Bayramda 'Eski Türkiye' manzaraları
- GİRİŞ08.11.2011 08:03
- GÜNCELLEME08.11.2011 08:03
Siyasi çekişmelerden çıkıp insani duyarlıklara odaklanmak güzel. Ancak bu, bayramda da karşımıza çıkan 'eski Türkiye' manzaralarını görmemizi engellemiyor.
Geçen hafta Londra'daydım. Londra Üniversitesi'ne bağlı Doğu ve Afrika Çalışmaları Okulu'nda (SOAS) bir konuşma yaptım. 'Kemalizm ve post-Kemalizm arasında Türkiye' başlığı altında 'yeni Türkiye'yi anlattım, Kemalizm sonrası Türkiye'yi. Daha demokratik, daha çoğulcu ve özgür bir ülke demek bu...
'Yeni anayasa' bağlamında daha da alevlenecek 'Kemalizm'in 'yeni Türkiye'de yeri' olup olmadığı tartışması. Anayasa'da Kemalizm'e üstünlük ve koruma sağlayan unsurların arındırılması şart, eğer 'yeni' bir anayasa yapılacaksa. Mesele sadece anayasada Atatürkçülük, Atatürk ilkeleri ve Atatürk milliyetçiliğine atıf yapıp yapmamak değil. Kemalizm'in mevcut anayasaya sinen laiklik, demokrasi, vatandaşlık ve millet tanımlarının da elden geçirilmesi gerekiyor.
Ancak 'yeni anayasa' olsa da olmasa da Kemalizm 'son'a ulaştı. Ne Kemalizm ne de Kemalist vesayet kurumları Türkiye'yi yönetmeye yetmiyor artık. Marxist jargonla konuşursak; yasal 'üst yapı'yı toplumsal ve ekonomik 'alt yapı' bir gün yeniden tanımlayacak şu veya bu şekilde.
Tabanda zaten Kemalizm çoğunluk desteğine hiç ulaşamamıştı. Onu tepede tutan, başlarda tek parti yönetiminin baskısı, demokrasiye geçiş sonrası da vesayet kurumları oldu. Şimdi bu yapı çöktü. Kemalizm'in siyasal temsilcisi olan CHP, iktidar şansı olmayan bir parti hüviyetinde. Son on yılda katıldığı her seçimi kaybetti; Böyle bir parti Kemalizm'i 'kurtaramaz'. 'Kemalizm'in silahlı gücü' olan ordunun siyaset üzerindeki etkisi de eriyor. Ergenekon ve Balyoz soruşturmalarıyla dokunulmaz olmadıklarını anlayan cuntacıların ordu içindeki alanı da iyice daralmış durumda. Bütün bunların yanında Türkiye ve dünya konjonktürü de dikkate alındığında ordunun 'Kemalist bir devlet' için güç gösterecek mecali kalmadı.
Yüksek yargı Kemalizm'e adeta çelikten bir dokunulmazlık zırhı büründüren mekanizmaydı. Meclis'in üzerine çıkar, yürütmeyi felç eder, vatandaşların haklarını değil 'rejim'i korumayı esas alırdı. Geçen yılki anayasa değişikliğiyle siyasete, topluma kapalı, kendi içinde terfi ve tayin sistemi kurmuş bir yapı olarak tarihe karıştı. Şimdilerde 'bu taraf'ın gözüne girmeye çalışıyor.
(Köşe yazısının tamamını okumak için bu linki kullanabilirsiniz)
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol