hissederse, Kürtlerin yaşadığı her yerde sorunun da çözümün de patronu o ülke olacak.'
Konunun sofistike ekonomi-politiğini bu kadar basit, bu kadar net, bu kadar berrak ifade edebilen başka bir cümle okuduğumu hatırlamıyorum.
Kürt nüfusunun yoğun ve etkin olduğu İran, Irak ve Türkiye'den hangisinin Kürtleri ülkesine ve devletine (daha önce) sahip çıkarsa, o ülkenin bölgedeki tesiri o oranda artacak.
Yalnız, bir nüansa dikkat ediniz, Nasuhi Güngör'ün cümlesi, 'hangi ülke Kürtlerine sahip çıkarsa,' demiyor... 'Kürtler, o ülkenin kaderiyle bir ve bütün hissederlerse,' diyor.
Gerçek şu ki, bazı koşullarda, bir ülkenin farklı kültürel kimlik taşıyan vatandaşlarına sahip çıkması, onlara açılması, hatta ve hatta onlara pozitif ayrımcılık uygulaması yeterli olmuyor.
Ahmedinejad'ın Kürtçe konuşmalar yaptığı, hatta Kürdistan isimli bir şehri bulunan İran bile bunu yeterince sağlayabilmiş değil.
Türkiye ise, son dönemde yaşadığımız süreçte, zihni planda çok ileri adımlar atabilmeye hazır görünüyor. Ancak, devlet aygıtının inisiyatifi yeterli değil. Çözümü sadece burada aramamalıyız.
Türkiye'nin Kürtlerinin de, Ortadoğu'da tesirli olabilmek, 'sorunların çözümünün patronajına ortak olabilmek' için Türkiye vatandaşı olmanın, Türk Devleti ile bir ve hemhal olmanın gücü ve etkisini fark etmesi gerekiyor.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti elbette, bu zihinsel sıçrama için gerekli zemini hazırlayabilecek güce ve imkanlara sahip.
Ancak, yönetimsel uygulamaların, çözüm sürecine katkısının bir çerçeve çizmekten, bir zemin oluşturmaktan ileri gidemeyeceğini bilmemiz lazım.
Türkiye Cumhuriyeti'nin Kürt vatandaşlarının bir 'zihinsel sıçrama,' bir paradigma değişikliği de yaşaması gerekiyor.
İşte bu yüzden, sadece Türkiye Cumhuriyeti kurumlarının değil, Kürt aydınlarının da önünde büyük bir entelektüel meydan okuma, bir imtihan duruyor.
Acaba, Türkiye'nin Kürt aydınları, Türkiye Cumhuriyeti'ne bağlılığın, Türkiye Cumhuriyeti ile bir ve bütün olmanın Türkiye'nin Kürtleri'nin refah ve özgürlüğünü, bölgede ekonomik etkinliğini artırabileceğinin farkında mı?
Yoksa, sırf 'Türkiye Cumhuriyeti güçlenmesin, zenginleşmesin, özgürleşmesin siyaseti'ne kapılmış olmanın bağnazlığıyla; kendilerini de inkar edebilecek bir zeminde mi bulunuyorlar?
Devlet üzerine düşeni yaparken... (Ve hatta yapabilmesi için...)
Kürt aydınlarının katkıları elzemdir.
Gerçeklikte hiçbir şey ifade etmeyen, slogan düzeyindeki birkaç ezber sözden fazlası muhakkak çıkmalı.
'Hangi ülkede yaşayan Kürtler, kendilerini o ülkenin kaderiyle bir ve bütün hissederse, Kürtlerin yaşadığı her yerde sorunun da çözümün de patronu o ülke olacak.'
Siz Türkiye'den daha güçlü bir aday görebiliyor musunuz?
Ben göremiyorum,' diyor Nasuhi Güngör.
Acaba Türkiye'nin Kürt aydınları Nasuhi Güngör'ün gördüğünü görebiliyor mu?
Atılgan Bayar - Yeni Şafakatilgan.bayar@aksam.com.tr
Yorumlar4