Gül, Erdoğan, Kurtulmuş
- GİRİŞ17.07.2012 06:43
- GÜNCELLEME17.07.2012 06:43
İktidarı ve muhalefetiyle siyaset öngörülebilir bir hüviyete kavuşmuştu. Ancak Türkiye bu özelliğini kaybediyor. İstikrar ve devamlılıktan yeni bir 'değişim eşiği'ne gelmiş gibiyiz.
Siyaset öngörülebilir olmaktan çıktı. Başbakan Tayyip Erdoğan önceki gün, önümüzdeki AK Parti kongresinde 'son kez genel başkan adayı' olacağını açıkladı. Bu, Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı adaylığının ilanı anlamına da gelir. Seçilmesi de yüksek bir ihtimal.
Ancak Anayasa Mahkemesi, yeniden adaylık için mevcut Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün de önünü açtı. Bu karardan sonra Gül'ün yeniden adaylık için yoğun baskı altında kalacağına kuşku yok. Seçilmesinin ardından polemiklerden kaçınan, her kesimden insanlarla diyalog kurmaya gayret eden yumuşak üslubuyla Gül, başarılı bir cumhurbaşkanı profili çizdi. O makamda kalmasını isteyenlerin hiç de az olmaması normal.
Soru şu: Abdullah Gül, 2007'de "Adayımız Abdullah Gül kardeşimiz." diyerek önünü açan Tayyip Erdoğan'ın karşısına çıkar mı? Benim kanaatim çıkmayacağı yönünde, ama çıkarsa Türkiye siyaseti bambaşka bir yöne doğru evrilir. Erbakan-Erdoğan benzeri bir rekabet Erdoğan ile Gül arasında yaşanmaya başlar.
Ancak baskılara rağmen Abdullah Gül'ün yeniden cumhurbaşkanı adayı olarak Erdoğan'ın karşısına çıkacağını sanmıyorum. Peki, ne yapar? Bilmiyorum, kendisinin de henüz bildiğini sanmıyorum. Ancak her durumda çokça konuşulan parti liderliğine ve başbakanlığa dönüş olmaz. Olmaz, çünkü, Çankaya'ya çıkan Erdoğan başbakanlıkta güçlü bir siyasal figür görmek istemez. Zaten Erdoğan'ın Çankaya'ya çıkma arzusunun gerisinde ülkenin yetkili ve sorumlu 'tek lideri' olma arayışı yatıyor. Çankaya'da hükümet işlerine Özal'ın 1989 sonrası dönemde karıştığından daha fazla karışacak, adeta fiilî bir başkanlık modeli uygulayacaktır.
Bu modele de cumhurbaşkanlığı yapan bir Abdullah Gül razı olmaz.
Yorumlar3