Maliye'den sitem, Trafik Vakfı'ndan uyarı!

  • GİRİŞ16.11.2011 09:45
  • GÜNCELLEME16.11.2011 09:45

Maliye Bakanlığı'ndaki Tek Çatı uygulamasında saf dışı bırakılan Milli Emlak ve Muhasebe Denetmenleri'nin sorunlarına 'Maliye Devrimi'nin yetim çocukları' başlıklı yazımda yer vermiştim.

Yazıma çok sayıda teşekkür mailleri gelirken bir o kadar da sitem mailleri geldi. Gelen e-postalarda kısaca Maliye Devrimi'nin tek yetim çocuklarının bu iki kesim olmadığının altı çiziliyordu.

Sitem dolu e-postalar iki ifadeye dikkat çekiyordu. Yazımda alıntıladığım ifadelerden birinde "Muhasebe ve Milli Emlak uzmanları ise yapılan kurum içi bir sınavla doğrudan uzman unvanı ile atanabilmektedir." geçmekteydi.

Düzeltme talep eden e-postalarda 'Bizler kurum içinden yapılan bir sınavla atanmaktayız ama doğrudan değil; yazılı,sözlü, tez ve tez sonrası yeterlilik aşamalarını geçerek... Bu süreç 1,5-2 yılı bulabilmektedir. Üstelik bizler de üniversite mezunuyuz' deniliyordu. 

İkinci ifade de doğrudan bana ait olmayan ifadelerdi. Onda da '"...bu çabaların aksine; doku itibariyle birbiriyle uyuşması, anlaşması, çalışması mümkün olmayan, kaos, huzursuzluk ve mutsuzluk kaynağı olabilecek meslek gurupları aynı ünvan altında toplandı..." ifadesi geçiyordu.   Haklı olarak Taşrada görev yapan uzmanlar üzüntülerini belirttiler. İfadeler için kendilerinden özür diliyorum...

Taşradaki uzmanlardan gelen e-postalarda yer alan bir bölümü paylaşmak hem onların gönüllerini alırken hem de son dönemde kamuda eşit işe eşit ücret tartışmalarında da işin hiç de kolay olmadığının altını çizmek istiyorum... 

Gelen e-postalarda 'Maliye uzmanları ile aynı işi yaptığımız halde, eskiden 200-250 TL maaş farkımız olmasına rağmen yeni düzenleme ile bu fark 1.000-1.500 TL’ye çıkarılmış, eskiden maliye uzmanları ile aynı olan göstergemiz (2200) hiç değişmemiş, maliye uzmanlarının göstergesi ise 3600 yapılmış ve özlük hakları iyileştirilmiştir. Böylelikle eşit işe eşitsiz ücret yapılarak, çalışma barışı bozulmuş, merkez taşra arasında uçurum derecesinde ayrım yapılarak hakkaniyete ve anayasadaki eşitlik prensibine ters düşülmüştür. Böylelikle aynı kurum içinde çalışan iki uzman arasında afaki fark ortaya çıkmıştır. Milli Emlakın en büyük yükünü taşıyan defterdarlık uzmanları memurlaştırılmakla birlikte sanki havadan verilen unvanlarmış gibi lanse edilmekte, kariyer uzmanı olduğu ve diğer uzmanlarla yapılan iş açısından hiçbir farkı olmadığı halde sınıf ayrımı yaratılmış ve çalışma barışı bozulmuştur.' deniliyor

Özetle Maliye Bakanlığı'nda gerçekleştirilen devrimin hiç de kolay olmayacağı görünüyor...

OLASI DEPREMDE TOPLANMA ARAZİSİ İMARA GİTTİ

Birkaç hafta önce araç çekicileri ile ilgili bir yazı kaleme almış yapılan haksız uygulamaları eleştirmiştim. Trafik Vakfı Başkanı İzzet Pulur yazım sonrasında bana ulaşarak konu hakkında biraz daha fazla bilgi sahibi olmamı sağladı.

Pulur çekilen araçlar konusunda herkesin kendini savunduğunu söyledi. Ülkemizde araç park etme kültürünün tam olarak oturmadığına ve sürücüler olarak kurallara uyulmadığını dikkat çekti. Trafik vakfı olarak araç çekme işlemlerinde etkinliklerinin olmadığını bu tür işler için trafik polislerinin yetkili olduğunu ifade etti.

Vakıf olarak kar amacı gütmediklerini aktaran Pulur vakıf olarak yılda 300 bin lira gelir kayıpları olduğunu da ekledi. İçişleri Bakanlığı'nın araç çekme ile ilgili genelgesine de değinen Pulur, trafik polislerinin uygun olmayan bir davranışta bulunamayacağının altını çizdi.

Pulur'a aynı park ihlalini yapmış örneğin 30 aracın olduğu bir caddede neden 8-10'u cezalandırılır da diğerlerine dokunulmaz? şeklinde sorduğum soru aslında kısmen yanıtsız kaldı. Pulur araçları seçerken dikkat ettikleri unsurları sıraladı...

Pulur, araç çekme ile ilgili istatistiklerin tutulduğunu, araç çekicilerinin bir günde çekebileceği araç sayısının 12 civarında olduğunu aktardı. İstanbul'da günde 1400 araç çekildiği bilgisini veren Pulur, araç çekme işlemlerinde vakıf olarak vatandaşın aracına zarar vermemek için dikkatli davrandıklarını ve çekicilerce taşınan araçların taşıma sırasında sigorta kapsamında olduğunu da belirtti. Çekilecek araçların seçiminde en fazla dikkat ettikleri şeyin araçlara zarar vermemek olduğunu, araç çekme işleminin mesafeye ve çekme süresine göre değiştiğini söyledi.

Yazımda hatalı park yapan araç sürücüsünün hem trafik cezası hem de yüksek çekici parası ile iki kez cezalandırıldığına değinmiştim. Bu konuda da bilgi veren Pulur, çekicilerin araç çekme ücretlerinin İl Trafik Komisyonu tarafından 2009 yılında belirlendiğini bildirdi.

Özellikle büyükşehirlerde park yeri sorununun yaşandığını bu konuda büyük sorumluluğun yerel belediyelerde olduğunu anlatan Pulur, yasada imar izni için otoparkın şart olduğunu fakat buna uyulmadığını kaydetti. Pulur, belediyelerden ruhsat alınırken garaj ruhsatı alındığını fakat garaj ruhsatı alır almaz dükkana çevrildiğini hatırlattı, imar planlarının çizilirken özellikle park yerinin gözardı edilebildiğini iddia etti.

Pulur park sorununun gittikçe büyüdüğünün farkında olduklarını İl Trafik Komisyonu'nda ana arterlerde tek taraflı park yapmaya imkan sağlayacak kararların alınabileceği bilgisini de verdi. Örnek olarak Kadıköy'ü gösteren Pulur ana arterlerde yolun soluna park yapılabildiğini aktardı.

Pulur dikkat çektiği ve güncel olması nedeniyle de yeniden ele alınması gereken bir konu daha vardı ki hepsinden önemliydi. UKOME tarafından İstanbul'da doğal afetler için (deprem gibi) oluşturulan 481 toplanma merkezi arazilerinin yarısının imara gittiğini aktardı.

TURKCELL'İN 'KUBAT'LI REKLAMI 

Turkcell'in son reklam filmi son derece başarılı olmuş! Tamamen 'kucaklaşma, kavuşma ve sevgi' üzerine kurulu reklam, akıldan önce duygulara hitap etmesi ile dikkatleri çekiyor. Bu konuda reklamın başarısını takdir etmemek mümkün değil!

Turkcell'in 3. çeyrek sonuçlarını açıkladığı toplantıda mevcut abone sayısının 34 milyon olduğu açıklanmıştı... 74 milyon nüfuslu bir ülkede 34 milyon abone...

Reklamın bende çağrıştırdığı sadece bununla sınırlı değildi. Reklamı izlediğimde AK Parti'nin seçim döneminde 'Aynı Yoldan Geçmişiz Biz Aynı Sudan içmişiz Biz' reklamı geldi.

Hatırlanırsa 12 Haziran seçimlerinde yüzde 50 civarında oy alan Ak Partililer 'her iki seçmenden biri partimize oy verdi' söylemini kullanıyordu.

Turkcell 34 milyon abonesiyle cep telefonu kullanan her iki kişiden biri Turkcelli söylemini geliştirirse  hiç yaparsa şaşırmam...

Hakan GÖKSEL - Haber 7
hakan.goksel@haber7.com
Twitter: hakan_goksel

Yorumlar1

  • ishak özen 14 yıl önce Şikayet Et
    Trafik Vakfı'nı kınıyorum.. Cumartesi günü Ankara'da çekilen aracım için tatil olan tam bir günümü, yüzlerce lira paramı ve üç küçük çocuğum da dahil tüm ailemizin sağlığını aldılar. Üstelik tam da haberde belirtildiği şekilde yüzlerce araç arasından sadece benimkini seçerek. Şiddetle kınıyorum.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat