Mutabakat sürecektir
- GİRİŞ30.06.2009 10:00
- GÜNCELLEME30.06.2009 10:00
Genelkurmay Başkanlığı ve Başbakanlık arasındaki uyumun ısrarla sınanmaya devam edildiği bu günlerde, çok yakın geçmişi tekrar hatırlamamızda fayda olduğunu düşünüyorum. Aşağıdaki ANALİZ'i 2008 yılında da okumuştunuz...
TSK VE HÜKÜMET, BİRLİKTE DİRENDİ
Hilmi Özkök ile Tayyip Erdoğan arasında bir çatışma yoktu. Yaşar Büyükanıt ile Tayyip Erdoğan arasında da bir çatışma yoktu.
İlker Başbuğ ile Tayyip Erdoğan arasında da bir çatışma yok; hatta aksine yüksek seviyede uyumlu bir çalışma var.
Bazıları anlamamakta ısrar edecek mi, bilmiyorum...
Türk Silahlı Kuvvetleri darbe yapmak, küçük harfle yazılan siyasete müdahale etmek istemedi...
İnisiyatifi ve iradesi dışında siyasi alana sürüklenmeye çalışılmasına direndi ve her konudaki itirazlarını demokratik çerçevede ifade etti.
Bu süreçte yazdığımız analizlerin dördünün başlığı şöyle:
2006 yılının 9. ayında, 'Asker demokratik tepki gösterirse kim paralize olur?..' 2006 yılının 11. ayında, 'Askeri siyasete çekmeye çalışan bir irade var...' 2008'in 6. ayında, 'Asker darbeye direniyor...' 2008'in 10. ayında ise, 'Türk basınının zeka sorunu var. Genelkurmay Başkanı'nın demokrasiyi savunduğunu idrak edemedi...'
(...)
Ben bu zorlamaların yalnızca, ulusalcı veya milliyetçi görünümlü, muhtemelen yabancı servis yönlendirmeli odaklardan kaynaklandığını düşünmüyorum...
Aynı şekilde şeriatçı veya liberalist görünümlü, yine muhtemelen yabancı servis yönlendirmeli odakların da Silahlı Kuvvetler'in bir darbe girişiminde bulunmasını arzu etmiş olabileceğini düşünüyorum...
(...)
Sonuç olarak bugün, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ve AK Parti Hükümeti'nin bu kışkırtma sürecine işbirliği ve büyük bir başarı ile direnmiş olduğunu görüyoruz.
Muhakkak surette istihbarat teşkilatlarımızın da önemli katkıları olmuştur.
(...)
Peki ben, TSK'nın darbe arzulamadığına nasıl emindim?.. Açıkçası bu tezim hiçbir duyum ve istihbari bilgiye dayanmıyordu. Ama aşağıda özetleyeceğim basit tarihsel analizden kaynaklanıyordu:
1. Türk Silahlı Kuvvetleri tarihi boyunca diğer ülkelerin Silahlı Kuvvetler geleneklerinin aksine sisteme karşı hiçbir girişimde bulunmamıştır.
2. Parlamenter Sistem tıkandığında, hareket sisteme karşı değil, tıkanıklığa ve tıkanıklığı aşamayan hükümete karşı yapılmıştır.
3. O vakit, önünde bir genel seçim ve bir Cumhurbaşkanlığı seçimi olan ülkede TSK'nın müdahalede bulunacağı spekülasyonunu yapmak demek, TSK'nın geleneğinden de bihaber olmak demektir.
4. AK Parti, eleştirilebilecek pek çok yanı olmakla birlikte hiçbir zaman siyasal sistemin, yani parlamenter demokrasinin tıkanmasına izin vermemiştir.
5. Müdahale fikrinin bu şartlar altında, TSK'nın kurumsal inisiyatifinden gelmesi mümkün değildir.
Olay bundan ibarettir ve Türkiye'nin tarihinde bazı felaketlerden darbe ile kurtulmuş olduğunun düşünülmesine karşın, bu sefer başka şartlar altında darbe ile felakete sürüklenmesine kurumlarının taşıdığı 'Devlet Aklı' izin vermemiştir. (...)
Atılgan Bayar - Akşam
atilgan.bayar@aksam.com.tr
Yorumlar5