Ben kadınsam peki onlar kim?

  • GİRİŞ11.01.2012 08:47
  • GÜNCELLEME11.01.2012 08:47

Kars’tayım. Ama hala Ardahan’dayım. Kars’a gelmeden önce üç gece geçirdim Ardahan’da. Eksi on dokuz derecede Çıldır Gölü’nün üzerinde yürüdüm. Otuz santim kalınlığındaki buzu kırarak gölden balık tutan çocukları izledim. Buraya kadar Batı’dan gelen birisi için manzara tam bir macera. Ta ki insanlarla Ardahan soğuğunda sıcak temasa geçene kadar.

İşte Ardahan’ın bu can yakan soğuğunda daha da can yakan bir manzaraya bir köy evinde rastladım. Çıldır Gölü’nde gördüğüm o uçsuz bucaksız manzarayı arkama alıp bir köy evine hem ısınmak hem de tuvalet molası vermek için girdim. Kucağında bir bebekle salonda sağ sol yapan genç bir kadının haricinde yaşlıca bir kadın daha vardı. Kimsin, nerden geliyorsun gibisinden soru fasıllarını geçtikten sonra izin isteyip lavaboya doğru gittim. İşte kadınlığın hazin hikayesi de benim için orada başladı.

Kapıdan tam çıkmak üzereyken salonda kucağında bebekle gördüğüm genç kadın çıkmama fırsat vermeden benimle birlikte lavaboya girdi. Arkamızdan da kapıyı kapatır kapatmaz bana dönerek: “Abla buralara kadar gelmişsin madem sadece Ardahan’ı değil Ardahan’ın kadınlarını da yaz. Bizim çilemizi yaz.” deyince şaşkınlıktan sadece “Neymiş Ardahanlı kadınların çilesi?” diyebildim. Zaten kadının anlatması için de bir şey sormama da gerek yoktu. Kadın çoktan hazırdı gözlerindeki hüznü anlatmaya.

Kocasının kendisini aile büyükleri nedeniyle dövdüğünü anlatmaya başladı. O sırada “Kocanı seviyor musun?” diye sordum. Gözlerindeki hüzün daha da derinleşti ve “Abla yaşım gelmişti. Başka seçeneğim yoktu. Evlen dediler, evlendim.” dedi. O bu cümleleri derken ben kendi kadınlığıma doğru yolculuk yaptım. Çiçek istiyordum, tek taşa gülümsüyordum ve bütün bu talepleri kadınlığım gereği istediğimi savunuyordum. Genç kadın ise belki hayatında seveceği bir koca istiyordu. Aynı yatağı paylaştığı, kendisine çocuk verdiği adama ne kadar da yabancıydı. Defalarca sormama rağmen bir türlü kocamı seviyorum demedi. Belki de onun derdi kocasını sevmek bile değildi. Onun derdi daha çok özgür olmaktı. Çünkü evliliğine artık boyun eğmiş gözüküyordu.

Evliliğine boyun eğmesi de kendi ailesinin de onu çaresiz bırakmasına bağlıydı. Eğer ailesinin yanına dönerse kucağındaki bebeğini eşine bırakması gerektiğini ve küçücük yavrusunu nasıl bırakabileceğini bana soruyordu. Ben kendi kadınlığımı ve onun kadınlığını sorgulamaya devam ederken o besbelli kadınlığını çoktan unutmuştu. O daha çok insanlığının peşindeydi. Yarın bir gün çocuğu okula gidince özgürce yavrusunun öğretmeniyle konuşabilmeyi istiyordu. Evin dışına çıktığında bir erkeğin gözünde, kadından daha çok insan gibi görünmeyi istiyordu. Çünkü o “Sen kadınsın” söyleminden yeterince bıkmıştı.

İşte Ardahan ‘da karşılaştığım bu manzara beni bir türlü Kars’a getirmedi. O kadınlığından çoktan vazgeçmişti ve bu vazgeçiş artık umurunda bile değildi. Tek istediği cinsiyet ayrımı yapılmaksızın herkes gibi özgür olabilmekti. Yoksa kocasını sevip sevmemek pek onun derdi değildi. Çünkü o kadın olduğunun bile farkında değildi. Bir kadının severek evlenmesi gerektiğini bilmiyordu ki kadınlığın derdine düşsün. Onun derdi sadece okula gidip özürce çocuğunun öğretmeniyle konuşmak, evladına veli olabilmek.

Figen Aypek - Haber 7
faypek@hotmail.com

Yorumlar11

  • burak gültekin 12 yıl önce Şikayet Et
    kan davası ve namus cinayetleri ardahanda cok nadirdir.... ben ardahanlıyım. anne-babam da tipik ardahanlılar. 70-80`li yıllarda orada yasadılar. ardahan bir cok ic anadolu ve dogu iline göre kadın-erkek esitligi acısından daha ileride bir sehirdir. karadeniz-dogu anadolu karısımı gibidir. ardahanda genclerin evlendirilme nedenleri genelde köylerdeki gündelik islerin yürütülmesine katkı saglamak icindir. erkekler kahveden cıkmaz, kadınların da bu yuzden bir yardımcıya ihtiyacı vardır. fakat tabi bu mahalle baskısı olmadıgı anlamına gelmez. sonucta genclerin bir kısmı, türkiyenin diger yerlerinde oldugu gibi zorla evlendiriliyor. bi de sanki son yıllarda nufusun azalması ve cemaatlerin ardahana girisiyle ardahanın sosyal yasantısında 70`li ve 80`li yıllara göre gerileme var.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • faran 12 yıl önce Şikayet Et
    kadın sorunsalı mı kadının sorunları mı?. kimse bir başkasının günahından,hatasından mes'ul olmadığına göre,çağlar öncesinden beri kadının kimliğini ve hareket kabiliyetini iğfal eden ataerkil anlayıştan hesap sormak adına tefride düşmek suretiyle çağın erkek neslinin burnundan getirmek de neyin nesi? kadınların belirgin bir cevabı olmalı,mutlak anlamda eşitlik mi istiyorlar? eğer buysa alan daraltmak gibi bir kolaycılığıa,ucuzluğa yeltenmemeleri gerekir! yok eğer Allah'ın zaten aslında hep te vermiş olduğunu iddia ettikleri hakları tam kapasite kullanma haklarını dolaşıma sokmak istiyorlarsa o vakit bunu gerekçelendirmek, delile dayandırmak zorundalar..öyle feminist,sözde hümanist söylemlerle, masa başında klavye şeettirirken kadın cinsiyetini pozitif ayrımcılığa konu etme/ettirme işgüzarlığı ile olmaz! hakkımızı istiyoruz diyorsanız hak bir hukuksal terimdir,dayanaklarınızı bulup buluşturup masanın üzerine koymak durumundasınız..
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • seyfettin 12 yıl önce Şikayet Et
    maşallah. siz daha ordamısınız hanımefendi. gözünüzü açıp etrafınıza bir bakın, sokaklara çıkarmayı başardığınız kadın ve kızların haline... maalesef şeytanlar işlerini kıyamete kadar sürdürmeye niyetliler...
    Cevapla Toplam 4 beğeni
  • Fatihx 12 yıl önce Şikayet Et
    ...... feyezan hanım son yazım bu islama göre yazmadım şahsi fikrimi yazdım ben burda o kadar zulüm varken bu dünyada o bayanın bizim çilemiz demesi hazin hikaye denmesi itici geldiği için yazdım imtihan dünyası o bayan şikayet ettiğinin onda biri kadar şükrediyomu acaba haline saygılar diyorum tekrardan
    Cevapla
  • Genç Adam 12 yıl önce Şikayet Et
    . sloganlarla yaşadığımız için HAYATIMIZI TAHRİP ediyoruz. "Onun derdi daha çok özgür olmaktı.","evliliğe boyun eğmiş" bu lafları okuyunca dehşete düştüm. hayatı çeviri kitaplardan bakarak anlamaya çalışan, batı kültürünün boyunduruğu altına giren, kimsesiz ve bağsız isyankar kişilerin karakterini gördüm. LÜTFEN; hatalı, tek yanlı örneklerle insanı huzurlu kılan değerleri hedef seçmeyin. yazarın gittiği, gördüğü yerleri bilirim. oralardaki insanlarında kültürlerini, gelenek göreneklerini bilirim. yazarın karşılaştığı durum "o insanların hayatı yanlış anlamdırması ve yaşamasındandır." ARDAHAN'ın tamamını yansıtmaz. "bu CAHİLLİK, SORUMSUZLUK" kişilerin birbirlerine karşı, kendilerine karşı hak ve sorumluluklarını anlayamaması, mümin olarak kendilerine edindikleri kılavuzların eksikliğini gösterir. kişi kendini eğitmek ve yetiştirmekle sorumludur.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat