Yine adam olamadık!
- GİRİŞ18.06.2012 09:17
- GÜNCELLEME18.06.2012 09:17
Beklenenin aksine Sosyalist partisi mutlak çoğunluğu alırken ortakları Komünist ve Yeşillere ihtiyacı olmayacak.
Bu durum bizler açısından hiç iyi olmadı. Sosyalistlere otomatik destek yine devam etti. Seçici olamadık, nerede işe yaramaz adam varsa onu seçtik. Daha sonuçlar tam kesin değil. İlerde daha derin analiz yapmak gerek ama Türklerin bu seçimlerde çok etkin olduğuna inanmıyorum. Diğer Müslümanlar da zaten koşulsuz destek sayesinde Sosyalistleri tek başına iktidara taşıdı.
Halbuki mutlak çoğunluk yerine koalisyona ihtiyaç olsaydı biraz daha denge sağlanabilirdi. Şimdi ise sosyalistler istedikleri yasayı kimseye muhtaç duymadan meclisten geçirecek, senatoda onaylatacak.
Bizi zor günler yeniden bekliyor. Kimse Sosyalistler kazandı diye sevinmesin. Kaybeden taraf yine biz olduk. Türklerin yoğun olduğu bölge olan Alsas bölgesi aşırı sağa yakın bir bölge. Genelde Sarkozy’nin partisi güçlüdür. Yine öyle oldu ve 9 milletvekilinden 7’si sağcı partilerden seçildi. Bu 7 milletvekilinden bir tanesi Türklere yakın biri. Diğerlerinden çekeceğimiz var. Kazanan 2 sosyalist ise bizimle hiç alakası olmadığı gibi köstek olacak durumda insanlar. Zaten bir tanesi yıllardır milletvekili ve kapımıza hiç uğramadı. Siyonizm destekçisi bu milletvekiline bir de başkası eklendi. O ise bize çok yakın, her işimize koşan, Ermeni yasasında canla başla bizim için mücadele eden sağcı milletvekilinin yerine geçti.
1500 oyla kaybeden bu milletvekilini çok arayacağız. Solda bize yakın diğer aday ise sadece ve sadece 745 oy farkı ile kaybetti. Sandığa gitmeme oranın %50 olduğu bu ülkede arada ki farklar çok düşük. Yani birilerinin azıcık akl edip, kendini sorumlu hissetmesi durumunda bir yerde sonucu değiştirmemek elde değil.
Ama biz yine hamaseti seçtik, ilgi göstermedik ya da saçma sapan işlere koyulduk. Desteklediğimiz aday için Türklere mesaj attığımda “ama ben Türk aday varmış ona kullanacağım” diyenler oldu” İkinci tura Türk aday falan kalmadı, zaten 250 oyla da yapacağı bir şey yoktu. Sadece Türklere yönelik bir siyasetin sonu hüsrandır. Türkler ancak Fransız bir adayı kıl payı kurtarabilirler ama bunun için hemen seçmen kütüklerine kayıt olmak, partilere üye olmak ve 2014’deki seçimleri örgütlü bir şekilde hazırlanmaktır.
2014-2015 bölgesel ve yerel seçimlerin yanı sıra Avrupa Milletvekilliği seçimlerinin de olacağı yıllardır. Eğer o güne kadar kendimizi hazırlamaz ve dandik kişisel hesaplar peşinde koşan insanların adaylığına onay verirsek yine kaybetmeye ve hemen sonra 2017’de de bir kez daha çuvallamaya mahkumuz.
Aslında kendimize sormamız gereken bir tek soru var: Biz bu ülkede necisiyiz? Eğer cevabımız “misafiriz, yakında Tayyip baba bizi memlekete döndürmek için çaba sarf edecek” diyorsak o zaman zaten yapacak bir şey yok. O kişiler ne geri dönebilecekler ne de burada adam yerine konulacaklardır. Onlara gelen vuracak, giden vuracak! O kişiler bu seferde ağlayıp sızlarken nasıl olsa Mehdi gelecek bizi kurtaracak moduna girecekler.
Yok eğer cevabımız “biz de bu ülkenin sahipleriyiz, bizler de birinci sınıf vatandaşız” ise o zaman bize çok iş düşüyor. Çalışmak, çabalamak gerekiyor. Bunu başaracak gücümüz, kapasitemiz var. Yeter ki bunun farkında olalım.
Yoksa mesele sadece birilerini seçtirmek değil. Olay daha vahim ve tehlikeli. Öyle bir yola gidiyoruz ki ilerde bizi Bosna’dan daha beter günler bekleyebilir. Tabii hemen bir çoğunuz itiraz edeceksiniz. Ama hiçbir şeyden emin olmayın. Yoksa biz önceki toplumların başına gelenlerin bizim de başınıza gelmeden cenneti kazanacağımızı mı düşünüyoruz?
Avrupa’da aşırı partiler her geçen gün güçleniyor. Bir çoğu silahlı eyleme dönüşmüş durumda. Üstelik sözde cumhuriyetçi partiler bile hem onların söylemlerini alıyor hem de seçilebilmek için onlarla işbirliğine hazır olduğunu açıklıyor. Bu sayede bir çok sağcı milletvekili seçiliyor. Fransa iki turlu seçim döneminde ilk defa iki tane aşır sağcı ırkçı milletvekili çıkardı. Siz olsanız ve bir tarafta size faydası olmayan bir Türk topluluğu ile diğer tarafta sizi seçtirebilecek aşırılar olsa hangisinden yana tavır koyardınız? İnsanlık mı dediniz? Koltuk için insanlık ölür be yiğidim!
Şuna yürekten inanıyorum ki biz biraz çaba göstersek gerisi gelecek. Baksanıza bize azılı düşmanlık eden içişleri eski bakanının haline baksanıza Müslümanların aşağılayan eski bakana, baksanıza başörtü yasağı öncülerinden Jack Lang’a ya da Michel Aliot-Marie’ye! Ve daha niceleri! Koltuklarından oldular işte seçilemediler ve Fransa tarihinde kara bir leke olarak kalacaklar!
Daha nice lekelerin silinmesi bizim elimizde!
Fatih Karakaya - Haber 7
karakaya.fatih@gmail.com
Yorumlar3