Hiç Yahudilerle Müslümanlar bir olur mu?
- GİRİŞ08.05.2013 08:15
- GÜNCELLEME08.05.2013 08:15
Halbuki alın size 2 tane nur topu gibi Dünya Savaşı. Çıkış sebepleri neydi acaba? Din ile hiçbir alakası yoktu. Daha çok ırkçılık ve ekonomik sebepler değil miydi? Veya şimdi ki savaşlara bakın. Avrupa, Amerika sözde adalet, barış demokrasi için savaşıyor. Ama hepimiz biliyoruz ki arka planda petrol, gaz, para var.
Ne garip ki batı modernleştikçe de bir takım azınlıkları ya da grupları da sürekli koruma altına almak zorunda kalıyor. Mesela kadınları ele alalım: yıllardır Fransa'da kadını korumak adına yeni yasalar çıkıyor. Şiddeti önlemek için cezalar artıyor ama paralel olarak ta kadın cinayetleri artıyor. Tecavüzler, şiddet baş belası haline geliyor. Alın size modernizm!
Diğer yandan kendi topraklarında kendileri Yahudilere katliam yapmışlardı. Bunun verdiği vicdan azabı ile özür dilemek istercesine Yahudilere toprak vaat etmişlerdi. Ama Avrupa'dan uzak, katledildikleri yerlerden uzak! Bir baştan savma politikası!
Bu yaptıklarının da yanlış olduğunu anlayınca Batı'da kalan az sayıda Yahudi'yi korumak için yasalar çıkardılar. Bunu fırsat bilen Siyonistler ise bu yasalardan faydalanarak İsrail devletinin terör faaliyetlerini bile eleştirmeyi antisemitizmle eşdeğer tutmaya çalıştı.
Ardından eşcinseller koruma altına alındı. Fransa'da eşcinsellere hakaret etmek hapis cezası demek! Ama gel gör ki, her geçen gün malları, canları tehlike de olan Müslümanları hiç koruma gereği görmüyorlar.
İster ünlü olsun, ister sıradan bir vatandaş olsun çıksa ve ben “homofobum” yani eşcinsel düşmanıyım ya da “antisemitim” yani semit ırkına düşmanım dese hayatı kararır veya hapsi boylar. Ama koskoca “ünü” bozuk ünlüler bağıra bağıra ben islamofobum diyebiliyor.
Başta Türkiye olmak üzere birçok Müslüman ülke İslamofobinin de ırkçı eylem/söylem olarak kabul edilmesini ve cezalandırılması için Avrupa Birliğine baskı yapıyor.
Avrupa Birliği de sık sık Fransa'yı laiklik uygulamasından dolayı eleştiriyor ama yaptırım yapamıyor.
Fransa bunu yaşarken geçtiğimiz günlerde Belçika senatörleri İslamofobiyi suç sayan bir yasa teklifini kabul ettiler. Beklenenin aksine en büyük muhalefet Belçikalı Laik Yahudiler derneği ve Fransa'da ki Siyonistlerin en önemli lobi kuruluşu olan CRIF'ten geldi.
CRIF başkanı Prasquier yaptığı açıklamada Avrupa'nın İslamofobiyi de suç saymasının çok büyük hata olacağını savunuyor ve “Armut ile Elmanın” karıştırılmaması gerektiğini savunuyor.
Acaba bunu derken Armut kim, Elma kim oluyor onu da lütfedip söylese bari. Yıllardır korunmaya muhtaç grup olarak tekel oluşturuyorlardı. Sonra eşcinsellerle bu durumu paylaşmak zorunda kaldılar ama Müslümanlarla asla kabul etmeyecek gibi görünüyorlar.
Halbuki en büyük desteği onların vermesi lazım. Madem bu kadar acı çektiler o halde Müslümanların da acı çekmesini nasıl isteyebiliyorlar?
Açıkçası merak etmiyor da değilim: bu tutumları dinler arası diyalog projesinde nereye sığıyor acaba? CRIF başkanı açıkça diyor ki, “Ey Avrupa yasa ile korunmaya muhtaç dindarlar sadece bizleriz. Onlara asla bu hakkı vermeyin hatta zarar verecek eylemlere göz yumun, teşvik edin”.
Fransa gibi bir ülkede Müslümanları bırakın Hıristiyanlara hakaret etmek bile artık sıradan bir davranış haline geldi. Birileri başka toplumlara üstünlük taslamaya devam ediyor. Bir düşünün ki koskoca Fransa'nın en önemli iki bakanı ki bunlardan biri Sarkozye beş çeken içişleri bakanı Manuel Valls diğeri ise konu manken Arap asıllı hükümet sözcüsü ve kadınlardan sorumlu devlet bakan Najat Vallaud-Belkacem, sırf Tarık Ramazan katılıyor diye İtalya'da düzenlenecek bir panele katılmaktan son anda vazgeçmişler.
AB komisyon başkanı, İtalya'dan Mario Monti, eski İngiliz ve Fransız bakanları gibi önemli konukların katıldığı ve bir üniversite ile Le Monde gazetesinin düzenlediği Avrupa Birliği'nin geleceği konulu panelden kaçmışlar.
Hazımsızlıkları ne kadar ayyuka çıkıyor bir bilseniz. Kraldan daha kralcı kesilenler, laikliği sırf Müslümanları boğmak için kullanmak isteyenler kırmızı görmüş boğaya dönüyor.
Avrupa'da yeni bir nesil yetişiyor. Daha düne kadar, dönerci, inşaatçı, marketçi olan babaların yerine, doktorlar, avukatlar, hâkimler geliyor. İşte bu nesil eğer akıllı davranır, benciliği bırakır, örgütlü bir şekilde, kişisel ihtiraslar, koltuklar için değil toplum için, bilinçli bir şekilde siyaset yaparsa vay o insan hakları düşmanlarının haline. Vay o hukuk düşmanlarının, demokrasi yoksunlarının haline!
Fatih KARAKAYA - Haber7
karakaya.fatih@gmail.com
http://www.twitter.com/fkarakaya
Yorumlar1