Dört arkadaş “Ekran Timi” adıyla, programları ve haliyle kanalları kimi zaman eleştiren, kimi zaman öven, kimi zaman da yerden yere vuran yazılar kaleme alıyorduk bir süre önce Haber 7’de. Gereksiz şekilde televizyon izlemek ve dizi takip etmek zorunda bırakan bu projeyi zaman kıtlığı nedeniyle de yarı yolda bırakmıştık. Ekran Timi’nde ayırt etmeden Kanal 7’nin eleştirilmesi gereken yönlerini ve programlarını da açık yüreklilikle eleştirmiştik. Şimdi ise savunma durumundayım.

Prof. Dr. Mustafa Karataş’ın Kanal 7’de yayımlanan Muhabbet Kapısı programını bilenler bilir. Özellikle uygulamalı cenaze yıkama, kefenleme ve namazını kılma işleminin yapıldığı bölümü bir hayli gündem olmuştu geçtiğimiz dönem.

Muhabbet Kapısı’nın pazartesi günü yayınlanan bu sezonun ilk programındaki uygulamalı abdest alma sahnesi Akşam Gazetesi yazarı Nagehan Alçı’yı ciddi anlamda rahatsız etmiş. Alçı, sert bir dille eleştirdiği abdest sahnesini “mahrem” sayarak Kanal 7’yi hedef almış. Kanal 7 izleyicisini de işin içine katarak, “Kanal 7 izleyicileri abdest almayı bilmiyorlar mı?” ve “Böyle bir program dini hassasiyetleri yüksek bir kanalda nasıl yayınlanabiliyor?” diye sormuş ayrıca.

Çok şaşırdım!

İlk başta Nagehan Alçı’nın “Ekranda din eğitimi dersi nasıl verilmeli dersi” veren satırlarını okuyalım.

“Kanal 7'de yayınlanan 'Muhabbet Kapısı' adlı bir program var. Programı Doç. Dr. Mustafa Karataş sunuyor. Güya izleyicileri din ve ibadet üzerine bilgilendirmeyi amaçlayan bir program bu. Her hafta farklı konuları 'uygulamalı' anlatıyor Karataş. Ama ne uygulama!

Hocanın anlattıklarını anında tatbik eden bir kişi var ekranda. Bir keresinde 'kefen nasıl sarılır?' sorusunu cevapladılar örneğin. Bu kişiyi ekranda ölmüş gibi sardılar ve sandığa koydular! Evet, evet, doğru duydunuz!

Başka bir seferinde hoca abdesti anlatıyordu. Bu kez uygulama yapan şahıs pantolonunu sıyırdı, ekranda ayaklarını yıkadı. Hem de yakın çekimde! Hemen ertesinde ise kulaklarının dışının abdestte nasıl sıvazlanması gerektiği gösterildi. Öyle bir estetikten uzaklık, öyle bir teşhircilik ki sormayın gitsin!

'Dini öğretiyoruz' masallarına hiç girmesinler! Kanal 7 izleyicileri abdest almayı bilmiyorlar mı? Böyle bir program dini hassasiyetleri yüksek bir kanalda nasıl yayınlanabiliyor? Bir ilahiyat hocası böyle bir gösteriye neden alet oluyor? Mahrem olması gereken davranışları gösteren program izleyiciye hakaret değil mi? Biz bir adamın ayak parmaklarının arasını yıkamasını izleyerek mi ibadet etmeyi öğreneceğiz?

Bu ülkede dinden korkan, İslami bir rejimin geleceğinden endişe eden çevreler olduğu açık. Bu program işte o çevrelerin elini güçlendirmekten başka bir işe yaramaz. Hiç kusura bakmasınlar ama programa yakışan isim muhabbet değil 'Rezalet Kapısı' olmalı!” (Nagehan Alçı / Akşam 07.10.2010)

Nagehan Alçı, din konusunda bir bilen ya da uzman olsa ve “Mustafa Karataş, insanlara yanlış bilgi veriyor, uygulama yaptırıyor” dese bu eleştiriyi Kanal 7 de, Karataş Hoca da "baş tacı" yapar eminim. Ama dayanaksız bir şekilde, hem de din üzerinden, bilmeden etmeden, baskın çıkan cümlelerle yapılan haksız eleştiriler bağlı olduğumuz kurum olan Kanal 7’ye değil de Alçı’nın yazdığı gazetenin kardeş kuruluşu Show TV’ye olsa kabul etmek doğru olmazdı.

Gelelim Alçı’nın eleştirilerine…

Dini terminoloji üzerinden bir yanlış anlaşılmaya açıklık getirmekte fayda var. Abdest alacak insan pantolonunu sıyırmaz, paçalarını kıvırır. “Paçalarını sıyırır” ifadesi bile nadir kullanılır. Pantolon sıyırmak farklı bir anlama çıkabilir.

Abdest alma uygulamasındaki ayak yıkama sahnesini “Hem de yakın çekimde!” diyerek hayretler içinde anlatan Nagehan Alçı, kulak arkalarının yıkanmasını da diline dolayıp, estetiklikten uzak olduğuna vurgu yapmış. “Biz bir adamın ayak parmaklarının arasını yıkamasını izleyerek mi ibadet etmeyi öğreneceğiz?” demiş Nagehan Alçı. Aslında başlı başına “beden temizliği” olan abdesti almayanlar parmak aralarını yıkamıyor sanki. Bırakılım, beden ve mekân temizliğini içeren abdestin ya da “namazın dışındaki” şartları, araları iyi yıkanmayan parmakların çıplak ayakla girilen caminin havasını nasıl değiştirdiğini cemaate sorun bir zahmet. O zaman önemini anlayabilirsiniz.

Ya kulak temizliğindeki estetik yoksunluğuna ne demeli. Rutin vücut temizliği yaparken, toz ve kir birikmesine en müsait yerlerden kulak arkasının nasıl bir estetiklikle yıkanması gerektiğine de anlam vermek zor. Varsa bir yolu yordamı görüntü güzelliği adına uygulayalım.

Nagehan Alçı, “Kanal 7 izleyicileri abdest almayı bilmiyorlar mı?” ve “Mahrem olması gereken davranışları gösteren program izleyiciye hakaret değil mi?” sorularını da yöneltmiş.

Birinci sorunun saçmalığına değinmek bile abes kaçacak aslında. Kanal 7 izleyicisinin bir bölümü abdest almayı bilmiyor ki bu program yayınlandığında hatırı sayılır bir reyting alıyor. Nagehan Alçı’nın yazısına konu olan son program 5,1 oranında reyting almış ve “ilk 40 program” arasına girmiş. Mantıken abdest almasını bilen ya da bildiğini zanneden hiçbir bireyin bu programı izlememesi gerekiyor. Şu yorum da yapılabilir; Kanal 7 izleyicileri arasında çok sayıda abdest almasını bilmeyen var ve bu şekilde öğreniyorlar.

İkinci soruda “mahremiyet” geçtiği için damarıma basılmış gibi hissettim. Abdest alma, namaz kılma ya da diğer dini eğitimleri “mahrem olması gereken davranışlar” kategorisine alacaksak eğer, televizyon ekranlarındaki öpüşme, sevişme, hatta örtü altından cinsel ilişkiye girme sahnelerini hangi kategoriye sokacağız? İbadet de mahrem bir konudur doğru. Ama dersinin aleni yapılmasındaki sakınca nedir? Nagehan Alçı’ya “Reyting rekorları kıran dizileri izleyenler sevişmeyi ya da öpüşmeyi bilmiyorlar mı?” gibi saçma bir soru yöneltmek ne kadar doğru olur ki.

Nagehan Alçı’nın bu mesnetsiz eleştirilerinin kaynağı ise son satırları olmalı. “Bu ülkede dinden korkan, İslami bir rejimin geleceğinden endişe eden çevreler olduğu açık. Bu program işte o çevrelerin elini güçlendirmekten başka bir işe yaramaz.” diyor. Adına korktuğunuz çevrelerin bu ülkedeki din eğitimine nasıl bir dinamit koyduklarını gördük. Devletin yapması gerekenler yasaklandı, ondan sonra da mecburen müfredatı, doğru düzgün eğitimi ve gelecek sunamayan yerler ya da o çok korktuğunuz cemaatler devreye girdi.

Korka korka, insanları en doğal hakları olan din eğitimini verme ya da alma ezasına sokanlar
28 Şubat’ta da aynı feryadı etti, demokrasi kevgire döndü.  2002’den sonra yaygara bastılar, bir sürü darbe girişimi atlattığımız ortaya çıktı. Çıkan sonuç ne? Her geçen gün eksikleri olsa da özgürleşen ve gelişen bir Türkiye…

Bakın daha geçen gün sevgilinizle Akdamar Adası’na gidip Ermeni vatandaşların özlemle beklediği ayine şahitlik ettiniz. El insaf. İslami rejim korkusunu yaşayanlara yaşadıklarını örnek göstermeniz gerekirken, abdest sahnesinden yola çıkıp, yaygaracıların sözcülüğünü üstlenmeniz çok saçma olmadı mı?

Bir gün belgesiyle, tanığıyla din eğitimi baskısını ve İslami rejimin habercisi olan bir girişimi ortaya koyarsa eğer Nagehan Alçı, inanın öyle bir kışkırtmayı ilk başta Kanal 7 deşifre eder.

Ersin Çelik / Haber 7
ersin.celik@haber7.com