Başbakana ders verecektim!
- GİRİŞ08.07.2013 08:16
- GÜNCELLEME08.07.2013 08:16
Biz ki yılların televizyon karşısında verdiği tecrübe ile nice devlet kurmuş, nice devlet yıkmış adamlarız! Biz ki kahvehane köşelerinde nasıl takımları şampiyon yapıyorsak nasıl devlet yönetileceğini de öğretecek iradeye sahibiz!
Desteklersek sonuna kadar, kösteklersek de yine dibine kadar yapabilecek kapasitede vatandaşlarız. Başbakan ne bilir ile başbakan her şeyi bilir arasında ki yolu asla bilmeyiz. O yüzden başbakana diyecektim ki sayın başbakanım siz ne birlisiniz? Diktatör olmayı bırakın, tüm kuvvetleri kendinize çekmeyi denemeyin, azınlıkları dinleyin çoğunlukları boş verin!
Bakın Avrupa'da ne güzel tıkır tıkır işliyor yüce demokrasi. Mesela siz çıkıp başörtülü kızlar da okula gitsin diye pat diye yasa çıkartıyorsunuz. Böyle diktatörlük ne ayıp ama. Bakın İsviçrelilere ne güzel demokratlar. Bir halk oylaması adı altında minareleri yasaklayıp biz halkın dediğini yaparız deyip “din vicdan hürriyeti çoğunluğun keyfine feda edilemez” diyerek en büyük demokratlığı yapmıyorlar mı?
Siz nasıl kendi başınıza kızlara özgürlük diyebilirsiniz? Bir de kalkmış şimdi kamuda başörtülü kadın diyorsunuz. Zaten yeteri kadar kadın yoktu bir de başörtülülerle mi uğraşacağız. Siz de yüce demokrat Sarkozy gibi yapsanız olmaz mı?
Çoğunluğun korkularına dikkate alarak, göz ve nefis zevklerine hitap etmediği gerekçesiyle sokakta ve kamuda başörtüsü yasağı getirseydiniz en büyük destekçiniz Ahmet Necdet Sezer olurdu!
Yani siz şimdi o yüce demokratın desteğini almadan kendinizi başbakan mı sanıyorsunuz?
İşte böyle başbakanım size daha çok demokrat olma yollarını gösterecektim. Çoğunluğun isteklerini azınlığa feda ederken nasıl kılıfına uydurmanız gerektiğini tek tek açıklayacaktım. Ama vazgeçtim bu sevdadan. Ben başka konuya değineceğim.
Çünkü ben bu işten bir şey anlamadım açıkçası. Özgürlük, demokrasi, insan hakları, din vicdan hürriyeti ne kadar anlamsız boş kavramlar oldu!
Sırf başörtülü olduğu için Fransa'nın göbeğinde dayak yiyen bayan aklıma geldi. Kocasının yanında dazlak şiddetine maruz kalarak bebeğini kaybeden bacım aklıma geldi. Sırf başında bandana olduğu için okuldan atıldan genç kız aklıma geldi.
Yüzünü göstermediği için polis şiddetine maruz kalan ablam aklıma geldi. Şiddete uğrayan her vatandaşı için ülkeyi seferber eden Fransa siyasilerinin Müslümanlara uygulanan şiddetten keyif aldığını gördüm bir anda.
Can ve mal güvenliğimizi talep etmek için yürüyüş yapmak istediğimizde “ortamı germeyin” telkinleriyle baskı yapan belediye başkanları çıktı bir anda karşıma.
Ve son olay bardağı taşıran damla oldu benim için. Bu kadar hainlik, bu kadar kin, nefret neyle izah edilebilir ki? Sırf Müslümanların tavrı bunun için yeterli sebep mi? Yoksa tek tip düşünen, giyinen, yiyen, içen insanların yaratıldığı batıda, yıllardır uyguladığı başarısız siyasete rağmen hala alaşağı edilemeyen siyasetçilere karşı tek direnen, tek farklı söylem geliştiren Müslümanları yok etme çabası mıdır?
Mısır'da darbeyi bile “iyi yönetmiyordu” diyerek maruz gösterecek kadar aşağılaşan insanlardan başka ne beklenilebilinirdi ki?
Otobüste yer verdi karakolluk oldu!
İşte öyle demokrat Fransa'da bir olay yaşandı ki yine bazıları abartıyorum sanacak!
Yaşlılar bakım evinde çalışan başörtülü bir bayan uğradığı şiddet karşısında şaşkına döneceksiniz.
Her sabah olduğu gibi otobüsle işe giden genç kız yaşlı bir bayana yer vermek isteyince hakarete uğrar. Başörtülü olduğu gerekçesi ile olmadık laflar işiten genç kız muhatap almak istemediği yaşlı bayanla aynı yerde inince yine aynı kadının hakaretine uğrar. Bunun üzerine itiş kakışmalar olunca oradan geçen bir adam başörtülü kadını tartaklamaya, tokat atmaya başlar.
Orada bulunan vatandaşların yardımı ile kurtulabilen kadının çilesi bununla da bitmez. Olay yerine gelen polis yaşlı kadın ile adamı tutuklayacağına genç kızı karakola götürür. İfadesi alındıktan sonra serbest kalınca şikâyetçi olunca baskı kurulmak için ertesi gün 10'a yakın polis evine baskın yaparak kadını yeniden tutuklar. Genç bayan neye uğradığını şaşırmıştır. Bir terörist gibi tutuklanmasına anlam verememektedir. Suçu nedir onu da bilememektedir.
Genç kızın ailesi İslamofobi ile mücadele eden CCİF adlı derneğe başvurması üzerine, derneğin avukatı olaya müdahil olup derhal otobüs içinde çekilen video kayıtlarına el koydurur.
Savcılığın videoyu izlemesinden hemen sonra genç kızın derhal serbest bırakılmasına karar verilir. CCİF (İslamofobiye karşı mücadele kolektifi) yetkilileri şimdi yaşlı kadın, şiddet uygulayan adam, görevini kötüye kullanan polis, hiçbir şekilde müdahale etmeyen otobüs şoförü ve toplu taşıma güvenlik şirketi hakkında suç duyurusunda bulunarak hakkını arayacak..
2012'de İslam karşıtı olayların %57 artması sebebi ile CCIF Fransa'da “İslamofobi öldürür” sloganı ile büyük bir kampanya başlattı. Bazılarının İslamofobiyi bir düşünce özgürlüğü gibi sunmasına tepki olarak daha doğmadan ölen bebek örnek gösterildi.
İşte sayın başbakanım benim gözlerimi yaşartan, gurur duyduğum demokrasi bu (!). Neymiş öyle mertçe söylediğini uygulayan bir başbakan. Demokrasinin bel kemiğinin iki yüzlülük olduğunu hala öğrenememişseniz daha “usta olmamışsınız” demektir.
Üstelik adım adım şeriata götürmenizi de çok kınıyorum(!) Burada hangi Arap'la görüşsem başbakanınız çok iyi kıymetini bilin diyorlar. Ne o öyle tüm dünya Müslümanlarına liderliğe soyunmak. Yoksa herkes sizi Türkiye'de Cumhurbaşkanı olmanızı beklerken siz İslam âlemine lider olmayı mı düşünüyorsunuz? Eğer öyle yaparsanız çok büyük hata yaparsınız(!) Demokrasilerde böyle bir kural olmaz, olursanız diktatörsünüz deriz!
Hem birkaç aylığına Fransa'ya gelip nasıl “yüce demokrat” olunuyor ders almadan biz size diktatör demeye devam edeceğiz! Nasıl ders verdim ama?
Fatih KARAKAYA - Haber 7
karakaya.fatih@gmail.com
http://www.twitter.com/fkarakaya
Yorumlar2