LGS sınav baskısından iyilik baskısına dönüşüyor!
- GİRİŞ09.10.2025 08:52
- GÜNCELLEME10.10.2025 08:53
Millî Eğitim Bakanlığı’nda öylesine hızlı bir dönüşüm öylesine yeni reformlar geliyor ki gerçekten de takip etmek kamuoyu açısından hiç kolay olmuyor.
Öncesinde liselerin eğitim süresinin kısalacağını gündemde iken akabinde üniversitelerin 4 yılda değil 3 yılda bitirileceği ve kısaltılacağı konusu hemen gündemi meşgul etmeye başladı.
Liselerde eğitim süresi doğrudan, üniversitelerde ise dolaylı yoldan yani sadece başarılı öğrenciler için eğitim süresi lisanslarda 3 yıla inmiş olacak.
Bir yandan ilkokula başlama yaşına standart gelmesi konuşulur iken öte yandan LGS’ye yepyeni bir puanlama modelinin geleceği gündeme geldi.
Yani anlayacağınız MEB’de ne çalışmalar bitiyor ne de reformlar…
LGS puanlaması değişecek
MEB’in en önemli gündem maddelerinden birisi şüphesiz LGS’de yer alıyor. Sekizinci sınıf öğrencilerinin sadece bir gün içerisinde iki ayrı oturumda önce sözel sonra sayısal kitapçıkla alacakları LGS puanları artık tarihe karışacak.
Öğrenciler yapacakları, yer alacakları sosyal sorumluluk projeleri ile LGS öncesinde aslında bir anlamda LGS için çoktan puanları toplamaya başlamış olacaklar.
Liselere Geçiş Sınavı (LGS) sisteminde yapılacak düzenleme ile öğrenciler sınavda alacakları puana ek olarak sosyal sorumluluk projeleri, sanat, spor ve gönüllülük faaliyetleri de yaparak yer alacakları proje sayısı, performansı her şeyden öte duyarlılıkları ile “puan bazında” bir nevi ödüllendirilmiş olacaklar.
LGS’de yapısal bir değişiklik olmayacak
Görüştüğümüz MEB kaynakları LGS formatında yapısal bir değişiklik olmayacağının altını çizdiler.
Ancak kişisel kanaatim 2026 LGS’de olmasa bile önümüzdeki süreçte müdahale edilecek en önemli konunun LGS’ye giren öğrenci sayısının yapılan ortak sınav notlarıyla ya da başka bir ölçme değerlendirme aracıyla da olsa başvuru sayısının azaltılacağını düşünüyorum.
Her 10 öğrenciden 9’una başarısızlık damgası
LGS’ye ortalama bir milyon öğrencinin girdiği göz önüne alındığında özellikle Fen, Anadolu ya da Sosyal Bilimler Lisesi ve tabi ki Anadolu İmam Hatip ve son dönemlerde açılan ve büyük ilgi gören Mesleki Teknik Anadolu Liseleri tarzında yüzdelik dilimi en düşük olan okul türlerinden toplam kontenjanı ortalama 100 bin öğrenciye kapısını açıyor.
Sınava giren 1 milyon öğrenciyi baz aldığımızda aslında sınava giren her 10 öğrenciden 9’u “sınavı kaybeden”, “kazanamayan” ya da “hedefine ulaşamayan” olarak damgalanıyor ve biz kendi evlatlarımızı daha tam da ergenlik dönemlerinin ortasında adeta “başarısızlık” damgası ile damgalamış oluyoruz. Bu durum şüphesiz hem öğrencilerde hem de ailelerde ciddi anlamda bir bozguna yol açıyor.
Hal böyle olunca da özellikle sınavlar döneminde ne eğitimi konuşuyoruz, ne de pırıl pırıl gençlerimizin geleceğini… Varsa yoksa tam puan alanlar ve sıfır puan alanlar üzerinden sürekli “eğitim” kavramını yerden yere vuruyoruz ülkece.
Daha önce de kaleme aldığım gibi ülkemizdeki “sınav baskısı” maalesef “eğitim”in üzerini öyle ya da böyle hep kapatıyor. Eğitim altta kalıyor, sınav borsası üste çıkıyor…
Adeta bir sınav pazarı kuruluyor
Sınav baskısı sonrası haliyle organik bir sınav pazarı ya da borsası kuruluyor adeta. “Sınav stresi, sınav baskısı, sınav koçu” daha bir çok kavram bir anda karşımıza çıkıyor. Ama asıl özne olan “çocuk, genç, evlat” kavramları kimsenin umurunda olmuyor maalesef.
İşte bu kadar kaotik bir ortam, bu kadar açmazı olan bir sektörü kendiliğinden doğurmuş oluyor.
Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli
İşte tam bu noktada eğitim dünyamıza yepyeni bir model geldi: Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli… Bu modelin bizatihi kendisi zaten beceri temelli eğitimi merkezine alan bir model. Yani öğrenmeyi sınıf içerisinden okul koridorlarına, laboratuvarlarına, okul bahçesine hatta hayatın içine sokaklara, evlere taşıyan bir model.
Madem beceri temelli bir model ile eğitime başladık o halde sınavlarda bu beceri ve yetkinlikler bir şekilde ölçülmeli deniliyor ve son noktayı her zaman olduğu gibi Millî Eğitim Bakanlığı koymuş oluyor aslında.
***
Sınav baskısından iyilik baskısına
Hadi bakalım çıkarın kağıtları kalemleri yazılı vardan, hadi bakalım giyinin, kuşanın, düşünün, üretin çıkın sokaklara, inin spor salonlarına, huzurevlerine, çocuk esirgeme kurumlarına, parklara tarzında hayatın her alanında özgün projelerle gençlerimizi sınav baskısı olmadan “iyilik baskısı” yaşamaya davet ediyor yeni puanlama sistemi.
Optik kağıtlarından önce yüreklere dokunacaklar
Yani gençlerimiz ister tekil olarak ister grup olarak kendi üretecekleri, kendi yapacakları birbirinden ilginç ve topluma yararlı projeler ile adeta optik kağıtlara değil yüreklere dokunacaklar ve tabi ki karşılığında LGS’ye ilave puanları toplayacaklar.
Ve 2025 yılından sonraki süreçte sadece akademik başarı değil, gençlerimizin zihinsel, bedensel, insani değerlere önem veren “insan ve canlı temelli” gelişimleri de ölçülmüş, teşvik edilmiş ve en önemlisi de ödüllendirilmiş olacak.
***
Soru bankalarından iyilik bankalarına
Evet, MEB her zaman olduğu gibi anaokulundan liseye kadar her kademede yenilikler, reformlar planlıyor ve hayata geçiriyor.
Tıpkı bugünkü konumuz olan LGS’de değil, ilkokul başlama yaşından liselerin eğitim süresinin kısaltılmasına kadar bir çok alanda gündem hep yoğun.
Şimdi en çok merak edilen LGS’de uygulanmaya başlayacak olan proje tabanlı puanlama sisteminin oran/orantı kısmına… Bu konu da yine Millî Eğitim Bakanı Sayın Prof.Dr.Yusuf Tekin Hocamız tarafından çok yakında kamuoyuna açıklanacaktır. Merakla bekleyeceğiz puanlama kriterlerini.
Gençlerimizi soru bankalarından bir nebze de olsa kurtarıp iyilik bankaları arasında görmek çok güzel bir fikir diye düşünüyorum.
Ve yazıma şu satırlarımla ile veda etmek istiyorum: “LGS’de üç yanlış bir doğruyu götürüyor, gençlerimizin projelerle yapacakları bir iyilik kim bilir kaç yanlışı götürecek!” Şüphesiz gençlerimizin LGS adı altında yapacakları projelerle edinecekleri beceriler, yetkinlikler ve iyilikler, alacakları puanlardan çok daha anlamlı olacaktır. Mühim olan yapılan bu projelerin sadece LGS öncesinde değil sonrasında da gençlerimizin hayatları boyunca devam edecek olmasıdır.
Günün Sözü:
“İyiliği yalnız iyiler anlar, kötülüğü ise herkes." (Cenap Şehabeddin)
İsmail Yolcu
Eğitimci-Yazar
Haber7.com yazarı
Yorumlar8