Hangi yazarın hangi sözüne inanmalı?
- GİRİŞ26.05.2010 08:39
- GÜNCELLEME26.05.2010 08:39
NE DEMİŞLERDİ NE DİYORLLAR - 2
KİM YANDAŞ, KİM YOLDAŞ?
Hafta sonu yapılan CHP kurultayı ve medyanın tavrı tartışılmaya devam ediyor. Oktay Ekşi, Yalçın Doğan ve Tufan Türenç hakkındaki iddialar konuşulurken bu isimlerin iddialara verdikleri çelişkili cevaplar dikkat çekiyor.
Zaman Gazetesinin (25 Mayıs 2010) sorularına bu isimlerin verdikleri cevaplar şöyle. Tufan Türenç “Alkışladım ama bunda ne var?” diyerek bunu “saygı gereği yapılmış bir hareket” olarak tanımladı. Türenç ayrıca “ayağa kalkmanın da alkışlamanın da bir şey ifade etmeyeceğini öne sürdü”
Oktay Ekşi, ayağa kalkma ve alkışlama iddialarını toptan reddetti…
Yalçın Doğan ise ayağa kalktığını ama alkışlamadığını söyledi…
Buraya kadara hiçbir sorun yok…
Fakat dün gece NTV’de Ruşen Çakır’ın Basın Odası programına telefonla bağlanan Tufan Türenç, “Kemal Kılıçdaroğlu’nun salona girişi esnasında kalabalıktan kendisini göremediklerini buna sebep Oktay Ekşi ile birlikte sandalyenin üzerine çıktıklarını ancak ayakkabılarını çıkarmadıklarını ve alkışlamadıklarını” ileri sürdü.
Beyanlarda görüldüğü üzere bir gün öncesi ile bir gün sonrası arasında çelişkili bir durum var…
Öncelikle Oktay Ekşi, iddiaları tümden reddederken, Tufan Türenç NTV’deki Basın Odası programında “Oktay Ekşi ile sandalyenin üzerine çıktık” cümlesini kullandı.
Yani Oktay Ekşi’yi yalanlamış oldu.
Tufan Bey, Zaman’a verdiği demecinde sandalyeye çıktığını, nezaketinden dolayı Kılıçdaroğlu’nu alkışladığını ve tüm iddiaları ‘ne var bunda’ sözü ile kabul ettiğini görüyoruz. Fakat bu sözleri sanki hiç söylememiş gibi konuştu NTV’de
GÖRDÜKLERİNE Mİ İNANACAKLAR, SÖYLENENLERE Mİ?
Durun daha bitmedi aynı Tufan Türenç dün akşam CNNTÜRK’te Cüneyt Özdemir’in 5N, 1K programına da katıldı ve bakın neler söyledi.
“…hatırlamıyorum, farkında olmadan alkışlamış olabilirim, ama bu kimseyi ilgilendirmez alkışlamışsam da alkışlamışımdır kime ne?” diyerek iddiaları kabul etti.
NTV’nin ve CNNTURK’ün videosunu izleyin çelişkileri Türenç’in sesinden dinleyin.
Bunlar âlemi saf, kendilerini cingöz mü sanıyorlar? Şimdi kimin, hangi sözüne güveneceğiz…
Salonda birçok insanın gördüklerine mi, yoksa bu isimlerin çelişkili ifadelerine mi?
Tüm bunların ötesinde sayın Oktay Ekşi’nin geçmişte SODEP üyesi olduğunu ve Tufan Türenç beyin ise geçmişte kısa süreliğini de olsa CHP yönetimine girip çıktığını kamuoyu biliyor.
Bu isimlerin siyasi duruşları zaten belli. Burada sorun yok. Asıl sorun özellikle Doğan Grubunun “yandaş medya” sıfatı ile kendisi dışındaki tüm medyayı töhmet altında bırakıp etik dersi verirken, aynayı kendisine tutmamasından kaynaklanıyor…
Gazeteciyim diyen birisi bir parti başkanı konuşurken ağlayabilir mi? Ağlarsa o kişinin tarafsızlığı veya güvenilirliği sorgulanmaz mı?
Tüm bu iddialara aslında en doğru cevabı sayın Deniz Baykal verdi. Deniz Bey, Ali Kırca’ya verdiği röportajda kendisine yapılanın “bir medya operasyonu” olduğunu açıkça söylerken, bu medyanın hangi medya olduğu sorusuna cevap vermedi. Aslında susarak verdi!
BAYKAL'SIZ BİR CHP'NİN BELİ BÜKÜLÜR
Yazılı basında yer alan yorumların fazla söze gerek bırakmadığını ifade etmiştik bunların çarpıcı olanlarından bir kaçını tartışmaya devam edeceğiz. Tutarlılığı ve rafine görüşleriyle ile bilinen Nuray Mert 10 Mayıs 2010 tarihli Hürriyet’teki yazısının başlığında “Çok çirkin!” ifadesini kullanırken Baykalsız CHP’nin belinin büküleceğini ileri sürüyordu. Nuray Mert yazısının devamında Baykal’la ilgili şunları söylüyordu:
“…Tarzını, içeriğini beğenelim veya beğenmeyelim, demek ki, CHP gerçekten, etkili muhalefet yapmaya başladı. Yoksa, bunca yıl sonra bir kaset çıkmaz, Baykal bunca hedef olmazdı. Benim bu olaydan anladığım budur…
Bildiğim, sosyal demokratların yıllardır, Baykal'a ilişkin sızlanmaları ve suçlamalarına karşın, halihazırda Baykal'sız bir CHP'nin belinin büküleceğidir. Belli ki, kasetçiler de bu gerçeği gayet iyi biliyormuş ki, iyi bir zamanlama ile devreye girdiler. Çok çirkin, çok yaralayıcı, çok umut kırıcı!!”
Nuray Mert açık biçimde Baykal’ın gitmesinin doğru olmayacağını bunun CHP’nin zayıflamasını isteyenlerin işini kolaylaştıracağını ileri sürerken bir hafta sonra bakın ne diyor.
NURAY MERT'İN HANGİ SÖZÜNE İNANACAĞIZ?
Yazısının başlığı “CHP imkânını tüketmek!” 17.05.2010:
“…İktidarın muhalefet partisi başkanına yönelik hukuksuzluğu aydınlatma görevi vardır. Nokta. İşin ahlaki boyutunun siyasal tartışma malzemesi yapılması yakışıksızdır. Nokta. Bu koşullar altında, Baykal'ın siyasete geri dönmesi en kötü çözümdür.”
Mert, Baykalsız CHP’nin belinin büküleceği noktasından Baykal’ın geri dönmesi en kötü çözümdür noktasına sadece bir hafta içinde geldi.
Nuray Mert CHP kongresi sonrasında Radikal’deki “CHP Neden Değişmesin” başlıklı yazısında “CHP’nin değişmesine izin verilmesi gerektiği, CHP Kurultayı’nın yarattığı heyecanın, CHP’nin dışına taşan bir heyecan” olduğunu söylüyordu…
Şimdi Nuray Mert’in hangi söylediğine inanacağız. Uzun zamandır yazılarını keyifle takip ettiğimiz Nuray Mert’in bu dönüşümü sıradan bir dönüş olmasa gerektir. Aman aklınıza mukayyet olun…
Hüseyin Yayman - Haber 7
huseyinyayman@gmail.com
Yarın Baykal’ın gidişini emperyalizm teorileri açıklarken Kılıçdaroğlu’na devrimci selam çakanları yazacağız…
Yorumlar10