Derin yaralar
- GİRİŞ07.12.2010 08:49
- GÜNCELLEME07.12.2010 08:49
Din eğitimiyle ilgili tartışmalar Türkiye’nin gündemini her zaman meşgul etmiştir. Maalesef bilen de bilmeyen de bu konuda konuşmuş, ortaya kabul edilebilir bir netice çıkmamıştır. “Bilen de, bilmeyen de konuşmuştur” dedik, ama doğrusu “bilmeyenlerin bilenlerden daha fazla konuştuğu”dur!
Din konusunda uzman olan ehil kişiler, makul bir dil ile ve cesaretle konuşmuş olsalar, belki de bu günkü duruma gelinmezdi. Yaygın bir yanlış olarak İsmet İnönü’ye atfedilen, ama 1922’de Canik Mebusu Emin Gevelioğlu’nun söylemiş olduğu “namuskâr insanların dahi namussuzlar kadar cüretkâr olması” gerektiği sözüne (Kaynak: Yeni Aktüel dergisi, 27 Ekim-2 Kasım 2004) benzer şekilde; haklı ve bilgili olanlar, haksız ve üstelik bilgisiz olanlar kadar cesaret ortaya koymadıkları için sıkıntıları aşamadık. Ne yazık ki bugüne kadar ‘haklı olan’ın değil de, ‘sesi çok çıkanın’ dediği oldu.
Neticede “Müslüman Türkiye”de din eğitimi almak zaman zaman engellendi.
Köşe yazısının tamamını okumak için bu linki kullanabilirsiniz
(Faruk Çakır - Yeni Asya)
Yorumlar1