Kendini satan ülkesini de satar!

  • GİRİŞ27.02.2014 09:31
  • GÜNCELLEME27.02.2014 11:26

Burada belediye başkanları doğrudan halk seçmez. Her parti liste çıkarır ve en çok encümen kazanmak için çabalar. Daha sonra da belediye meclisi belediye başkanını seçer.

Burada bizi ilgilendiren Türk adayların durumudur. Gayet normal bir şekilde Türkler farklı farklı listelerde genelde sonlara doğru sıralamalarda yer bulur. Türkiye düşmanı, Türk kökenli ise o zaman sorun yok belediye başkan yardımcısı bile olabilir.

Aslında mesele Türklerin hangi partiden aday olduğu değildir. Mesele biz Türklerin siyasete bakışı, hazmedişi ve benimsemesi, kavraması, doğru yerde doğru kararı almasıdır.

İnanın dostlar öyle durumlar oluyor ki bazen durumuzu eline şeker verilmiş bir çocuğun daha sonra başına bin bir hal gelmesine benzetiyorum.

Şan, şöhret, makam için kendilerini satanlar nasıl hesap verecekler onu merak ediyorum. Bir düşünün ki 30 yıldır kasabayı yöneten bir adama karşı bir Türk cesaret ediyor, kendi listesini oluşturuyor ve rakip oluyor. Bu adaylığı karşısında eşinin başörtüsünden tutun da, sakalına, ailesine, Türklüğüne kadar ne varsa hep bel altından vurmaya çalışanlara karşı mücadele ediyor.

İkinci sınıf vatandaş olmaktan çıkalım, yıllardır bizi gettolara kapatmalarına başkaldıralım, bu şehirlerde biz de yaşıyorsak yönetmeye talip olalım diyor.

Ve bu adama en çok destek olması gerekenler 30 yıldır başkanlık yapan adamın listesinde figüran olmayı kabul ediyor. Yalvarmalar, yakarmalar nafile. Gözü dönmüş bir kere. Temsil ettiği toplumun değerlerini hiçe sayıyor. Yarın mahşeri huzurda hangi yüzle cevap verecek merak ediyorum. Gerçi niye şaşırıyorum ki? Mısırda darbecilerin kuklası olan "şeyhler" olduktan sonra "imamlar" paçavra gibi kullanılmayı göze almış ne fark eder?

Onu geçiyorum bu sefer karşıma Fransa tarihinde ilk defa büyük bir şehre aday olan Türk çıkıyor. Efendiliği, nezaketi tartışılmaz. Herkes biliyor, herkes tanıyor. Kimsenin yüzünü kara çıkarmamış. Yıllardır bizimle dalga geçen sağcısına, solcusuna  "yeter artık" deyip bir yola koymuş kendisini.

Ama gel gör ki yine bu yolda en büyük destekçisi olması gereken "başkanlar" bu adaylık onlara danışılmadığı için desteklemezmiş. Zaten fazla oy alamazmış gibi çürük mazeretler. Müslüman bir Türkün, aynı kıbleye yöneldiğin bir insanın aday olduğu halde, Türk Müslüman düşmanının ilk sıralarda yer aldığı halde yine de göstermelik bir encümen yeri almaya çalışan sen değil misin?

O bile olmayınca hiç yüzün kızarmadı ama değil mi? Buna rağmen yine o partiyi mi destekleyeceksin?

Eşcinsel evliliği getiren, okullara cinsiyet teorisini (yani ne kız ne erkek doğarsın senin cinsel yaşamını belirleyen aile yapın, çevrendir diyen diyerek) okula sokmaya çalışanlara mı oy vereceksin? İçeriye verdiğin cami izni geçmez diye mi korkuyorsun? Belediye izin vermez minarem olmaz diye mi kaygılanıyorsun?

100 tane minaren olsa ne yazar be dostum? Bodrum katlarında namazın onlara verdiğin oylardan bin kat daha hayırlıdır. Belki de minaresiz bir camimiz var ama adam gibi çocuklarımız var. Yarın onları ne hale getirecekler hiç düşünmez misin?

Fatih Karakaya - Haber 7 Bu yükü taşımaya hazır mısın? Bu vebal değil diyorsan Sisi'nin yanında ki kukla da öyle diyordu. "Zararın en az zararlı olanı".

Ah be gözüm, azıcık açsan da gözlerini "eline şeker verilmiş bir çocuk gibi" olduğumuzu görsen!

Fatih Karakaya - Haber7
karakaya.fatih@gmail.com      

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat