Dindarlar ve 'Kürtlerin ıstırabı'
- GİRİŞ14.10.2011 08:34
- GÜNCELLEME14.10.2011 08:34
Kürt sorunu bugün hâlâ çözülemediyse bunun sorumlusu elbette ki dindarlar değil.
Sorunun da çözümsüzlüğün de kaynağı 'homojen bir millet tasavvuru'na dayanan 'kurucu ulus-devlet felsefesi'. İnkâr, asimilasyon ve baskı politikaları hep bu 'felsefe'ye atfen meşrulaştırıldı.
Devlet dönüştükçe çözüme yaklaşıyoruz. Hem devletin dönüşümünde hem de çözüm için gelişen imkânlarda dindarların katkılarını yadsıyamayız. Ancak bütün bunlar dindarların 'geçmişte' Kürt meselesine ilgisiz kaldıkları gerçeğini değiştirmez.
Hafta başında verdiği bir röportajda Cemal Uşşak, bu konuda bir 'özeleştiri' yapıyor; 'Biz dindarlar Kürtlerin ıstırabını hissetmedik.' diyor. Tespitleri yerinde, eleştirileri yol gösterici, itirafları samimi...
Sistemle başı zaten dertte olan dindarların bir başka 'sistem dışı' muhalefet olarak görülen Kürtlere muhabbet göstermesi zordu kuşkusuz. Ama mesele sadece bu 'zorluk' değildi elbette. Dindarları da etkisi altına alan 'milliyetçi-devletçi refleksler' empati kanallarını tıkıyordu.
'Caiz olduğu söylenen Kürtçenin özgürlüğünü savunmak lazımdı ama bu yapılmazdı. Çünkü dindarlar üzerinde de hegemonyasını sürdüren bir resmî söylem vardı.' diyor Cemal Uşşak. Dindarlar da biraz ulus-devletçi, epeyce Türk milliyetçisiydi.
(Köşe yazısının tamamını okumak için bu linki kullanabilirsiniz)
İhsan Dağı / Zaman
Yorumlar2