Amiraller soruşturması ve savcılığın cevabını aradığı en kritik soru

.

  • GİRİŞ17.04.2021 11:16
  • GÜNCELLEME17.04.2021 11:16

4 Nisan Pazar sabahı, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, cumartesi gece yarısı yayınlanan Amiraller Bildirisi hakkında soruşturma başlattığı haberi yayılınca, bu haber, 104 amiralin kullandığı WhatsApp grubunda, “Bundan suç çıkardılar, geri adım atmak yok, biz doğru olanı yaptık” gibi sözlerle karşılanıyor.

Biraz telaş havası, biraz kenetlenme arayışı…

Öncesinde bildiriyi yayınlamak için birbirlerini ‘gazlayan’ emekli amiraller, belli ki yaptıkları işin nereye varacağını hesap etmeden hareket etmişler.

Metnin oluşturulması ve yayınlanması sürecinde de ilginç yazışmalar oluyor.

İçlerinden biri “Biraz beklesek olur mu” şeklinde bir teklifte bulununca, bu sözleri başka bir emekli amiral tarafından “Olur, irtica gelince de bekledik dersin” şeklinde bir tepkiyle karşılanıyor.

“Korkaksın, tarih ödlek olarak kaydedecek” gibisinden yazışmalar.

Bunları yapanlar, Donanma Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı yapmış kişiler.

Belli ki, 28 Şubat atmosferinden hâlâ kurtulamamışlar.

Hemen hemen hepsinin Deniz Kuvvetleri’ndeki görevlerinin, 28 Şubat dönemlerine uzanması, bu fikri destekliyor.

SORUŞTURMA KARARLI BİR ŞEKİLDE DERİNLEŞTİRİLİYOR

Emekli amiraller bildirisiyle ilgili ilk etapta 14 kişinin ifadelerine başvurulmuş, bu kişilere ait dijital veriler incelenmişti.

Elde edilen veriler üzerine ikinci adım dün atıldı.

Soruşturma kapsamında 6’sı emekli amiral, 1’i general 7 kişinin evinde arama yapıldı, aynı zamanda bu kişiler ifadeye çağrıldı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu’ndan sorumlu Başsavcı Vekili Veysel Kaçmaz tarafından titizlikle yürütülen soruşturmada, yayınlanan bildirinin hazırlık aşaması, oluşturulma şekli, başka bağlantıların olup olmadığı, bildirinin ortaya çıkış süreci, amirallerin yüz yüze toplantı yapıp yapmadıkları, bildiriyi kimlerin organize ettiği gibi başlıklar/sorular üzerinden ilerleniyor.

İlk gözaltılar, soruşturmanın devamına dönük kıymetli verilerin elde edilmesini sağladı.

Örneğin, Emekli Amiral Ergün Mengi’nin üstlendiği rolün afişe olması.

Bildiride Montrö’nün ‘kamuflaj’ olarak kullanıldığı yorumu, Mengi’nin 2 Nisan’da bir başka emekli amirale gönderdiği mesajla kesinleşmişti.

Mengi, o mesajda şöyle diyordu:

“Burada Montrö’yü araç olarak kullandık. Esas endişemiz son 3 paragrafta, anlarlarsa eğer.”

EMEKLİ SUBAYLAR DERNEĞİ BAŞKANI, SORUŞTURMAYA NEDEN DÂHİL EDİLDİ?

Dün, evinde arama yapılmasına karar verilen amirallerin yanısıra, listede bir de emekli bir generalin ismi yer alıyordu.

Ekipler, Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD) Genel Başkanı emekli Tuğgeneral Namık Kemal Çalışkan’ın evinde arama yaptı.

Çalışkan’ın bildiriye katkı verdiğine dair şu an için elde bir kanıt olmasa da, imzacı amiraller arasında irtibatlı olduğu kişiler bulunuyor. Onunla da, bir takım yazışmalar yapılmış, bilgilendirilmelerde bulunulmuş.

Yani bir paslaşma olmuş.

Evinde arama yapılmasına karar verilmesinin en temel gerekçesi ise, akıllardaki bir büyük soru ile alâkalı.

Acaba, bu bildirinin hazırlanması sadece emekli amirallerle mi sınırlı? Yoksa işin içinde emekli havacılar, karacılar da var mı?

Emekli subayları temsil eden bir dernek olan TESUD’un başkanı, bildirinin yayınlanmasından sonra bildiriyi kınamaktan özenle kaçınmıştı.

Üstüne, bu yönde çıkan haberleri de yalanlamıştı.

Kendisine ait dijital veriler incelendikten sonra, yeni kanıtlara ulaşılması halinde, soruşturmanın daha da derinleşeceğini söylemek mümkün.

MUVAZZAFLARLA İRTİBAT HENÜZ TESPİT EDİLMİŞ DEĞİL

Soruşturma kapsamında cevabı en çok merak edilen, en kritik soru şu:

Bildirinin hazırlanması, organizasyonu sırasında emekli amirallerin yanı sıra, halen görevde bulunan muvazzaf askerlerden de görev alanlar oldu mu?

Bu anlamda henüz bir kanıt elde edilebilmiş değil.

Ancak, bu soru üzerinden titizlikle iz sürüldüğünü söyleyebilirim.

O durumda, suç vasfının değişme ihtimali de bulunuyor.

Pazartesi günü gözaltındaki amirallerle ilgili tahliye kararı çıkınca, o kesimin taraftarlarının, “Bakın işte boş çıktı” anlamına gelen bir kampanyaya giriştikleri görülmüştü.

Hâlbuki tahliye edilen amiraller için bulundukları ilden dışarı çıkmamaları ve adli kontrollü kelepçe uygulamasına tabi tutulmaları yönünde kararlar verilmesi, sürecin ciddiyetle ve kararlılıkla yürütüldüğüne dair yeterince fikir veriyordu.

Diğer yandan meselenin yeterince üzerine gidilmediği yönündeki kuşkulara yer olmadığı da, dünkü gelişmelerle netleşmiş oldu.

Belli ki, gittiği yere kadar gidilecek, derinleştiği kadar derinleşilecek ama eş zamanlı olarak hukukun çizdiği sınırlar zorlanmadan hareket edilecek.

Doğru olan, ideal olan da bu değil mi?

Yenişafak

Yorumlar16

  • Birbilmeyen 2 yıl önce Şikayet Et
    Atatürk dersiniz adam gitti irtica dersiniz gelemedi gitti. Siz ne halt edersiniz için rakınızı bakın çakır keyfinize amaaa fazla içip de bi şeyler yazmayın o dönemler de siz de tarih oldunuz.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Hyr 2 yıl önce Şikayet Et
    hepisi gavur. tek dertleri müslüman türk milleti. bizden değiller.
    Cevapla Toplam 7 beğeni
  • talhaaa 2 yıl önce Şikayet Et
    cumhuriyetinde, devletinde, vatanında, bayrağında sahibi millettir, asker polis hakim savcı da milletin emrinde çalışan maaşını memurudur, velhasılı asıl unsur millettir efendide millettir...
    Cevapla Toplam 15 beğeni
  • Alperen 2 yıl önce Şikayet Et
    DEVLET UYUMA su uyur düşman uyumaz.. bu bozukların nesli kesilmez.. Bu kadar basit kurtulamasınlar bu meseleden.. EZİN BAŞLARINI
    Cevapla Toplam 11 beğeni
  • Uyan Müslüman 2 yıl önce Şikayet Et
    Ele başları zaten Sabetay Yahudisi, yerli ve milli medyamız anlatın artık şu kripto Sabetay Yahudilerini. Müslüman Türk milletine irtica diyerek laiklik diyerek yüz yıldır zulüm ediyorlar bizi haçlılara köle etmek için ellerinden geleni yapıyorlar.
    Cevapla Toplam 15 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat