Eşine engel olamayan ve arkadaşlarına şikayet eden bir çiftin başına gelen öyküden yola çıkarak "yahu ne çıksa sanki yeni gelinmiş gibi eve alıyor bizim hanım, ihtiyaç olsa da alıyor olmasa da" söylemi herşeyi özetliyor olmalı. Burası önemli sizlerin de tam bu noktada dikkatlerini çekmek istiyorum. Kaç eş bugün kazandığı parayı şeffaf bir şekilde birbirine iletiyor ya da söylüyor.        
                                               
Söyleyenler başarıya daha kolay ulaşıyor sanıyorum. Boşanma nedeni oluyor bazen para bazen de sessiz devleşen ev ekonomisi. Söyleyemeyenler ise eşlerinden gizli nerelere para yatırıp, yatırım yapıyorlar bakmak lazım. Ufak bir uyarı. Aile ekonomisi ve yönetimi Türkiye'de konuşulmalı. Madem dişi kuş yuvayı yapıyor. Ciddi ciddi ele almak lazım. Ekonomiyi de erkekler kadar kadınlar yönetmeli. Özellikle de ev ekonomisini...

Alışveriş delisi olup dün bayat, bugün taze diyen çocuklarımız mı yetişsin? Ne zaman çocuklarımızı alıp kendi seviyemizin de altında yaşamlar olduğunu hatırlatacağız. Hiçbirimiz padişahın çocukları ya da torunları değiliz. Ama şu bir gerçek ki Osmanlı torunu olup bundan gurur duyanlarımızdan olsak da bu durumla övünmeyenler de var aramızda. 

Okuyarak, görmezden gelerek bir yere varılmıyor. Elbette eğitim olmalı lakin soft ve uygulanabilir eğitim ancak olursa belki türlü yaşamlara dokunulabilir. 

"Anne onun babası ona şunu almış", "filancalar burada oturuyor biz neden hala burada?" ya da annesi ve babasını beğenmeyip arkadaşları ve dostları ile tanıştırmayan bir grup. Hayırdır bize ne oldu? Eski, köklü ve güçlü aile yapımıza neler oluyor? Cazibe haline gelmiş televizyon reklamları gibiyiz. Ne görürsek doymadan istiyoruz. Oysa mide bile fazlasını kabul etmezken, bu ısrar niye!!! Ailelerimiz aşırı istek, aşırı veya zoraki alımlarla çatırdamaya mı başladı, çöktü mü, yoksa küllerinden yeniden heyecan yapıp doğuyor mu? Hala ciddiye almadığımız ne var, neler var ona da bakmak lazım. Ekonomi bölümlerine ayrıca aile, ev ve kadın ekonomisi dersleri uygulamalı işletilse...(gerçekten hiç fena sayılmaz)

Çocuğun yediği helal, giydiği haramdan yola çıkmak lazım. Nasıl alıştırırsak öyle gitmez mi?

Bir müddet kendi zevki için, dizi izlemekten vazgeçemeyen bir ailenin sırf bu yüzden çocuklarının odasına da bilgisayar haricinde televizyon koymaları çok adaletli bir durummuş gibi olsada özünde bencillik yok mu? Kendi zevklerimiz uğrunda eskisi gibi olmayacak denilerek ya da devre, zamana bahane bulunarak yapılan davranışlar. Önce kendimize batırsak şu iğneyi sonra canımız yanmadan toparlansak. 

Dün bayatta bugünün taze olmasını kim garanti veriyor bize? Bir örnek çift modeli, varlık da yoklukta her zaman edilen yeminler, bir ömürlük kurulan yuvalar, el ele ve omuz omuza vermeler. Yuvanın verimliliği, genişlemesi ve topluma gelecek nesiller bırakma telaşı. En son örneği 65 yıllık Süleyman Demirel çifti değil miydi? Rahmetli hanımefendi nelere şahit olmuş duyanlarımız olmuştur ya da okuyanlarımız. Allah birkez daha rahmet eylesin. Nice bir ömür geçirilen mutlu ve örnek alınması gereken kaderler var, ünlü ünsüz ama bize işleyen hayatlar var. Ve hiçbiri bayat ve taze muhabbetinden bile söz etmezken bize neler oluyor?Bilenleriniz varsa lütfen açıklasın üslubuyla...

Aynur Ayaz
haber7.com
aynurayaz1@gmail.com
twitter.com/aynurayaz