Yahudi sermayesi ABD için devrede!

  • GİRİŞ23.01.2012 10:43
  • GÜNCELLEME23.01.2012 10:43

Dünyadaki olaylar birbiriyle o kadar ilişkili hale geldi ki, bir tarafta yaşanan siyasi ve fikri değişim ve yaklaşımlar, bir başka taraftaki dengeleri değiştirebiliyor. Türkiye bugün Fransa senatosundaki Ermeni soykırımına ilişkin suç tasarısının yasalaşmasının uluslar arası sonuçlarını tartışırken, Ermenistan ve 1915 olaylarının 2012 yılında siyasi sonuçlar doğuruyor olmasının da belki şaşkınlığıyla yüzleşiyor. Ermeni lobisi, bu yasayı onaylatamasa bile uluslar arası düzeyde bir sonuç elde etti. Bir kez daha ne kadar etkili olduğunu gösterdi. Bunun Türkiye’ye ve Fransa’ya nasıl sonuçlar getireceğini ise zaman gösterecek.

Ancak önümüzde en önemli dış politika olaylarından birisi daha yol sonunda karşımıza gelecek. O da Kasım 2012’de gerçekleşecek olan ABD Başkanlık seçimleridir. Seçimlere henüz 10 olsa da, seçim sürecini bir kolej sistemiyle yapan ABD için aslında seçimlerin genel sonucunu etkileyecek eyalet süreçleri başlamış durumda.  

Biliyorsunuz ABD başkanlık seçimleri toplam oy oranına göre değil, seçim koleji esasına göre yapılıyor. Buna göre her eyalet seçimden sonra toplanan bir kurula nüfuslarıyla orantılı sayıda üye çıkartıyor ve bu üyelerin verdiği oyların sonucu olarak ABD başkanı belirleniyor. Her eyaletin gönderdiği üye ise ABD nüfusundaki orana göre belirlendiği için bu üye sayıları on yılda bir yapılan nüfus sayım sonuçları esas alınarak belirleniyor.

2008 seçimlerinde Obama’ya seçim kazandıran nüfus sonuçlarından gidersek, 2010 yılında yapılan nüfus sayımına göre 10 eyaletin (Illinois, Iowa, Louisiana, Massachusetts, Michigan, Missouri, Nevada, New Jersey, New York, Ohio and Pennsylvania) seçim kolejindeki oylarının azalmasına, 8 eyaletin (Arizona, Florida, Georgia, Nevada, South Carolina, Texas, Utah and Washington) ise oylarının artmasına neden olduğu görülüyor.

Obama’nın da tedirginlik yaşamasına neden olan bu değişim, üye sayısı artan bölgelerde Cumhuriyetçi adaya olan eğilimden kaynaklanıyor.  Ancak bu henüz bir yorumdan ibaret. Obama yeniden seçilme çalışmalarına ve kampanyalarına başlamış durumda. Hatta yeniden adaylığı da kendi resmi internet sitesi (www.barackobama.com) üzerinden yayınlanan bir video ile açıklandı.

Obama’nın bir avantajı birde dezavantajı var. Avantajlı, çünkü “Yes we can” a götüren süreç ABD kamuoyunda hala tazeliğini ve inandırıcılığını koruyor. Yaşanan ekonomik buhran devam ediyor olsa da, bunun aşılacağına olan büyük bir inanç var. Ve Obama bu inancın henüz tek temsilcisi. Dezavantajı ise 2008’den bugüne her ne kadar kısa bir zaman sayılsa da kamuoyunda yarattığı yüksek beklentinin tümüne karşılık verememiş olmasıdır. Ancak bu “yüksek tonda beklentiyi” realize edebilirse Obama’nın seçimlerdeki şansı biraz daha yükselecektir.

Bu konuda iyi bir seçim ekibi bulunan Obama’nın “endişe ve beklentileri” algılayabilecek bir kadro çıkarttığını söylemek güç değil. Onun en büyük iki sıkıntısı olarak gördüğü ekonomi ve işsizlik konusunda ise kamuoyunu realize edecek çalışmaları sosyal medya üzerinden yürüteceği görülüyor. Biliyorsunuz Obama 2008 seçimlerinde de sosyal medyayı en aktif bir şekilde kullanmıştı. Facebook ve Twitter hesabıyla tüm seçmenlerini ve gönüllü ağını yöneten ekip, görev sürecinde de bu ağı dinamik tuttu. Başkanın tüm icraatları ve etkinlikleri bu ağ ile realize edildi ve ilişkilendirildi. Böylece seçim döneminden bağımsız bir dinamik çalışma sürdürüldü.

Şimdi hesaplar Kasım 2012’ye göre yapılıyor.

Ancak hesaplar yapılırken Obama’nın son dört yılda sürdürdüğü dış politikanın ona rakip olabilecek isimlerin denge arayışında etkili olabileceğini görüyoruz. 2008’de  McCain, onun için ciddi ve dişli bir rakipti, ama Obama rüzgarı onu ezdi geçti. İlk kez lobiler ve karşı gruplar sosyal örgütlenmeye yenilmişti.

Bu seçimlerde Obama’nın dört yıl boyunca birazda gerilimle götürdüğü İsrail ve Yahudi politikalarının daha şimdiden bir karşıt kadro oluşturduğu ortaya çıkıyor. Ancak bu sefer karşı grupta bir sermayedar Yahudi bulunuyor. Bu gizemli sermayedar Yahudi Cumhuriyetçi aday Newt Gingrich’e açıkça destek veriyor. Gingrich ismini önümüzdeki günlerde Türk kamuoyu çok duyacağa benziyor. Adını ilk olarak “Filistin uyduruk devlet” sözüyle duyurmuştu. Ama onun bu sert açıklamalarının habercisi sayılan ifadeleri henüz çok işin başında söylenmiş sözlerden ibaret. Ve görülüyor ki ona destek veren Yahudi İş adamının şimdiden eurosuna girmiş durumda.

Peki Başkan Adayı Newt Gingrich’e destek veren bu Yahudi İşadamı kim?

Adı; Sheldon Adelson. Halen ABD’nin 8, dünyanın 16. en güçlü zengini. Kişisel sermayesinin 26.5 milyar dolar olduğu sanılıyor. Sayısız kumarhaneleri ve işletmeleri bulunuyor. Siyasi tavırlara meraklı biri olan Adelson, Las Vegas’ta yaşıyor. Cumhuriyetçi Partinin aşırı tutucu ve Neocon çevreleri ile İsrail’de Likud Parti eğilimine yakınlığıyla biliniyor. ABD’nin şahin Başkanı George Bush’a da bu amaçla kurduğu lobi ile destek vermişti.  Bu lobi halen ABD’nin İran’a savaş ilan etmesine destek veren açıklamalar yapıyor. Adelson’un bu şaşırtıcı etkisi sadece ABD ile sınırlı değil. İsrail’de de siyasi değişimlere müdahale ediyor. 2007’de dönemin İsrail Başbakanı Ehud Olmert aleyhine kampanya yapan Adelson,  Olmert’i devirip yerine Likud lideri Benjamin Netanyahu’yu geçirmek için büyük paralar harcadı. Yani ABD ve Türkiye İsrail ilişkilerinin gerilimindeki başaktör Netenyahu’ya İsrail’de seçim kazandıran sermaye Adelson’a ait…

Ve aynı Adelson, şu anda ABD Başkanlık seçimlerinde Aday Newt Gingrich  için çalışıyor. Bu amaçla  Gingrich’in seçim kampanyasına 12 milyon dolar bağışta bulunmuş durumda. Bu rakamın ABD’de en yüksek seçim bağışı olduğu konuşuluyor. 

ABD’de başkanlık seçim yarışına etki edecek bu desteği yakından incelemek lazım. Adelson’un medya ilişkileri ve sermayesi önümüzdeki süreçte bakalım nasıl bir etki edecek. Ancak Gingrich, 21 Ocak’ta South Carolina’da yapılan ön seçim anketlerinde ilk zaferlerinden birini kazandı.

Obama’nın şuan en yakından takip ettiği aday olan Gingrich’in Türk kamuoyu tarafından da yakından takip edileceği açıkça görülüyor. Şaşıracaksınız ama, geçtiğimiz hafta, “Türkiye’yi İslamcı teröristler yönetiyor, NATO’dan çıkartıp, desteği keselim” diye cahilliğiyle Türk dış işlerinden açıklama yapılmak zorunda bırakan eski Texas Valisi Perry’de Gingrich lehine seçimlerden çekilmiş durumda.

Türkiye, Fransa’ya gözünü dikmiş halde ama, asıl tehlike İsrail ilişkilerini krize sokan Netenyahu’nun ardındaki sermayeden gelebilir.

Fatih Bayhan – haber7
bayhan.f@gmail.com
www.fatihbayhan.com.tr

Yorumlar3

  • bgungor 13 yıl önce Şikayet Et
    yahidi kıyameti. Bunlar dünyada para,silah ticaretini elinde tutup bundan nemalanıyor,acıdır dünya biliyor ama durdurmak için daha bir delikanlı çıkmadı.!!!!!?
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • mert 13 yıl önce Şikayet Et
    ABD nin cizdigi yol haritasi neyse. Baskanda ona göre sec(dr)ilir. Yol haritasi hicde iyi görünmüyor. Obama sadece bir imaj yenilemesi icin gerkliydi. Görevinide yapdi ve gidecek gibi görünüyor.
    Cevapla
  • Bir Osmanli 13 yıl önce Şikayet Et
    Katılıyorum. Hatta Amerika'nın 2012 seçimleri, bizim için neredeyse Türkiye seçimleri kadar önemli. İnşallah Obama kazanır, yoksa yine kan gövdeyi götürür diye tahmin ediyorum.
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat