Silah Kürtlerin aslında nesidir?

  • GİRİŞ16.01.2012 10:16
  • GÜNCELLEME16.01.2012 10:16

Silah, Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Leyla Zana’nın dediği gibi “Kürtlerin sigortası” ise, bu sözde “sigorta poliçesi” mevcut kapsam ve içeriğiyle, bugün ve gelecekte hangi risklere karşı Kürtlere güvence sağlayacaktır?
Ve bir soru daha: Silahı sigorta olarak gören anlayış, şimdi, şu anda silah kullanmak suretiyle gerçekleştirilen risklere karşı da bir “sigorta” önerebilmekte midir?
Zaten yazının konusu da bu...
Silahı sigorta olarak gören kültürün içinde bulunduğu çelişki ve açmaz...
“Silah bugün Kürtler için sigorta değilse nedir?” sorusuna cevap aramadan önce, Kürt hareketinin “silah”la ilişkisinin zaman içinde nasıl değiştiğine kısaca göz atmak gerekir.
PKK, izlediği Maoist “halk savaşı” stratejisinde yolun sonuna bundan 17-18 yıl önce gelmişti. TSK 1994-95 döneminden itibaren kırlarda alan hâkimiyeti sağlayınca artık görüldü ki buralarda PKK için “kurtarılmış bölgeler” oluşturmak imkânsızdır. Dolayısıyla, kırlardan şehirleri kuşatmak da imkânsızdı.
O tarihlerden beri silah ve “silahlı mücadele”, Kürt Hareketi için herhangi bir ayrılıkçı iktidar stratejisinin ana unsuru değildir. İşlevi itibarı ile silah ve şiddet, hem Ankara’ya hem de Türk ve Kürt kamuoylarına yönelik bir “müzakere aracı” olarak kullanılıyor.
Aynı zamanda, yeterli sayıda militanı “silahlı dağ kadrosu” olarak tutmak, Kürt hareketinin süreklilik iddiası ve varoluşsallık psikolojisi ile de yakından ilişkilidir. Neticede, isyan duygusuyla gerilla mitolojisini hemhal ederek derinleşmiş bir politik kültür söz konusudur.
Leyla Zana da “Silah Kürtlerin sigortasıdır” demek suretiyle bu kökleşmiş hareket kültürünün sözcülüğünü yapmıştır, tahkim etmiştir.
Oysa bugünkü şartlarda “silah” Kürt hareketi için artık bırakılması gereken bir araçtır. Fakat yanlış anlaşılmasın, bazılarının suret-i haktan görünmek için savunduğu gibi “kayıtsız şartsız ve hemen şimdi” silah bırakmanın PKK için imkânsızlığını teslim edecek kadar da gerçekçi olmak gerekiyor. Kürt hareketinin silahtan kurtarılması, ancak bir politik ve demokratik çözüm sürecinin belirli bir aşamasında söz konusu olabilecektir.
Dağa çıkanlar, dağa çıkmakla oluşturdukları siyasi denklemin tutsağıdırlar.
Dolayısıyla dağdan inmek, dağa çıkmaktan çok daha zordur.

Köşe yazısının tamamını okumak için bu linki kullanabilirsiniz


Kadri Gürsel / Milliyet

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat