Etnik cami

  • GİRİŞ10.04.2011 09:44
  • GÜNCELLEME10.04.2011 09:44

Bu dört eğilim, politikleşme, kentleşme, kitleselleşme ve şiddetsizleşme...

Dağa odaklanıp kalmış bir Kürt hareketinin şiddeti olur, sivil itaatsizliği olamazdı.

Ama sivil itaatsizlik de politikleşme, kentleşme, kitleselleşme ve şiddetsizleşmenin birbirini etkilediği bir ortam olmadan ortaya çıkamazdı. Sivil itaatsizlik, sıklet merkezi dağdan şehre kayan Kürt sorununun yeni ve çetin sonuçlarından biri...

BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş ve Kürt hareketinin “çatı oluşumu” niteliğindeki Demokratik Toplum Kongresi’nin (DTK) Eş Başkanı Ahmet Türk, 23 Mart’ta Diyarbakır’da sivil itaatsizlik kampanyasını birlikte ilan ederlerken bunun dört talep etrafında sürdürüleceğini belirtmişlerdi.

Anadilde eğitim, siyasi tutukluların serbest bırakılması, askeri ve siyasi operasyonlara son verilmesi ve yüzde 10 seçim barajının kaldırılması...

Kampanyaya süreklilik ve görünürlük kazandıran eylem, BDP’nin ve BDP’li belediyelerin himayesinde kent merkezlerinde kurulan “demokratik çözüm çadırları” oldu. Bir hafta sonra Selahattin Demirtaş, “Türküm, doğruyum, çalışkanım” diye başlayıp “Varlığım Türk varlığına armağan olsun” diye biten “Andımız”ın okullarda söyletilmesine karşı kampanya başlattı. İddiası, metnin “ırkçı söylemler içerdiği” idi.

Üzerinde önemle durulması gereken ve devamı halinde siyasi iktidarda ciddi bir rahatsızlığa yol açması kesin olan kampanya eylemi ise “cuma itaatsizliği”. Geçen cuma Diyarbakır, Batman, Hakkâri, Şırnak, Mardin ve Van’da binlerce Kürt vatandaş cuma namazlarını camilerde değil, “demokratik çözüm çadırları”nın kurulduğu meydanlarda kıldılar.

Eylem ilk kez bundan bir önceki cuma düzenlenmişti. Ancak bu son cumada katılım ve yayılım daha geniş oldu.

Geçen çarşamba günkü Milliyet’te Namık Durukan’ın imzasıyla yayımlanan haberden Selahattin Demirtaş’ın, “Halk Türkçü, Fethullahçı ve devletçi imamların etrafında, arkasında saf tutmasın. (Bunlar) din kisvesi altında halka Türkçülüğü, devletçiliği, cemaatçiliği dayatan imamlardır” dediğini ve “camilerde Kürtçe vaaz okutulmasına izin verilmesini” istediğini öğrendik.

Yazının devamını okumak için bu linki tıklayınız

Yorumlar2

  • Ömer DEMİRBAĞ 14 yıl önce Şikayet Et
    O NAMAZ, NAMAZ MIDIR?. İmam, küfürde olmadıktan sonra fâsık (açıktan günah işleyen) bile olsa arkasında namaz kılınır. Bu nedenle "imam beğenmemek" gibi bir mazerete yer yoktur. Ayrıca "cum'a" ve "câmi" gibi kavramlar topluluğu, birliği ve kardeşliği içerir; bölünmeyi, fitneyi, provokasyonu değil. Sırf imamı beğenmediği için, lisanı protesto ettiği için ve de sivil itaatsizlik(!) eylemi olsun diye cemaatten ayrı namaz kılanların namazı Allah indinde makbul müdür? Din âlimleri (bilhassa Doğulu sağlam din âlimleri) bu konuyu süratle aydınlatmalıdır.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Ali KARASU 14 yıl önce Şikayet Et
    Gülün, gülün!. Bir taraftan senaryoyu yazıyorlar, diğer taraftan senaryonun iyi uygulanması için ellerinden geleni yapıyorlar. Allah, bu memleketin aleyhinde iş çevirenlerin oyunlarını başlarına dolasın!
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat