Atatürk’ü kimse çekemiyor!
- GİRİŞ08.10.2009 13:13
- GÜNCELLEME08.10.2009 13:13
Kim yok ki ekipte? Senaryosu Çılgın Türkler kitabının yazarı Turgut Özakman’a ait. Özakman senaryoyu yazarken ‘Çılgın Türkler’den birkaç bakış, duruş, tarz Atatürk portresine kattı mı şimdilik bilemiyoruz ama Atatürk’ü filmde canlandırmak için 4 saatlik makyaj sonucu kamera karşısına geçen Halit Ergenç kendinden çok şey katmışa benziyor.
Mesela film setinden gelen ilk karelerde öyle bir fotoğraf dikkatimi çekti ki; sanki Ergenç henüz Binbir Gece masalından uyanamamış, yeni bir sette olduğundan habersiz gibi Şehrazat’a kızarken yüzüne dağılan öfke ve aşk nöbetiyle kameralara baka kalmış.
Çekim boyunca ”Uyan Ergenç uyan şimdi yeni bir settesin!” diye yönetmen koltuğundan Hamdi Alkan’ın elinden bir bardak suyla sık sık kamera önüne fırlayıp Ergenç’in yüzüne su dökeceğini insan bekliyor doğal olarak. Ergenç yüzüne dökülen suyla uyanacak uyanmasına ama bu sefer de makyajı bozulduğu için Derya Ergün’e çok iş çıkacağa benziyor.
Ama olsun, bu da filmin makyözü Derya Ergün’ün cezası olsun!
Hatırlarsınız, Sarı Zeybek’i oynama hevesiyle kamera karşısına geçen türkücü Sümer Ezgü’ye Derya Ergün öyle bir makyaj yapmıştı ki seyircinin korkudan ödü patlamıştı.
Bu sefer daha başarılı bir Atatürk portresi çıkaran Derya Ergün bence seyirciyi korkuttuğu için kendini affettirmek adına sette bir uçtan bir uca makyaj tazeleyeceğim diye tek ayak üstünde koşsun da koşsun. Belki seyirci bu çaba karşısında merhamete gelir de acıma duygusu içinde o geçmişteki korkunç makyajı unutur.
Evet, “Dersimiz Atatürk” filminin yönetmen koltuğunda televizyon ekranlarında ‘kılıktan kılığa’ girip seyirciyi kıkır kıkır güldüren Hamdi Alkan var. “Bu kiloyla ben nasıl Atatürk olurum” deyip Allah’tan bu sefer utanıp kendini yönetmen koltuğuna atmış ama filmin yapımcılarından birinin Birol Güven olduğunu duyunca ister istemez ‘gene Türk seyircisine yapacaklarını yapmışlar’ diyor insan.
Ve insan bu ikilinin oluşturduğu Atatürk filminin ekibine bakınca doğal olarak kafalarından geçmesi muhtemel düşünceleri ana hatlarıyla şöyle okuyor:
“Ey Türk milleti evet biliyoruz artık sit komlardan sıkıldınız, kılıktan kılığa giren Hamdi Alkan’ı televizyon ekranlarında görmek istemiyorsunuz. Ama biliyoruz büyük liderimiz Atatürk ile ilgili yapılacak bir filme de hiçbiriniz ‘hayır’ demezsiniz. (Hayır diyecekler de ‘yanlış anlaşılırım’ korkusuyla sesini nasıl olsa çıkarmayacaktır)
Hem bakın durumu açıkça izah edersek cebimizde paramız kalmadı. Dudaklarımızdan uzun zamandan beri bir tek “Cep delik cepken delik” nakaratı dökülüyor.
Anlayacağınız belimizi doğrulmak için yeniden piyasaya çıkmamız yeni işler yapmamız lazım. Hem size soruyoruz doğruyu söyleyin bizim Can Dündar’dan neyimiz eksik? Hatta eksiğimiz yok gördüğünüz gibi ‘fazla’mız bile var. O zaman izninizle hemen işe koyulup filmimizi çekelim siz de bir zahmet 10 Kasım’a kimseye randevu vermeyin filmimizi izlemeye gelin!”
İyi de kardeşim Atatürk kim sen kimsin? Ondaki karizma sende ne arar? O göbekle Atatürk olunur mu? O saç o başla? Lens takıp seyirciye mavi mavi baktın diyelim o kel kafanı ne yapacağız? Peki bütün bu sorunları makyajla hallettin sayalım oyunculuğun karşısında nasıl susalım?
Bunları seyircine nasıl reva görürsün, el insaf!
** ”Atatürk olmak istiyorum” diye kendini ‘Kurtlar Vadisi’nden dışarı atan Oktay Kaynarca ‘Yandım Ali-Son Osmanlı’ setindeki Atatürk rolünü ne yazık ki kapamadı. Yani büyüklerimizin dediği gibi ‘nasibin olmayınca olmuyormuş’ Oktay Kaynarca. Bu rolü genç oyuncu Alican Yücesoy aldı. İyi de yaptı! Atatürk’ün 37 yaşındaki dönemini canlandıran Yücesoy benzerliği ve rolündeki başarıyla kısa sürede adından söz ettirmeyi başardı. Hatta oyunculuk dünyasına iyi bir referansla girmiş oldu.
** Kaynarca’dan çok daha hevesli ve gayretli bir başka oyuncu vardı ki bu bir kadındı. Nurseli İdiz Atatürk rolü için her şeyi yapmaya hazırdı. Ama iş başa düşünce hiçbir şey yapmadı Atatürk’ü canlandırmak hevesiyle sadece ‘kadınlığından’ soyunup Atatürk'ün kostümlerini giydi. Ona not vermenin ayıp olacağını düşünüp görüntüyü hemen küçük bir el hareketiyle değiştiriyoruz.
Şimdi Atatürk’ün resmini düşürdüğü için bu dünyada ve öbür dünyada cezalandırılacağını düşünen bu çocukların zihnindeki ‘yarı tanrı’ Atatürk portresini yıkacak ama işi de sulandırmadan bir Atatürk filmini kim çekecek acaba?
Okullarda anlatılan Atatürk, evde anlatılan Atatürk, fısıltılarla anlatılan Atatürk, tarih bunu yazmadı deyip yeniden yazılan tarihte anlatılan Atatürk’ten en çok bize benzeyen sizce hangi Atatürk?
Benim eğitim gördüğüm lisenin kütüphanesinde bir Atatürk resmi vardı ki okulun kızları bu karizmatik adamdan gözünü alamazdı. Gönlümüzü fetheden o karizmayı filme niye kimse taşıyamadı hala?
Gandhi’nin, Büyük İskender’in, Kleopartra’nın ve daha birçok liderin hayatı başarılı bir şekilde filme aktarıldı da Atatürk’ün filmi ne zaman böyle güçlü bir ekiple beyaz perdeye aktarılacak? Atatürk filmlerinden ‘iyi gelir elde etmeyi’ kafaya koyup kamera karşısına geçenlere karşılık ‘iyi bir film’ çekeceğim kaygısıyla niye ortalarda hala kimsecikler yok?
Peki Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay Atatürk filmi için ne düşünüyor acaba?
Ayşe OLGUN / Haber 7
ayseolgun@yahoo.com
Yorumlar48