Milliyetçiliğin düşmanı ulusalcılıktır!
- GİRİŞ10.12.2010 06:39
- GÜNCELLEME10.12.2010 06:39
Milliyetçiliğin ortaya çıkışı 18. yüzyılda vuku bulan Fransız Devrimi’yle başlamıştır. 1879’a kadar kimin Ermeni, kimin Türk, kimin Rum olduğu kimsenin umurunda değildi. Ahmet oğlu Mehmet, Ayşe kızı Fatma diye birbirimizi tanımlardık. Ülkeler birbirlerine ırk üzerinden ithamda bulunmazlardı.
Ama Fransız Devrimi tüm dünyayı sarıp sarmalamış, Batılı düşünürlerin de katkılarıyla milliyetçi damar iyice ivme kazanmıştı. Özellikle faşizmin babası kabul edilen Niccola Machiavelli’nin 1513 yılında yazdığı IL Principle (Prens) adlı eseri 1800’lü yıllarda yine revaçtaydı. Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılması da hız kazandı. Araplardan Balkan devletlerine kadar her millet bağımsızlık mücadelesine girişti. Ulus-devlete sahip olmak her milletin rüyası oldu.
Tabii kalkıp da bu ülkelere bağımsızlık mücadelesine giriştikleri için hain, kötü, kaka olarak yorumlamak kimsenin haddine değildir. Maalesef bizim ülkemizde bu çok yaygındır.
1923’te kurulan Türkiye Cumhuriyeti de bir ulus devletti. Atatürk’ün amacı buydu. Avrupalı devletleri model alan Atatürk ulus-devlet konusunda ciddi adımlar attı, ama halkla gerekli bütünleşme sağlanamadığı için bürokrasiyle halk arasında kopukluk oldu. Bugün yaşadığımız sıkıntıların temelinde hâlâ 1920’li ve 30’lu yılların travması vardır. Gerekli yüzleşmeler ancak şimdi yapılıyor.
Milliyetçilik elbette kötü bir şey değildir. Anglo-saksonlar, Germenler, Frenkler milletleriyle gurur duyarlar. Biz de Türkler olarak duyarız. Amma velakin milliyetçiliği etnik boyuta indirgeyip sizinle yaşayan başka tebaaları küçümsemek bir nevi bölücülük olur. Milliyetçilik ırkçılığa kayarsa, bugün yaşadığımız Ergenekonvari oluşumları sürekli yaşarız.
Kabul edelim ya da etmeyelim, bugün Türkiye’de ırkçı bir damar vardır. Bu ırkçı damar yüzünde gayri-Müslim vatandaşlarımız çok çektiler ve Hrant Dink gibi vatandaşlarımız katledildi. Türkiye’deki bu ırkçı damarın karşılığı ulusalcılıktır. Kendini ulusalcı diye tanımlayan zevat kardeşi kardeşe düşman etmiştir.
Türkiye’deki milliyetçilikten ziyade ulusalcığa dayanan bu düşünce yapısı İttihat ve Terakki’ye dayanıyor. Çünkü onlara göre önemli olan Türk olmaktı. Cumhuriyet’i kuranlar İttihat ve Terakki’nin B grubuydu. Onlar da milliyetçilik konusunda İttihat ve Terakki’den pek farklı değillerdi. İşte geldiğimiz nokta ortada. Bugün bizde mevcut olan ulusalcılık Türk unsurundan başka kendisine herkesi düşman olarak görür. Kürdü hiçe sayar, İngilize düşmandır, Araba zaten gıcıktır. O yüzden de gelip dayandığı nokta son tahlilde faşizmdir. Eğer sadece Türk olmayı önemli görürseniz, elin Amerikalısı ya da İngilizi kalkar, yediğinden içtiğine, giydiğinden kullandığına hemen her şeyin çoğu bizim eserimiz derse ne diyeceksiniz? Belki itiraz edeceksiniz, o zaman kullandığınız cep telefonu kimin malı bir bakın. Ya da evinizdeki elektronik aletlerin markalarına şöyle bir göz gezdirin.
Eskiden bütün komşularımızla düşmandık. Elimize ne geçti? Hiçbir şey. Bugün ülkelerle vizeler kalkıyor, komşularımızla sıfır sorun var. Komşularımızla sınırları olan illerimiz muazzam bir kalkınma yaşıyorlar.
Milliyetçilik ırkçılığa kaçmadıkça ve başkasını ezmedikçe, iyi bir şeydir. Ama ulusalcılık tehlikeli ve sinsidir. Bölücü ve ayrıştırıcıdır. Bizim bölücülüğe değil, bütünleşmeye ihtiyacımız var.
Cem Küçük - Haber 7
cemkucuk@gmail.com
Yorumlar16