Kılıçdaroğlu'na YÖK'ten 'türban' kazığı
- GİRİŞ05.10.2010 01:30
- GÜNCELLEME05.10.2010 01:30
Kılı kırk yararcasına her türlü engelle ayaklar altına serilen ‘bez parçası!’ başörtüsünde son hamle.
Birileri ‘Vals’ kimileri ‘Kurtlarla dans’ yapa dursun etrafında ama kıvırtmadan yapılan siyaset faydasını gösterecek bu konuda.
Hatırlayın siyasete, siyasetçiye olan güven nasılda zedelenmişti bu ülkede?
Nasılda birçoğuna güvenemediğimizi söylüyorduk yakın zamana kadar.
Memleket kötü badireler atlatırken, siyasetçi saltanatını hiç bozmamıştı.
Meslek hayatım boyunca hiç değişmeyeceğini düşündüğüm önemli olaylardan birisi siyasetin kaybolan ‘güveni’ ötekisi de ‘başörtüsü’ sorununda çözümsüzlüktü.
Tüm hayatım boyunca bu iki başlığın değişmeyeceğini düşündüm.
Hatta sonunu göremeyeceğim iki sorun olarak ajandama not aldım.
Siyasetçiye güven kavramı değişti. En azından siyasetin tepesindekiler artık fildişi kulelerden bakamıyorlar seçmenlerine.
Vatandaş ya yanımda olursunuz ya da kulelerinizi başınıza yıkarım mesajını iletmeyi başardı…
Nitekim hedefe de ulaştı...
Eh durum böyle olunca da vatandaş ‘rey’ tasarrufunu 5 yıl boyunca siyasete dayatmayı da çok güzel yaptı.
Siyaset anlayışımızda değişimler daha da devam edeceğe benziyor.
Değişimin ‘değişen yenilgisine’ mahkum oldu köhnemiş siyasetçi.
Siyaset çöplüğü çoktan değişmeyenlerin bir yığın oluşturduğu dağ haline geldi bile.
Siyasette bu tablonun ardından birde çözüm bekleyen ‘çözümsüz yaramız’ türban için de son günlerde iyimser hava esmeye başladı.
Önce CHP’nin koltuksuz Genel Başkanı Kılıçdaroğlu çözeriz dedi. Ardından Önder abisinden zokayı yedi geri adım attı.
Referandum öncesi başka şeyler söyledi ve sonrası ayrı havada hareket etti.
Mehter gibi iki ileri bir geri…Sakın bu sözüm Mehtere hakaret olarak algılanmasın ama en uygun benzetmeyi burada buldum.
Kılıçdaroğlu CHP’nin başına geldiği günden bu yana en tutarlı söylemi de başörtüsünün çözümü konusunda sarf etti. Ne kadar tutarlı olduğuna ise açıklamaları tanıklık etti.
Erdoğan Kılıçdaroğlu görüştü en önemli haber oradan gelecekti ki… YÖK, siyasilere hadi ilk adım benden manevrasını yaptı.
Beklenen o haber YÖK’ten son dakika anonsları ile geçti …Başörtülülere dayatma yok!
Artık herkes başörtülü derse girebilecek.
İlk talimat demokrasinin ezildiği, tüketildiği İstanbul Üniversitesine gitti.
Hep kangren olan ayağın kesilmesi için koştuk doktorlara ama kanser hücrelerine müsaade eden beyne hiç müdahale etmedik. Bu sefer başka oldu, emir de yüksek yerden… Artık vücudu yönetemeyen başı kesmenin tam zamanı…
Kangrenin ana sebebine doğru hummalı bir ilerleme başladı.
Sorunun merkezi olarak gösterilen YÖK çözüm için hamlesini yaptı ve siyasi erkten bundan sonrasının adımını siz atarsınız diyerek beklemeye çekildi.
Tabi birileri kıvırmazsa...Kılıçdaroğlu mertçe ben bunları söyledim derse.
Yarın bu uygulamanın böyle olmasını istemiyoruz diyen çıkmaz mı peki?
Çıkacak elbette…
Mollalar İran’a diyenlerin ‘O ülke modelini’ önermesine nasıl şaşırmadıysak diğer uygulamalara da şaşırmayacağız.
Başörtüsünde dünden bugüne yapılan hamlelerde Başbakan Erdoğan’ın hakkını da vermek lazım.
Erdoğan’ın mücadelesine geçmişte bir dönem Bahçeli’de eşlik etti tabiî ki. O çalışmada Anayasa Mahkemesi fırtınanın kopmasına neden olmadı mı?
Ak Parti MHP ‘özgürlük’ dedi, CHP Anayasa Mahkemesi’nde millete rağmen iptal ettirdi.
Başörtüsünde temel sorunun uzlaşma ile olacağını anladık anlamasına da saflara yeni katılan Kılıçdaroğlu nasıl anlayacak sözünde durmanın ne demek olduğunu?
CHP bu güne kadar bu önemli konuda hep blok oluşturdu.
Türkiye’nin manevi değerlerine inat ‘öteki’ oldu.
Artık CHP’yi öteki olmaktan kurtarmanın zamanı gelmedi mi?
Siyaseti yeniden şekillendirirken kangren olan baş gitti ama istikrarlı bir ‘yoldaş’ geldi mi?
Erdoğan’ın mücadelesi ortada. Bahçeli bir kez saflara katıldı. Bundan sonra Kılıçdaroğlu’nun duruşu top yekün bu sorundan kurtulmamız için en önemli hamle olacak.
Tabi bu arada süreç içerisinde YÖK’ün tebliğinin Kılıçdaroğlu’nu çaresiz bırakması da uzun bir süre gündemde yerini işgal edeceğe benziyor.
Bakalım Kılıçdaroğlu bu çaresizlik arenasından kendini nasıl kurtaracak?
28 Şubat’ın dayatmalarının ardından Beyazıt Meydanında başlayan ‘demokrasi savaşı’ yeni bir hamle daha kazandı.
Yüzyılın sorunu ilk defa çözüme bu kadar yakın…
CHP öteki dedikleriyle yakın olmanın mutluluğunu yaşamalı ve bu konuda samimi olmalı. Mollalar İran’a tepkisini gösterenlerin, artık ‘başörtüsüne İran modeli’ çağrısını unutup Türkiye gerçeğini görme zamanı gelmedi mi?
Unutulmamalı ki, kıvırtan değil dik duran siyasetçi itibar görüyor.
Yoksa siyaset çöplüğü o kıvırtanlardan geçilmiyor haberiniz ola.
Ayhan Kıskaç /Haber7
ayhan.kiskac@hotmail.com
Yorumlar18