Yolsuzluk mu, siyasete yeni tuzak mı?
- GİRİŞ30.09.2008 06:47
- GÜNCELLEME30.09.2008 06:47
Cumhuriyet tarihinin en önemli davalarından birisi başlamak üzere. Devlet içinde uzun zamandır 'gayri nizami' faaliyetlerde bulunduğu bilinen bir yapının ilk defa üzerine gidiliyor.
Bu ülkenin geleceğini tıkayan, rejimin sürdürülebilir bir hukuk devleti ve demokrasi olması önündeki en önemli engellerden biri tasfiye ediliyor. Değişik katmanlarıyla hâlâ devam eden Ergenekon soruşturmasıyla bir yandan da geçmişle yüzleşme imkânı doğuyor. Cumhurbaşkanı sıfatıyla Süleyman Demirel'in dile getirdiği 'devlet bazen rutinin dışına çıkabilir' mantığından, bu gayri nizami savaş ve suç örgütünü tasfiye etme noktasına gelinmesi devletin içindeki temizlik operasyonunun bu üke için ne denli büyük bir kırılma olduğunu gösteriyor. Yakın geçmişin aydınlatılması ve geleceğin önünün açılması imkânı veriyor Ergenekon soruşturmasının ve yargılanmasının selametle devamı.
Susurluk nasıl karartıldı, sahte bir rejim krizine nasıl kurban gitti, unutulmamalı. Susurluk kazasıyla ortaya çıkan yapılanmanın üzerine gidemeyenler 28 Şubat darbesine de seyirci kalmaya zorlandılar. 28 Şubat darbesi 'Susurluk'un da üzerini örttü. Bunu o dönem iktidardan uzaklaştırılanlar görmediler, aksine 'Susurluk'a 'fasa fiso' dediler. Peki sonuç? Susurluk yapısını ciddiye almayanlar Susurluk bağlantılı ekipler tarafından tasfiye edildi. Son Ergenekon tutuklamalarında gündeme gelen ekiplerdeki ve projelerdeki benzerlikler dikkate değer. Susurluk'ta üstü örtülen çete Ergenekon'dan da sıyrılabilir. Son günlerde olup bitenler ve özellikle de 'gündem yönetimi' bu yöndeki kuşkuları artırıyor.
Bilmem söylemeye gerek var mı? Ergenekon'u ciddiye almayanlar, gider. Temiz, şeffaf ve demokratik bir devlet arayanlar ya Ergenekon'u bütün boyutlarıyla açığa çıkaracaklar veya Ergenekon yapılanmasının değişik uzantıları tarafından tasfiye edilecekler. Kısacası mesele çok kritik.
Ergenekon kapsamında yeni tutuklanmalar olurken, örgütün medya ayağı ortaya çıkarken, örgütün lider kadrosuna ilişkin iddianame açıklanmak üzereyken Türkiye tam bir kakofoniye boğulmuş durumda. CHP ve AK Parti yöneticilerinin karşılıklı suçlamaları, medya önünde yapılan 'düello'lar, yeni düello çağrıları, 'kim kazandı' iptidailiği ne demokrasiye, ne temiz toplum idealine ve hatta ne de siyasete hizmet ediyor. Tam Ergenekoncuların istediği bir puslu siyaset görüntüsü oluşuyor.
Kim, ne kadar farkında bilmiyorum, ama Ergenekon'un gündemden düşürülmesiyle sonuçlanan bir durum karşısındayız. Ergenekon karartılıyor... Her gün doğru, yanlış bir başka iddia gündeme geliyor ve gelmeye devam edecek. Açıkçası siyaset manipüle ediliyor, AK Parti de CHP de oyuna geliyor... Birileri siyasetin ne kadar 'kirli' olduğunu siyasetçiler aracılığıyla halka gösteriyor. Bu kör dövüşünde kaybeden siyaset olacak, AK Parti ve CHP ile birlikte...
Yani siyaset kurumu intihar ediyor. AK Parti ve CHP karşılıklı iddialar ve ithamlarla rakiplerine zarar vermiyorlar sadece siyasetin zeminini yok ediyor, siyasete duyulan güveni sarsıyorlar. Sonunda, bizzat siyasetçilerin bu kör dövüşü siyaset dışı arayışları meşrulaştıracak, siyaset dışı aktörleri temize çıkaracak... Siyasetçiler kendilerine hazırlanan ve kendilerine infaz ettirilen bu tuzağın farkındalar mı dersiniz?
Ortalarda dolaşan dosyaların nerelerden, kimlerden servis edildiğini merak ediyorum doğrusu. Benim kanaatim kesin; son günlerde ortaya dökülen iddialar 'siyasete karşı' bir operasyon. Susun beyler! Ergenekon'u duyamıyoruz... Susun beyler! Derin devletin köklerine inen bir operasyon karartılıyor... Susun beyler! Bugün, siyaset oyuna getiriliyor, meşruiyet zemini sarsılıyor; yarın, siyaset dışı aktörler sahaya çağrılacak...
Elbette temiz siyaset vazgeçilmez bir talep. Elbette yolsuzlukların üzerine gidilmeli. Elbette yolsuzluk üreten siyaset tarzı, piyasa-devlet ilişkileri tasfiye edilmeli... Ama aman dikkat, 'yolsuzluk iddiaları' üzerinden siyasetin kendisi tasfiye edilmek isteniyor gibi...
Yorumlar1