Yine O Üniversitelerimiz

  • GİRİŞ29.04.2020 09:10
  • GÜNCELLEME30.04.2020 08:59

Daha önce bu konuya değinmiştim.

 

 

Fakat, görüyorum ki hala, bu meseleyi anlamayan ya da anlamak istemeyen, millete hakim tepelerden bakmaya alışmış “elit senyörlerin” bu üniversitelere karşı hıncı bir türlü dinmemiş ve dinmeyecek.

Efendim ne gerek varmış Şırnak’ta, Hakkari’de, Ardahan’da üniversiteye?

 

 

Elbette öyledir canım..!

Şırnak’ın, Ardahan’ın, Hakkari’nin parası olan çocukları gitsin İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de okusun, fakir fukara çocukları da büyük şehirlerde okuyamayacağı için, onlara marabalık yapmaya devam etsin.

Çünkü Ardahan’ın fukarası eğer köyünde, kasabasında kalıp Ardahan Üniversitesinde de okursa, şartlar eşitlenecek böylece, bölgesel ve coğrafi kölelik ortadan kalkacak.

Bu da seçkincilerin, elitlerin, ayrımcılıktan beslenen kafatasçıların ve beyaz yakalı laikçilerin işine gelmiyor elbette.

Eğer bakış açınız, eski Türkiye’nin “seçkin yöneticileri” gibi birilerini diğer birileri üzerinde egemen kılmak değilse, ülkeniz insanına sınıf, bölge, kavim, perspektifinden bakmazsınız, her oluşuma eşit uzaklıkta ve eşit yakınlıkta bakarsınız yani, normal ve doğal perspektiften bakarsınız.

Bakarlar mı, bilmiyorum ama, artık duymak istemiyoruz, yıllardır hep aynı kavalın deliğinden üfleniyor, efendim neymiş, bu Üniversiteler lise gibiymiş.

Bu şehirlere, yüz yıl sonra da Üniversite açsanız, yine lise gibidirler. Çünkü, size göre bu şehirlerin kaderi lise olarak kalmaktır, Üniversiteyi asla hak edemezler.

Ayrıca şunun altını çizmek gerekir; bu üniversiteler henüz 10-12 yaşında, daha yolun başındalar.

Buna rağmen sahip oldukları akademik kadroların niteliği ve alt yapı imkânları (derslik, laboratuvar, kütüphane vs.) kendilerinden çok önce kurulmuş üniversitelerle yarışır düzeydedir.

Bir de, şunu anlamak lazım İTÜ, Hacettepe, Boğaziçi, İÜ ve hatta Okford’da ilk kurulduğunda birer lise sevisinde eğitim yaptılar. Hiçbir Üniversite ilk kurulduğu günde, bugünkü hali ile oraya çıkmadı.

Onlarca hoca, o Üniversiteleri lise halinden bugünlere taşıdılar. Emek verildi.

Efor sarf edildi.

Çile çekildi.

Sadece, rahmetli Muhammet Tayyip Okiç Hoca’nın, o zamanın şartlarında Ankara, Konya, İstanbul ve Erzurum arasında hangi çileleri çektiği bilinse bile, ne demek istediğim çok net anlaşılır.

Bu insanlar nice sıkıntılara göğüs gerdiler ve nihayet Üniversiteler de, Üniversite oldular.

Bugün de bu Üniversitelere emek veriliyor.

Kısa geçmişlerine rağmen, gidin görün alınan mesafeleri.

Son yıllarda kamunun üniversitelere verdiği ekonomik ve kadro destekleri bu üniversitelerin önünü açmıştır.

Fakat ülkemizde henüz, batıda olduğu gibi, sivil destek bilinci ve geleneği oluşmamıştır.

Buna rağmen masa başından lise bileti kesip, çok bilmiş aydın pozları vermeyin lütfen...

Mardin’e, Şırnak’a, Bayburt’a, Ağrı’ya, Kars’a, Ardahan’a, Hakkari’ye gidin ve görün, bu Üniversitelerin, eski Türkiye kafasının o hep itilip, kakılmış şehirlerinde neler yaptıklarını ve ne hayaller kurduklarını.

Meseleye üniversitenin misyonu üzerinden bakacak isek,

üniversitenin bulunduğu şehrin ve bölgenin sahip olduğu reel ve potansiyel dinamiklerini dikkate alarak, onları harekete geçirmesi ve onlar üzerinden kalkınmaya önayak olmasıdır.

Gidip yerinde görün onların; Rektör, Dekan, Hoca ve asistanlarının hatta öğrencilerinin memleketin refah ve kalkınması için kurdukları hayalleri, projeleri, ülkenin huzur ve geleceği için gördükleri rüyaları, ve yaptıklarını.

Bu üniversitelerin her biri otuz, kırk yıl sonra şehirleri ile birlikte birer marka olacaktır.

Yeni kurulan ve birer lise olarak küçümsediğimiz o Üniversitelerimiz gelecekte Anadolu’nun en yerli ve en güvenilir beyin gücü olarak var olacaktır.

Mesela ben sık sık gittiğim ve gördüğüm Ardahan’da bunu görüyorum.

Yakından, hemen hemen bütün çalışmalarını takip ettiğim Ardahan Üniversitesi için şu tespitimi, konuyla ilgili herkes, bir tarafa not etsin.

Ben Ardahan’ı, Üniversite kurulmadan önce ve Üniversite kurulduktan sonra Ardahan olarak biliyor ve görüyorum.

Üniversite yokken Ardahan’ın gençleri okumaya özenmiyor, geleceklerini işçi veya hizmetçi olarak büyük şehirlerde görüyordu. Üniversite faaliyete geçip, Üniversiteli öğrenciler şehirde görünür olunca köylerin, beldelerin, kasabaların ve ilin gençleri kendilerini yarının Üniversiteli gençleri olarak, birer meslek sahibi olarak görmeye başlamış, yılların aşağılık kompleksini üzerlerinden atmışlardır.

Yıllardan beri süregelen göç yavaşlamış, hatta dışarıdan gelen asistan gençler evlenip Ardahan’da kalmaya başlamışlardır.

Bunun yanında, evlenen ve Ardahan’a yerleşen çok sayıda Üniversite mezunu genç olduğunu da biliyorum.

Kendi içinde belli bir ekonomik girdabı aşamayan esnaf, Üniversitenin kuruluşu ile birlikte olağanüstü bir canlanma yaşamış, ekonomik birer değer olduklarının farkına varmış, yeni atılım ve küçük çaplı yatırımlara başlamışlardır.

Üniversiteden önce Ardahan’da sosyal hayat diye bir şey yokken, Üniversite kurulduktan sonra artık Ardahan’da bir sosyal hayat oluşmaya başlamıştır.

Üniversitenin kuruluşundan sonra Ardahan’ın Kaz’ı, tanınmış para etmiştir.

Ardahan’ın peyniri, yağı, o meşhur balı ve efsane kaşarı hem tanınmış, hem de para etmeğe başlamıştır.

Üniversite yönetiminin öncülüğü, özverisi ve planlı, disiplinli çalışmaları; Ardahan halkına, gençliğine, esnafına, memuruna, köylüsüne yepyeni bir ufuk olmuş, Üniversite-Halk kaynaşmasının ileri örneklerini vermiştir mesela, hayvancılık, arıcılık konusunda bölgemize ufuk açmıştır.

Hele sosyal, sanatsal ve kültürel çalışmalar konusunda Mehmet Biber’in Ardandan’a ve Ardahanlıya kattıkları unutulur gibi değildir. Üniversitemiz ayrıca, hem bölgemiz ve hem de şehrimiz için çok değerli olan bir istihdam kapısı olmuş ve bu yanıyla göçü de frenlemiştir.

Daha onlarca hizmet ile birlikte, bu Üniversiteler bulundukları bölge ve şehirlere; kalite, ufuk, değer, cesaret ve planlı kalkınma..gibi son derece önemli katkılar sundular ve bu katkılar artarak devam etmektedir.

Bu şehirlere üniversitelerin kurulmasında geç kalmışlıktır ve kim ne derse desin üniversitelerin kurulması en çok bu şehirlere yakışmıştır.

Saygıdeğer Rektörlerimizin müsaadeleri ile, onlar adına, başta Sayın Temel Karamollaoğlu Bey olmak üzere, bütün bunları yerinde görmek isteyenleri, Anadolu’muzun bu cömert ve misafirperver şehirlerine davet ediyorum.

CÜMLEDEN CÜMLEYE...

Hâl Gazeli

ben pazara ne süreyim erenler

ateşime baha biçen var mıdır

kurulsun meclisler alsın kararı

kenti yakıp çöle dönmek kâr mıdır

leyla saçlarını çözer rüyama

el değmez şu yürek kızgın nar mıdır

dağlar yürür beni yakan yol olur

yürek denen şu titreyen zar mıdır

sulara salınmış umutlarıma

baharlar bekleyen yağan kar mıdır

diz çöker fırtına yoldadır kervan

kehkeşandan bana esen har mıdır

benim leylam bir kılıcın şavkında

bu sırrı da ifşa etmek var mıdır

ahmet mercan/ ikibinyirmibir

Ferman Karaçam - Haber

fermankaracam@gmail.com 

fermankaracam@twitter.com 

twitter.com/fermankaracam 

facebook.com/fermankaracam

Yorumlar6

  • Muhammet Kaya 3 yıl önce Şikayet Et
    Evet ne gerek var Dindar vatansever Anadolu çocukları imkansızlıktan okuyamasın,hiç bir şey üretmeyen kendilerini memleketin efendileri görenler fedakâr, vatansever anadolu çocukları okuyup bürokrat olursa bunların efendilik leri ,ne işe yaramaz oldukları ortaya çıkacak, efendilik leri son bulacak.
    Cevapla Toplam 3 beğeni
  • Müftü ÇİMEN 3 yıl önce Şikayet Et
    Çok muhteşem bilgilerle Doğu Anadolu Üniversitelerini anlamaya büyük katkı yapmışsınız. Gönlüne Zihnine Eline ve Kalemine sağlık sn. Ferman dayım...❤
    Cevapla Toplam 3 beğeni
  • Saadettin Aydın 3 yıl önce Şikayet Et
    Erzurum Atatürk üniversitesi 1957 de kurulduğunda bu kibirli zevat Erzurum’da üniversitemi olurmuş diye gevezelik ederler. Bu gün Atatürk üniversitesi 85 bin öğrencisi örgün olmak üzere toplam 465 bin öğrenciye sahip, 599 Profesör, 295 Doçent, 638 Dr Öğr Üyesi, 890 Araş Gör, 300 öğr. Gör olmak üzere toplam 2722 öğretim elemanına sahip devasa bir üniversite haline gelmiştir. Geleceğe umutla bakmak lazım. Bu gün taşra diye küçümsenen bu üniversitelerde gelecekte çok çok iyi yerlere geleceklerdir.
    Cevapla Toplam 3 beğeni
  • Haydar ÇELiK 3 yıl önce Şikayet Et
    Ferman Bey ağzına sağlık Rahmetli Turgut özal dünyaya at gözlüğü ile bakmayın diyerek mücadele etti,bu gün devlet millet aydınlığa koşuyor.RTE başımızda oldukça koşmaya devam iyki varsınız ülkemle gurur duyuyorum.
    Cevapla Toplam 4 beğeni
  • Rıdvan Canım 3 yıl önce Şikayet Et
    Yüreğine sağlık Ferman Bey.. Düşüncelerimize tercüman olmuşsunuz, kaleminize bereket. Anadolu üniversiteleri üzerinden "maksat üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek..!" Ancak memleketten o kadar habersizler ki .. Aslında gördüklerini değil göremediklerini konuşuyorlar. Yeter artık, arkamıza bakmak bize vakit kaybettiriyor, işimize bakalım.. Çalışalım, çalışalım, çok çalışalım..
    Cevapla Toplam 5 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat