Ne kadar yoğun ve yorucu bir yıl geçirdik, farkındasınız değil mi? 2009’a Ergenekon davası ve bununla ilgili olaylar damgasını vurdu. Bir koca yılı, hala devam eden bir gerilim filmi gibi yaşadık. Deşifre olan yapılanmalar, çeteler, darbe planları, provokatif eylem planları, ele geçirilen silahlar, nasıl bir vahşet tehlikesiyle iç içe yaşadığımızı, nasıl gözü dönmüş bir gücün tehdidi altında bulunduğumuzu, ayan beyan ortaya koydu. Bu kadarını bir filmde izlemek bile insana tahammül fersâ gelebilecekken, biz bunu ülkemizin hazin ve acı gerçeği olarak yaşıyoruz.

Son gelişmeler medyadaki darbe yandaşlığını daha çok ele verirken, sade vatandaşın kafa karışıklığı had safhaya ulaşmış durumda. Her muhabbet Ergenekon davası ve Kürt açılımı meselesi ile bir şekilde bölünüyor. Mesela dün akşam bir arkadaşımdan, AK Parti’nin ülkeyi dinciler, Kürtler ve diğerleri olarak üçe böldüğü yorumunu duyduğumda aklım şaştı. O anda dilimin ucuna gelen ama nezaketsizlik olur endişesiyle sormadığım ilk soru şuydu: “Arkadaşım sen hangi gazeteyi okuyorsun?”

Köşe yazısının tamamını okumak için bu linki kullanabilirsiniz