Dikkat ettiniz mi bilmiyorum, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü hamlesi, herkesten fazla kendi partisi içinde rahatsızlıklara yol açtı.

Hem parti içinde, hem de partiye yakın çevrelerden hemen homurdanma sesleri yükseldi.
 
Canlı yayında ‘ıslık çalarak’ CHP liderini alaya alanları mı dersiniz, “Oldu olacak samimi görünelim diye şeriat getirilsin de tam olsun” diyeni mi dersiniz.
 
Çözüldü denilen başörtüsü sorununu yeniden canlandırmak için pusuya yatmış, devranın dönmesini bekleyenlerin feveranları olarak da okuyabilirsiniz bunları.
 
Ama Kılıçdaroğlu’nun asıl zorluğu ve kendisini bekleyen asıl sınav konusu, ‘içeriden’ gelen bu homurtular değil.

Asıl zorluk ve asıl sınav konusu, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın dün Meclis grup toplantısında yaptığı çağrıya nasıl bir cevap vereceği sorusu.
 
Erdoğan ne dedi?
 
Şunları söyledi:
 
-Kendisi bir teklif getirdi.
 
-Öyleyse biz daha öte bir teklif getirelim.
 
-Eğer dürüstsen, eğer samimiysen, eğer sözünün arkasındaysan çözümü yasa değil, anayasa düzeyinde sağlayalım.
 
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’in Salı günü yaptığı açıklama ile, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın parti grubunda önemli şeyler açıklayacağını söylemesi, grup toplantısına olan ilgiyi daha bir artırdı.

Bir gün önceden gelen kulis bilgileri, Erdoğan’ın başörtüsü ile ilgili CHP’nin yasa önerisine anayasa teklifiyle cevap vereceğini işaret ediyordu.
 
Belli ki, CHP yönetimi de buna göre önceden bir hazırlık yapmış.
 
Bunu nereden çıkartıyoruz.
 
Parti’nin Meclis Grup Başkanvekili Özgür Özel’in Erdoğan’ın konuşması biter bitmez attığı twitten.
 
Genel Başkan belki fikrini değiştirir korkusuyla aceleyle atılmış izlenimi veren twitte Özel, Erdoğan’ın teklifine şu sözlerle kapıları kapattı.
 
“Meclis'e sunduğumuz kanun teklifimiz AKP'de rahatsızlık yarattı. Desteklememek için Anayasa değişikliği önerip başka değişiklikler için fırsat kolluyorlar. Her gün anayasayı çiğneyen bir anlayışla anayasa değiştirecek halimiz yok. Yeni Anayasa, yeni Meclisin işi olacak!”
 
KILIÇDAROĞLU’NDAN ‘ORTAYA KARIŞIK’ AÇIKLAMALAR

Ama tabi, asıl Kılıçdaroğlu’nun ne diyeceği önem taşıyordu.
Öğleden sonra, iki paylaşım yaparak Erdoğan’a cevap veren Kılıçdaroğlu, deyim yerindeyse ‘ortaya karışık’ cümlelerle durumu geçiştirme yolunu tercih etmiş görünüyordu:
 
“Eğer arkasında yine kurnaz bir ajanda çıkmazsa tabii ki Alevi vatandaşlarımız dahil, hak ve özgürlükler konusunda getireceğiniz öneriye her türlü desteği vermeye hazırız."

Başörtüsü ile ilgili hamlesi gündeme gelince Kılıçdaroğlu’nun ne kadar samimi, ne kadar sahici olduğu sorusu gündeme geldi.

Bu bir taktik mi?

Seçim stratejisi mi?

Yoksa, gerçekten özlü bir özeleştiri sonrası harekete geçme anlamında bir hareket miydi?

Kılıçdaroğlu şimdi bu sorulara alacağı kararlar ve Erdoğan’ın çağrısına vereceği fiili cevapla muhatap olacak.

Sınav konusu burası yani.

Maksat gerçekten de kendisinin de dediği gibi, böyle bir konunun bir daha açılmamak kaydıyla tarihe gömülmesi ise, Erdoğan’ın anayasa önerisi daha iyi ve daha garantili bir yöntem olarak gündeme gelmiş durumda.

“Anayasa ise anayasa“ der ve iktidarla birlikte ortak bir anayasa düzenlemesine destek verir.

Yok, parti içindeki eğilimlere yönelir Özgür Özel’in peşinden giderse, bu sınavı kaybetmiş olur.

Demek ki, taktik icabı böyle yapmış dedirtir kendisine.

Demek ki asıl hesabı, seçime kadar, bir başka deyişle köprüyü geçene kadar durumu idare etmekmiş diye düşünülür.

Zor bir sınav bu Kılıçdaroğlu için.

Tamı tamına bir tür “Aşağı baksan sakal, yukarı baksan bıyık” durumu.

Göreceğiz nasıl bir refleks göstereceğini