Referandumun Türkiye’de daha fazla demokratikleşme ile sonuçlanacak bir ilk adım olduğunun hepimiz farkındayız. Tabi ki hayat kendi rutininde akmaya devam ettiği için, bu ilk adımla hayatımızda nelerin değiştiğini hemen kavrayamıyoruz. Adapte olmak biraz zaman alıyor. Ancak, bir sayın yargıcımızın ifade ettiği gibi de değil hiçbir şey, yani bugün dünden daha geride değiliz çok şükür.

Referandum sonuçlarıyla umutlanan kesimlerden biri de, mitinglerde hemen bütün liderlerden nihayet “haklarına kavuşacakları” müjdesini alan başörtülü genç kızlar ve kadınlardı kuşkusuz. Ancak “Yargıçlar olarak hukuk devletini ve yargıçların bağımsızlığını Anayasa değişse dahi, yasalar değişse dahi korumak azmindeyiz” sözüyle kendileri için pek bir şeyin değişmediğini ima eden hukukçularla bu iş nasıl olacak, kestirmek güç. Çünkü malumunuz başörtüsü yasaklarının hukuksuz bir biçimde uygulanmasında AYM ve AİHM başta olmak üzere çeşitli mahkemelerin verdiği kararların büyük payı var. Dolayısıyla hukuk kurumuyla aramız biraz şerbetli.

Geçmişte, başörtülü kadınların haklarını korumak bir yana, başörtüsü yasaklarına karşı eylem yaptıkları için akıl almaz ceza talepleriyle yargılanan kadınlar oldu bu ülkede.

Köşe yazısının tamamını okumak için bu linki kullanabilirsiniz