Bundan yıllar öncesini hatırlıyorum… Özal döneminde, çağrı cihazları gelmişti.

Birbirimize çağrı atardık. Önceleri sadece telefon numarası… Sonra mesaj da atmak mümkün olabildi…

Çağrı cihazından kısa süre sonra teknoloji bir adım daha ileri gitti. Cep telefonu çıktı. Artık sabit telefona bağlı olmadan konuşabileceğiz, dendiğinde şaştık kaldık.

Hiç unutmuyorum o dönemlerde büyük bir telefon şirketinin genel müdürü olan arkadaşımı ziyaret ettim, yeni çıkan telefonları görmek için. Sağ olsun Murat bana son teknolojiyi gururla gösterdi. Yaklaşık bir karış boyunda 4 cm kalınlığında bir telefon çıkarttı. Çekince kenarından koskocaman çıkan anteni gösterdi, bunu çıkartırsan daha net konuşursun diye tembihleyerek. Nereden nereye…

O zamanlar bu cihazı savunma silahı olarak dahi kullanmak aklımızdan geçmedi değil. Bazı arkadaşlar aman kardeşim dikkat et bunu vücudunun kıymetli bölgelerine, hayati noktalarına yakın tutma, sekte-i kalbe dahi neden oluyormuş diye aralarında konuşurlardı. Sonraları dendi ki beyin tümörüne neden olabilir. Dendi ki, aman bunun vericileri de öyle yapar böyle yapar.

Doğrudur yanlıştır bilmem günahı iddia sahiplerinin boynuna…

Yalnız bugün geldiğimiz noktada gerek Iphone gerekse Android teknolojileri ile cep telefonları öylesine girdi ki hayatımıza…

Giriyorsunuz “market” e bir sürü program var. Çoğu ücretsiz. İster oyun oyna, ister bilmece çöz, ister bilgi edin. Cep telefonları o kadar önemli bir hale geldi ki sağlıkta da vazgeçilmezler arasına girdi.

Cep telefonları ile görüş kabiliyetimizi belirlemek, kan şekeri düzeyimizi takip etmek, tansiyonumuzu kayıt altına almak zaten mümkündü.

Son zamanlarda radyolog, kardiolog, patolog, dermatolog gibi temininde özellikle güçlük çekilen alanlarda cep telefonu ile doktorlardan yardım almak da mümkün oldu. Üstelik de marketteki bu havalı programları kullanmaya dahi gerek kalmaksızın…

Iphone’ların veya son sistem Android’lerin üstündeki yüksek pikselli kameralarla fotoğrafı çekersin, ilgili doktora yollarsın, doktor 500 km ötede teşhisi koyar, doktor sıkıntısı çekmezsin dönemi başladı.

Önceleri gayri resmi kullanılan bu yöntem özellikle Amerika’daki acil servislerde gece çekilen tomografilerin fotoğraflarının o saatlerde gündüz olan Hindistan’daki Amerika’dan uzmanlığını almış doktorlara yollanması ile yürütülürken şimdilerde artık resmiyete bindi. Geçenler Amerikan İlaç ve Gıda Kontrol Dairesi (FDA) bu usul ile teşhisi onayladığını açıkladı. Üstelik de yalnızca tomografi veya kaba dış görünüm fotoğraflarında değil incelikli patolojik mikroskopi preparatlarında dahi uygulanmasına izin vererek.

Beş megapikselden yüksek çözünürlüklü kameralarla sıtma ve verem mikroplarının uzaktan teşhisinin dahi mümkün olabileceği bilimsel olarak kabul gördü. Cep telefonları bu hali ile doktor açığını dahi kapatmaya başladı.

Şaka bir yana, Başbakan Erdoğan boşuna “okullara tablet dağıtacağım, akıllı tahtalar kuracağım, teknolojiye yatırım yapacağım” demiyor.

Yurt dışındaki yaş ortalaması yüksek topluluklar cep telefonunun fotoğraf makine fonksiyonu ile bunları yapabiliyorsa eğer, çoğunluğu genç ve enerjik Türk insanı teknoloji ile buluşturulunca neler yapmaz?

Prof. Dr. Kenan Ulualp - Haber 7
ulualp@kenanulualp.com