Hastalıklı zihinler!..

  • GİRİŞ19.10.2012 09:05
  • GÜNCELLEME19.10.2012 09:05

Çarpıcı, çünkü olup biten birçok şeyin yanında o dönemde işkence de vardı… 

Saçan, şimdi milletvekili olan Harun Karaca'nın: "Bana 4 gün süreyle gözlerimi bağlayıp nezarethanede beton zemin üzerinde oturtmak suretiyle işkence yaptınız. " şeklindeki sözlerine karşılık: "Raporla ispatlayıp şikayetçi olsaydın" diyebilmiş sadece…

Doğru da, işkence yapıldığına dair rapor verebilecek kadar cesur doktoru nerede bulacaktı, Harun Karaca ve beraberindekiler?

O dönemde gerçekçi rapor vermeye cesaret edebilecek doktorlar bulunmadığını, Harun Karaca yaşayarak öğrenmişti; Saçan da bunu biliyor olmalı. 

Beraber yaşadığımız insanların çoğu belki farkında bile olmadılar. Ama bir dönem, bu ülkede hatırı sayılır sayıda insan akıl almaz sıkıntılar yaşadı.

Kanun dışı müdahaleler sebebiyle işleri bozulan, sebepsiz yere işinden ayrılmak mecburiyetinde kalan, baskı sebebiyle eşlerinden ayrılan, okuma arzusu ile dolu iken bu şansını kaybedince sağlığı bozulan, tehditler sebebiyle aylarca evinden ailesinden uzaklarda yaşamak zorunda kalanlar oldu… 

Adalet mekanizması adalet dağıtmaktan vazgeçmişti sanki. Olup biten yanlışlıklara ‘dur' demek niyetiyle adımlar atmaya cesaret edebilen az sayıda yargı mensubu da, soluğu bayrağımızın dalgalandığı uzak kentlerde almak zorunda kalıyorlardı.

Kolluk güçleri, yapılan kanunsuzluklara müdahale etmek yerine, bunların icra edilmesine yardım eder hale gelmişti. Okulların kapısına dikilen polis ve jandarma, çocuklarımızı okullara almayarak suç işleyenlere mani olmak yerine, onlar adına kılık kıyafet kontrolü yapar haldeydi.

Listeyi alabildiğine uzatabilirsiniz... O günlerde bu hallerin yaşanmasına sebep olanlar ve yardakçılarının bazıları TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu'na bilgi verirken; başka bazıları da mahkeme önünde hesap vermeyi bekliyorlar.

Ama sadece ‘bazıları'…

Ve ilgi çekici olan da, başta o zulümleri işleyenler olmak üzere dönemin sorumlularının çoğunun, henüz pişmanlık noktasına gelmemiş olmadıklarını gösterir şekilde davranmaları… 

Göğsünü gere gere, ‘yaptım, iyi de oldu' deme cesaretini gösterebilen pek yok aralarında. Önemlice bir kısmı da, ‘hafıza-i beşer nisyan ile maluldür' sözünden medet umuyor. Yaptıklarının ya da alet olduklarının sadece bir kısmını aktarıyor bunlar.

‘Söz uçar ama yazı kalır' dermiş eskiler; oysa şimdilerde sözlerin çoğu da uçmayıp, kalıyor artık. Arşivler o dönemin güç sarhoşluğuna kapılmışlarının ve güç sarhoşluğuna yardakçılık etmekten zevk alanların yazıp çizdikleri ve söyledikleri ile dolu…

Mahkeme önüne çıkmak için bekleyenlerin durumları çok net olmasa da, diğerlerinin çoğu bulundukları pozisyonlar açısından normal sayılabilecek davranışlardan başkasını yapmadıkları kanaatindeler sanki. 
Bir zamanlar neler yaptıklarının farkında olup, bunu mazur göstermeye çalışmak için kıvırmak, belli ölçülerde kabul edilebilir bir durum… Ancak ne gibi kötülükler yaptıklarının farkında bile değilmiş gibi davrananlar, eğer bunda samimi iseler ciddi bir problemimiz var demektir…

Bu, kendilerine yapılmasını istemedikleri şeyleri başkalarına rahatlıkla yapabilen ve bunda bir problem görmeyen hastalıklı zihinlerle aynı coğrafyada yaşadığımız manasına gelir ki, herhalde olup bitenlerin hepsinden daha vahimdir…


Ekrem Kızıltaş - Haber7
ekremkiziltas@gmail.com

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat