Diyetisyenler, annelerden uzak dursun!
- GİRİŞ25.01.2012 09:08
- GÜNCELLEME25.01.2012 09:08
Her yerde diyetisyen, her kanalda sağlıklı zayıflama yöntemleri. Öyle çoğaldı ki kanallarda bu tip programlar, insanların ruh sağlığının bozulmaya başladığını düşünüyorum artık. Sağlıklı yaşamak bir yana herkes kafayı kiloyla bozdu.
İnsanların bilinçli tüketici olması, yediği içtiği yiyecekler hakkında bilgi sahibi olması, geleneksel yanlış alışkanlıkların giderilmesi ve aklı başında hareket etmesi kadar güzel bir yaşam stili olamaz. Ancak iş çığırından çıkmaya, önüne gelen herkes sağlıklı beslenme ve özellikle zayıflama konusunda söz fırlatmaya başlamışsa gidişat kötü demektir.
Son 3-5 yıldır ne dikkatimi çekiyor biliyor musunuz? Yeni doğmuş bebeklerde, anneye ve çevreye karşı ilgi eksikliği. Çok ilginçtir sanki bebekler annelerine küsüyor. Hani diyoruz ya Anadolu tabiri “Gönül küskünlüğü” diye, aynen öyle.
Ortalama iki yaşına kadar bebekler anneleriyle yapışıktır. Kendilerini annelerinin uzantısı olarak algılarlar. Annenin kendilik kaygıları aynen bebeğe yansır. Annenin korkusu bebeğin korkusu; annenin stresi bebeğin ağlama nöbetidir adeta. Ve bebekler düştüklerinde bile canları yandığı için değil, annelerinin gözündeki korkuyu gördükleri için ağlarlar. Anne-bebek ilişkisi yeryüzünün en doğal, en aşılamaz, en etkileşimli, en sosyal, en kapsayıcı, en kuşatıcı ilişkisidir.
Ne oldu da bu ilişki şeklinde iyiye gitmeyen bir hal ortaya çıktı hiç merak ettiniz mi?
Ben merak ettim. Ve bu duruma bir süredir kafa yoruyorum, gözlemler yapıyorum.
Annelerin doğum öncesi ve doğumdan hemen sonra devreye giren “kilo alma kaygıları” nedeniyle yiyip içmemeleri, kendi beden imgeleri hakkındaki kaygıları, bebekle anne ilişkisine zarar veriyor sevgili okurlar!
Yeni doğum yaptığında, sütü gelmeyen annenin bol şekerli şurubu kafaya dikip “Amann boşver kiloları… bebeğim aç kalmasın yeter ki…” diyerek bebeğini öncelediğini hissetmiyor mu sanıyorsunuz o minik canlar? Sağından solundan fışkıracak yağlardan çok daha önemli olduğuna inandığı bebeğinin, kendi sütüyle doyması için yapılan o doğal fedakarlık, ilerde ilişki niteliğinde işe yaramayacak mı zannediyorsunuz?
Diyet programlarının ve manken annelerin ciddi bir zararı oldu anne/bebek ilişkilerine diye iddia ediyorum! Kim ne derse desin bu konuda beni kimse ikna edemez! Zayıf olacağım diye kendilik imgesi hakkında kaygıya kapılan bir annenin bebeğiyle kurduğu ilişkiyle, bebeğinin ihtiyaçlarını önceleyerek anneliğini başlatan ilişkinin niteliği hiç de aynı değil.
Anneyle evladının arasına, “annelik duyguları” yerine, annenin “beden imajı kaygıları” girmeye başlıyor! Annenin, beden kitle indeksindeki artışa takılıp kaygılanmasından kendisini sorumlu hissediyor. Yeni doğmuş bir insan canlısı için ne büyük acı. “Hoş geldin bebek” yazıları duvarda asılı kalmış oluyor böylece; çünkü bebek pek de hoş gelmemiş hissediyor kendisini. Annesine kaygı yaşatan bir bebek ne kadar hoş gelmiş olabilir ki dünyaya?
Yemiyorsunuz, içmiyorsunuz, kilo alacağım kaygısıyla “Su içsen süt yapar!” hikayesine inanarak bebeğinizi sütsüz bırakıyorsunuz. Ardından hazır sütlerle besliyorsunuz yavrularınızı ve başlıyor zedelenmiş anne/bebek ilişkisi. Her bebek, annesinin kendi bedeninde, kendisi için yiyecek üretmesinden hoşlanır. Her bebek, annesinin karnından çıkmış olmanın verdiği ilk yalnızlığı, anne memesini emerken unutmaya çalışır. Bedenin bedenden ayrılışının verdiği ilk derin acıyı, günde birkaç kez annesinden doyarak giderir bebekler. Ve siz bebeğin en doğal hakkı olan “anne sütüyle beslenme” hakkını elinden alıyorsunuz rahatlıkla. Allah’ın siz annelere hediye ettiği en kaliteyi besini kesiyorsunuz hiç farkında olmadan. Niye? “Manken anne” olacağım diye.
Şu “su içsen süt yapar” lafının doğru olmadığına inanıyorum. Kendi çevremden biliyorum, yemeyip dikkatli davrandıklarında sütü kesilen anneler, panik halde ne bulsalar yemeye başladıklarında ve şekerli şerbetli yiyecekler tükettiklerinde süt üretim merkezine dönüyorlar resmen. Bu nasıl bir mantık, ne kadar kocaman bir yalan anlayamadım gitti! Deseler ki annelere; “Annelik sürecinizde bebeği de düşünerek yemek yiyeceğiniz için bir miktar kilo almanız normal. Ama bebek sütten kesildikten sonra lütfen daha dikkatli bir diyetle normal kilonuza dönün.” öpüp başımızın üzerine koyacağız. Ama doğum yapar yapmaz manken gibi görünmek isteyen annelerin çoğu, maalesef bebeklerine 3 veya 6 aydan fazla anne sütü veremiyorlar. Sözüm ona sütleri kesiliyor! Doğru düzgün süt yapacak şeyler yemezsen tabii ki kesilir. Sonra da “Sütüm kesildi… bebek emmedi…” diye yine bebeğe kesiyorlar faturayı. Süt gelmeyen memeyi neden emsin ki bebek, minik ama akıllı!
Anne sütüyle büyüyen bebekler kilolu olsalar da gergin bir görüntü sergilemiyor, etrafa cin gibi bakıyorlar. Hareketli, insanlara karşı daha duyarlı, ilişki odaklı oluyorlar. Bebeklerin tavır ve davranışları daha cıvıltılı. Sevgiyle büyüdükleri, onların ihtiyaçlarının öncelendiği her hallerinden belli…
…
Tüm bunları niye söyledim?
- Önce bebeğinizi büyütüp, sonra kilonuz hakkında tedbir alırsınız, diye.
- Diyetisyenler, lohusa kadınlardan elini çeksin veya el uzatıyorsa bile süt getirici beslenme şekilleri önerip, anneleri kilo kompleksine sokmaktan vazgeçsin, diye.
- Kocalar, doğum yapan eşlerine kilo konusunda baskı yapmasın, eşinin bebeği beslemesinin yeterince kutsal bir davranış olduğunu ve kilo alma riskini göze almanın bir kadın için inanılmaz ciddi bir fedakarlık olduğunu anlayabilsin, diye.
- Yeni nesil çok bilmiş! internet meraklısı genç anneler, internette her bulduğu bilgiye inanıp kendine ve bebeğine zarar vereceğine, evlerdeki tatlı, nur yüzlü güzel sözlü aklı başında büyüklerle (anneleriyle, kayınvalideleriyle…vs) işbirliği yapmayı öğrensin, diye.
- (Dikkatli anlayın lütfen bu kısmı) Hayatım boyunca zayıf oldum, kilodan nefret ettim, kilolu olmayayım diye hep dikkatli ve az yedim. Hatta etrafımdaki herkesi dikkatli ve az yemesi hususunda uyardım. Son birkaç yıldır annelerin yaptığı bu saçma diyet uygulamaları benim gibi zayıflığı seven bir insanın bile midesini bulandırmaya başlamışsa, vayyy halimize, diye.
- Ve bebeklere daha doğdukları anda yapılan bu saçma haksızlık SON BULSUN, diye.
Psikolojik Danışman&Psikoterapist Mehtap Kayaoğlu
mehtapkayaoglu@gmail.com
http://www.facebook.com/psk.mehtapkayaoglu / http://twitter.com/mehtapkayaoglu
www.yuzlesme.tv - mehtap.kayaoglu@yuzlesme.tv
Yorumlar16