Edip Yüksel'in babası Sadreddin Yüksel
Kısa bir süre için Türkiye’ye dönen Sadreddin Yüksel’in oğlu Edip Yüksel babasıyla babasının sağlığında iyi bir ilişki kuramadı.
- GİRİŞ22.08.2011 09:51
- GÜNCELLEME22.08.2011 09:51
Babnirli Mele Abdullah, ünlü din alimi Seyda Molla Sadreddin Yüksel’in ismini ilk kez hocası Molla Yasin’in bir hatırasında duyduğunu söyler.
Hatırada Seyda Molla Yasin bir kaç din alimiyle Batman-Diyarbakır arasında seyreden karatrende yolculuk halindedir. Bir saat sürmesi gereken yolculuk, dur kalklarla zaman zaman dört saati bulduğundan ötürü Molla Yasin vaktini yanındaki din alimleri ile bazı mevzuları tartışarak değerlendirmek niyetindedir. Konuştukları derin mevzuyu başındaki kasketi ile kompartmanın kapısına dayanan genç bir adam da dikkatle dinlemektedir. Bir ara genç adam söze karışır ve konuştukları mevzuya dair bir kaç ayet okuyup Seyda Molla Yasin’in yorumunun yanlış olduğunu söyler. Yanlışı söylemekle kalmaz, doğrusunu da söyleyip çeker gider, kalabalığa karışır. İçerde oturan alimlerden hiç birisi bu genci tanımamaktadır. Molla Yasin yanındaki talebelerinden birine gidip adamı takip etmesini söyler ve hayatı boyunca kendisiyle hiç karşılaşmadığı halde “-Bu kişi olsa olsa Sadro’dur” der. Gerçekten de bir süre sonra dönen talebe söz konusu kişinin Sadreddin Yüksel olduğunu teyid eder.
Babnirli Mele Abdullah, Seyda Molla Sadreddin Yüksel’e bir görüşmelerinde kendi yazdığı bir şiiri okuduğunu, beş yıl sonra tekrar karşılaştıklarında Sadreddin Hoca’nın bu uzun şiiri (hiç bir yere kaydetmediği halde) kendisine ezbere okuyunca çok şaşırdığını söyler.
Sadreddin Yüksel’e nasıl böyle bir hafızaya sahip olduğunu sorduğunda Seyda: “Avrupa’da yeni bir daktilo çıkmış (bilgisayarı kastediyor), hiç bir şeyi unutmuyormuş. Ben de aynen öyleyim. Çocukluğumda bana verilen herhangi bir dersi bile satırı satırına ve kim tarafından nerede verildiğine kadar hatırlarım,” demiş.
Kısa bir süre için Türkiye’ye dönen Sadreddin Yüksel’in oğlu Edip Yüksel babasıyla babasının sağlığında iyi bir ilişki kuramadı. Kuran’daki 19 Mucizesi hakkındaki fikirleri ve kitapları ile bilinen İslami kesimin bu haşarı çocuğu İslami cemaatlerle de anlaşamayınca soluğu ABD’de aldı ve halen orada yaşıyor.
Gerçi ABD’ye gitmeden önce söylediği ve çok şiddetli tepki gören bir çok fikri bugün İslami kesim tarafından gayet makul karşılanıyorsa da kendini hala Türkiye’ye ait hissetmediği ortada. Hadis ve sünnetin abartıldığını söyleyen Edip Yüksel, Kuran’ın tek başına yeterli olduğunu savunuyor.
Sunni geleneğin temel hadis alimlerinden Buhari’yi şiddetle reddeden ve erkek çocukları sünnet etmenin yahudilerden kalma bir inanış olduğunu söyleyen Edip Yüksel, annesinin de giydiği çarşaf için “kadınların dünyadaki cehennemi” ifadesini kullanıyor.
1979’da Fatih Camisi avlusunda cuma namazından çıkarken öldürülen Metin Yüksel abisi Edip’ten sadece bir yaş küçüktür. Islami kesimin Deniz Gezmiş’i denebilir Metin Yüksel için.
Sadreddin Yüksel son yıllarını eşinin kendisini talebesi Babnirli Mele Abdullah’a bile göstermek istemeyeceği kadar ağır bir hastalıkla geçirdi. Öldüğünde cenaze namazı Fatih Camii’nde kılındı ve oğlu Metin Yüksel’in yanına gömüldü.
Son “devrin” en büyük din alimlerinden Sadreddin Yüksel’in ömrünün son demlerinde yaşadığı ağır hastalığın da, Edip Yüksel’in 80’lerden itibaren içine düştüğü zihin karmaşasının da tek sebebi Metin Yüksel’in öldürülmesi ve takip eden yargı sürecidir.
Katili halen hayattadır… Ankara’da yaşamaktadır… TBMM’de çalışmaktadır…İstanbul Milletvekilidir.
Dr. Hamid Aydın - Haber 7
hamidaydin@gmail.com
twitter.com/hamidaydin
Yorumlar11