Müslüman edebiyatçının özgürlük sorunu
- GİRİŞ17.08.2010 08:44
- GÜNCELLEME17.08.2010 08:44
Bu ülkenin öteden beri hep iki gündemi var olagelmiştir: Biri pencereden başınızı sokağa doğru uzattığınızda sizi bulan, diğeri sokağa sarkıttığınız kafanızı pencereden içeriye soktuğunuzda sizin bulduğunuz. Sizi bulan gündem, gazete manşetlerinden sokağın nabzı dediğiniz yere kadar kollarını uzatır. Sizin bulduğunuz gündem ise entelektüel dünyanızdan kesbettiğiniz bu ülkenin ağrıyan başı kanayan yüreğidir. Ne ağrıyan baş ne de kanayan yürek mide kadar ses çıkarmadığından olsa gerek, sokaktan kendinizi eve attığınızda ya da pencereden kafanızı içeriye soktuğunuzda yanınızda bulduğunuz gündeme kimsecikler dikkat kesilip ilgi göstermez.
Ama ne olursa olsun, derinden sessizce akan bu gündemin fısıltı tonunda da olsa her zaman duyulabilen bir sesi vardır.
Geçtiğimiz günlerde Ekrem Dumanlı'nın başlattığı, 'İslami kesimde hayatın birçok alanındaki hızlı gelişmeler neden kültür-sanat alanında yok' tartışması hâlâ gündemdeki yerini koruyor. Birçok yazar bu konuda Dumanlı'yı destekleyen ya da eleştiren yazılar yazdılar.
Bu yazıların en sonuncusu ve belki de en farklı olanı Ahmet Hakan'a aitti.
Ahmet Hakan Hürriyet'teki köşesinde "İslamcılar kültür ve sanat üretemezler mi" sorusuna İslamcı kültür-sanat ve edebiyat adamlarından örnekler sunarak cevap veriyor.
İşte Cahit Zarifoğlu, işte Sezai Karakoç, Nuri Pakdil, Rasim Özdenören ve Mustafa Kutlu diyerek, bu isimlerin ortak paydasına dikkat çekiyor: Özgürlük!
Konuya aynı şekilde yaklaşan Milliyet yazarı Kadri Gürsel'den de alıntılar yaparak icazet ve biat kültürü karşısında sanatçının (Müslüman sanatçının) pozisyonunu bir kere daha düşünmeye davet ediyor.
Köşe yazısının tamamını okumak için bu linki kullanabilirsiniz
Yorumlar1