Aile sanatı aile saadetidir...

  • GİRİŞ26.07.2013 09:09
  • GÜNCELLEME26.07.2013 09:09
Anne şefkati almamış her insandan korkmak yerine, ona nasıl yaklaşırımın sorusu tüm meselelerin anası. Annesi rahmetli olmuş ya da kensine bir anne kadar emek veren insanda en az anne kadar emek verendir.
Anne sevgisi almış bir çocuğun geleceğinden ve toplumdaki yerinden, konumundan endişemiz  olmadığını iyi biliriz biz. Ana kız ilişkiniz, ana oğul ilişkiniz ve arada geçen, geçirdiğiniz yıllara bakınız. Geçmiş yılları bir zahmet hatırlayın veya bir önceki yılı. Çok uzağa gitmeden lütfen. 
Hatırlamanın faydası var, zararı yok.
 
Annenizden aldığınız terbiyenizle okul hayatınız, eğitim yıllarınız, evliliğiniz ve aile saadetiniz başlıyor.
Aile saadeti dediğimizde de huzur devreye giriyor. Evlerin içindeki her huzursuzluk aslında toplumun deşifresi.
Kesilen cezalar, alınan hükümler, doğa kuralları vs vs. Yine uzağa gitmeyelim büyüyene kadar başımızda ki yasaklar.
Toplumun dile geldiği nokta, hatta atılan çığlıklar çok basit "aile saadeti".
Bundan bin sene evvelde önemliydi, bundan bin yıl sonra da çok önemli olacak. 
Bizim aradığımız şey sadece yalın, huzurlu bir aile saadeti. Büyük sanat...
 
Toplumların yetişmesinde ihlas yani samimiyet ararken önce başkasına değil kendimize bakmalıyız. 
Hoş çok bakıyoruz ya!!! Bakmıyor muyuz?
Peki baktık ama elimize birşey geçmedi diyoruz. Pardon o zaman samimiyet, sevgi herşeyin üstesinde.
Samimiyet ve sevgi üstünlüğünü, birinciliğini halen koruyor. Muhafaza edebildiği kadar. 
Parayla da pullada işi yok. Samimiyet günümüzde gösteriş hastalığına yakalandı.
Lüzumlu, lüzumsuz herşey birbirine karıştı. Çocuğuyla arkadaş ve dostluk kuran ebeveynler bir müddet sonra durumun rahatlığından yakındı. Çocukları şikayet etmek de bir marifet sayılmazken sayıldı.
 
Samimiyet sahip çıkmayı gerektirir. Nasıl birden fazla çocuğunuzun huyu suyu farklı, topum içindeki bireylerinde aynı. 
 
Başkasına bakıp kendini dört dörtlük zannetmek mi, hatayı kabul edip düzeltmek yerine hatada ısrar etmek mi?
Çok ısrarcı, çok yenilmez, çok hata söyleyen ve bundan da gurur duyar tablolar çıkartmaktayız son günlerde, özellikle de ülke gündeminde...
Her anne evladının başarılı, üstün ve yetenekli olmasını isterken yol yordam ve ölçüyü de kaçırmaması gerektiğini iyi bilecek.

Kendi çektiği zorlukları ya da sıkıntıları gizlemek yerine evladının anlaması için yumuşak bir dille, örnekle anlatacak. Onun yılları, elindeki imkanları çocuğun biraz daha anlayabilir seviyesini gösterecek.
Tabi biraz zaman alacak bu. Biz gizli kapaklı olan şeyleri seviyoruz. 
Okumak yerine görmeyi, üretmek yerinede taklit etmeyi seçiyoruz.
Annecilik bile kolaycılık değilken ve annelik büyük bir okulken biz baştan bu okulda sınıfta kalıyoruz.
Yahu bir kerede bunu kabul edelim. Bir kerede annemiz bizi sınıfta bıraksın. Öyle geçmek kolay olmasın.
Evladına kıyamayan annelere bir çağrı aslında. 
 
Çok hoşuma giden ve yine bir kitapta rastladığım cümleyi paylaşmak da yarar görüyorum.
"Zaten insan ne kadar cahilse o kadar gösterişe meraklıdır ve ne kadar kaliteliyse o kadar gösterişten uzaktır."
Cahilden kasıt eğitimle olmuyor, kendini yetiştirmek için çaba sarfetmeyen içinde geçerli ne yazık ki.
Ama bizde "desinler" diye bir olgu var. "Annem desin" sonra "konu komşu desin", daha sonra 
"eş, dost, iş arkadaşı, sevgilim desin" ve çevremiz desin", oda yetmedi "başkaları desin"...
Biz şimdi Allah aşkına "desinler" diye mi yaşıyoruz?
Desinler diyerek yaşam, tüm hayatı zindana çevirmez mi hatta mutsuz dahi etmez mi?
Aman desinler dışı olalım. Bu durum aile saadetimizi de bozmasın.Mümkünse desinler bizden uzak olsun.  
 
Yani karşımızdakinden nefret edercesine yüzüne gül arkasından vur. Yüzüne öv, arkasından söv.
İlerisi desinlere karışmaca. 
Olmadı, olmuyor bizi de bin yıl belki geriye götürüyor.
Nasıl sosyal yaralar alıyoruz, nasıl çocuklarımıza örnek oluyoruz düşünmesi bile tehlike! 
Bugün dünyada çok fazlasıyla sosyal araştırmalar yapılıyor ve yapılmaya da devam ediyor. 
Aile yapıları, genler ve kökenler incelenirken, aile saadeteri ve mutlu ailenin toplumdaki etkileri konuşuluyor.
Üretkenlik ile mutlu insan arasındaki benzeşmelere uzanılıyor. 
Hal böyleyken bizde bunca gündem kargaşasında alın size desinler. 
Desinler mevzusu değil, ders almak acaba aklımıza geliyor mu? 
Bu bağlamda ailenin bir sanat ve o sanatında saadetten geçtiğini hatırlayabiliyor muyuz?
 
Bugün bu sorularla uğraşmamalı, çözümlerle yol haritası belirlenmiş yolda üretici şekilde devam etmeliyiz sanki.
Zaman keşke demeden lehimize aksa. Geriye getirilemeyen ve acısı duyulan zamanlar yaşanmasa.
Geçmişin hatasını geçmişte bırakıp dersimizi alıp yola devam etmeyip sürekli sorun çıkartıyorsak üstüne 
bir de kendi içimizde sıkıntıları gidermeyip Avrupa İnsan Hakları Mahkemelerinde çözüm arıyorsak, düşünelim.

Bu kadar güven sorunu neden yaşıyoruz. Dibe dalıp, bakıp azıcık görsek ya! Şimdiki çocuklarımıza verilecek en güzel hediye istediklerini almak yerine ne kadar samimi ve aile saadetinin içinde olduklarında onlara sunulan sevginin gerçekten kalıcı ve hiç bitemeyecek hediye olduğunu sözlü ve bıkmadan anlatmak. Oda mı yetmiyor. (eyvahları sayalım.)
 
Ne arayalım ki ne bulalım. Aradığımız şeyin farkında olalım. Acayip bir aşkla olup eşlerinden 
ayrılma telaşı içinde olan ve toplum önünde evliliklerin bitmesi, çok eşlilikler, eş beğenmemeler ve eski kafa modelleri.

Yani boşanmaları neredeyse çok masum gibi sunmak pek adaletli değil gibi.
Ama başkalarının hayatlarını konuşmak sanıyorum magazin malzemesi olarak gündemi şu zamanda bile değiştirmiyor. Dolayısıyla çocuklarımıza bir 30 yıllık, 50 yıllık evlilikleri ve aile saadetlerini anlatmak masal gibi. Muhafaza nasıl olacak, nerden başlanacak?

Dibimizde savaşlar var diye, aile içinde çocuklarımızın sevgi içinde büyüyerek topluma faydalı evlad olsun felsefesi düşüncesi nerede kalıyor?
Alıp başını giden ve toplumda suç işleyen çocukların aile yapılarını irdelemek gerekse de buna çokdan başlanmalıydı. 
Kesin çözüm gibi görünüyor;
Sözün özü şu anne şefkati gibi devlet ana şefkati birbirine eşitlenmeli. 
 
 
twitter.com/@aynurayaz
 
facebook.aynurayaz 
 
aynurayaz1@gmail.com 

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat