Gökçek : ‘Hakkımı helal etmem’
- GİRİŞ02.03.2010 00:35
- GÜNCELLEME02.03.2010 00:35
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Bey ‘Gökçek bu ayıbı nasıl örter’ başlıklı yazımın ardından beni telefonla arayarak ‘O’na ve ekibine haksızlık yaptığımı’ söyledi.
Uzun uzun konuştuk.
Telefonun öteki ucunda bana eleştirilerini tek tek sıraladı.
Ve benim acımasızlığımdan hatta biraz daha net olursam ona yaptığım haksızlıktan bahsetti.
Öncelikle ’45 TL yüzünden’ cezaevine atılan Dursun Amca’nın ödemediği faturadan değil kaçak su kullanımından bu cezayı aldığını belirtti.
Hassasiyetlerini dile getirdi.
Ve sitemini…
ASKİ’den aldığı tüm bilgileri paylaştı.
Dursun Erselligil’in 1993 yılında ASKİ’ye abone olduğunu 1994 yılından 2004 yılına kadar tahakkuk eden hiçbir faturanın ödemesini yapmadığını belirttikten sonra da ekledi. 11 Haziran 2004’te kaçak su kullanırken tespit edildiğinin de altını çizdi. Bundan sonrası malum faizler dava süreci.
Kendi kurumlarının kabahatinin de olmadığını ve kanunen yapılması gerekenlerin yapıldığını anlattı.
Dursun Amca’nın kaçak su kullanmasına müsaade etmenin kanunen suç olduğunun da altını çizdi.
Melih Bey’le birçok okurumun yazının içinde özellikle atladığı bir noktayı kısa da olsa konuştuk.
Yargının içine düştüğü durum.
Yargının acil reformundan bahsetmiştim ilgili yazımı okuyanlar hatırlarlar. Çoğu okur bu noktayı es geçti.
Gökçek, Dursun Amca'yı yargının cezalandırdığını ve kendisinin hiç suçu yokken haksızlık yaptığımı ve bundan dolayı da benim üzerimde hakkı oluştuğunu söyledi.
Hazreti Ömer’in ‘Fırat’ın kıyısında kaybolan koyun’ benzetmesini verdiğim satırları okurken sesindeki hassasiyet açıkçası beni üzdü.
ASKİ’nin görevini yaptığını belirten Gökçek’in ‘Dursun Amca’ya ne yapacaksınız sözüme verdiği cevabı sanırım benim kadar sizlerde merak ediyorsunuz.
‘Ben O’na her türlü yardımı yaparım’ diyen bir anlayışla yaklaştı. Ama içine düştüğü bu duruma da kimsenin yapacağı bir şey olmadığını da sözlerine ekledi.
Yargı ilgili kişiye cezayı verirken halini görüp gerekli indirimi yaptı diye de belirtti.
Gökçek’le konuşmamızın satır arasında yargı da nasibini aldı bir anlamda. Ben o insanı alıp karşıma cezaevine atmadım, attırmadım ki cümlesi aslında bir anlamda yargının iflasının farklı bir pencereden dile getirilmesiydi.
Bu kanunlar artık sürecini tamamladı. Yargıya güven zedelendi. Yargıtay, Danıştay siyasete bulaştı ve kararları şüphe ile karşılanıyor.
Bu durumda tez zamanda yeni bir anayasaya feryadını duymanın zamanı geldi de geçiyor bile.
Türkiye demokrasiyi özümsemek istiyor.
Yargının da demokrasi sürecine uyum sağlaması gerekli.
Gökçek’in ‘İçimde nefrete dönüşen 45 TL için bu kararı veren hakim, mahkemeye getirilen acziyet karşısında hiç mi vicdanı ile baş başa kalmadı?’ sözüyle eleştirdiğim yargıya benden farklı baktığını düşünmüyorum.
Aslında bir hassasiyetti O’nu telefonun öteki ucuna getiren. Ben kamuoyuyla düşüncemi paylaştım. O ise kibar bir üslupla benim yanlış yaptığımı hatırlattı.
Ve Ankara için yaptıklarını…
ASKİ abonesi Dursun Amca’nın yaşadığı içine düştüğü durum karşısında Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in bürokratlarından bilgi almasını ve durum değerlendirmesi yapmasını da sıradan görmemek gerekli.
‘Türkiye’de acil kapısından hiçbir hastayı döndürtmem diyecek kadar halkına yakın olan bir Başbakan’ın belediye başkanı olamadı.’ diye eleştirdiğim satırların Sayın Gökçek’i çok derinden üzdüğünü kendisinden işittim.
Dursun Amca’ya her türlü yardımı yapacağından bahseden Gökçek, olayın aslının da medyada yer alış şeklinde kasıt olduğunun da altını çizdi.
Gökçek yazdığım yazıyı bana okuduktan sonra ekledi :‘Yapmış olduğunuz bu haksız eleştirilerin ardından sizden alacağım doğdu. Bana yaptığınız haksızlığı gidermezseniz hakkımı helal etmem’
Gerisi vicdanlara kaldı artık…
Ayhan Kıskaç /Haber7
ayhan.kiskac@hotmail.com
Yorumlar13