Türk kadını tabii ki çalışmaz

  • GİRİŞ17.07.2008 09:23
  • GÜNCELLEME17.07.2008 09:23

Üstelik sadece kırsal alandan bahsetmiyoruz: Şehirde yaşayan, eğitimli kadınlar da giderek daha fazla evde oturmayı tercih ediyor.

Bu tabloya bakıp ‘muhafazakârlaşıyoruz’ demek en kolayı. Çünkü cevap çok daha derinlerde:

Çalışan anneyi destekleyen hiçbir devlet politikamız yok. Buna karşılık Başbakan ‘üç çocuk doğurun’ diyebiliyor. Değil 3, tek çocuk doğuran anneler bile üstlendikleri maddi-manevi sorumlulukla, çoğunlukla tek başına mücadele etmek zorunda bırakılıyor. Hele ki bizdeki gibi, işyeri ücretleri bu kadar düşükken çocuk bakımı kalemi, aile bütçesinde koskoca bir delik demek...

Sorun muhafazafakârlaşma değil, çünkü kadın hakları konusunda Türkiye’nin çok ilerisinde görünen Avrupa’da da aynı mesele var... The New York Times Magazine ‘Çocuksuz Avrupa’ başlıklı harikulade bir yazı yayınladı. Araştırmalara göre, Avrupa’da kadınların giderek az çocuk doğurmayı tercih etmesi, kariyer yapma hırsından kaynaklanmıyor. Avrupa’nın kuzeyi ve güneyi arasında da büyük bir fark var: İskandinav ülkelerinde kadınlar, hem Avrupa’nın en çok çocuk doğuranları hem de bu ülkelerde kadınların işgücüne katılım oranı en yüksek seviyede (Norveçli kadınların yüzde 75’i çalışıyor). Ama İtalya’da doğum oranı hızla düşerken, doğuran anneler işi bırakıp evde oturuyor. Her iki ülkede de kadınların eğitim seviyeleri yüksek olduğuna göre, neden arada böylesine dramatik bir fark var?

KISMİ MODERNİTE OLMAZ

Norveç’te annelere 24 hafta, babalara da 6 hafta doğum izni veriliyor. Devlet, çocuk başına 4000 euro ödüyor, dahası herkese kreş imkanı sağlıyor. İtalya’da ise devletten anneye destek yok. Tıpkı bizdeki gibi ‘anneler, olmadı büyükanneler çocuğa baksın’ mantalitesi hakim. Sosyolog Arnstein Aaseve, maddi koşullar yüzünden İtalyan çiftlerin çocuk yapmayı ertelediklerini, bu nedenle aradaki jenerasyon farkının açıldığını ve büyükannelerin de artık bebek bakamayacak kadar yaşlandıklarını söylüyor.

Doğurganlığın azalması, sadece İtalya’ya mahsus değil: Tayland’da doğum oranı yüzde 1.5’e düştü, Güney Kore yüzde 1.1 ile dünyanın en az doğuran ülkesi. (Matematiksel olarak yüzde 2.1, ‘ölenlerle doğanların oranını’ eşleştiren eşik.) Amerika’da doğum oranı, 1960’tan beri en yüksek seviye olan 2.1’e çıkmasının sebebi, esnek çalışma koşulları: Part-time iş imkanları, evden çalışma trendi, iş hayatını bıraktıktan sonra tekrar dönmenin rahatlığı gibi.

Bilim adamları, doğum oranlarının tahminlerin ötesinde düşmesini, geleneksel aile modelinin modern hayata uyum sağlayamamasına bağlıyor. Bu teze göre, modern dünyadan ‘kısmi’ olarak yararlanan ülkelerde kadınlar giderek daha az doğuracak. Kadınlara eğitim ve iş imkanları sunarken, kafa yapısını 19. yüzyılda tutan kültürlerde, ‘3 çocuk doğurun’ demek kurtarmıyor...






Okurun çektiği fotoğraf manşette

Yazıişlerinin dijital çağa uyum sağlaması için önerilen stratejilerden biri, yurttaş gazeteciliği. User Generated Content (UGS), yani ‘kullanıcının ürettiği içerik’ de deniyor. Mantık şu: 21. yüzyılda içerik her yerde. Cep telefonları, dijital kameralar, sosyal arkadaşlık siteleri, e-mail, sms, derken içerik paylaşımı, hayal bile edemeyeceğimiz bir boyuta taşındı. En büyük değişim ise, evrensel olarak herkesin ulaştığı içeriğin artık herkes tarafından, her yerden ve her daim üretilmesinde yaşanıyor. 5-10 yıl öncesine dek medya organizasyonlarının elinde olan haber üretim ve dağıtımı tekeli kalktığı için de ‘amatör malzeme’den yararlanma ihtiyacı giderek artıyor.

Mesela Glasgow Evening Times, Mart 2007’de ilk kez bir okurun çektiği fotoğrafı birinci sayfasına taşıdı. Fotoğraf, askeri bir helikopterin ırmakta boğulan bir kadını kurtarma anını gösteriyordu. Yani bizde zaman zaman örneklerini gördüğümüz gibi amatör paparazzi denemesi değil, düpedüz haber fotoğrafıydı. Artık okurun cep telefonuyla çektiği kare, manşete taşınabiliyor.

mehves.evin@aksam.com.tr

Yorumlar3

  • mustafa mete kılıç 17 yıl önce Şikayet Et
    işsizliğin sebebi. sadece gerekli işlerde çalışsınlar böylece erkekler işsiz kalmaz.
    Cevapla
  • fevzi demirci 17 yıl önce Şikayet Et
    iyi de çocuklara kim bakacak. eğer çocuğun varsa buna en az 10 saat birilerinin bakması gerekiyor. eğer anneanne kayınvalide yoksa bu işe kimse katlanmıyor. hele 3 çocuğun varsa problemin daha bir katmerli. bu katmerli derde de ancak anneler göğüs gerebilir. bakıcı tutsan annenin kazandığı para bakıcıya gidiyor. elhasılı türkiye şartlarında çocuklu bir anne çalışamaz. çalışanlar ya süper biyonik insanlar olmalı ya da karışılıksız çocuklarına bakan birilerine sahip olmalı.
    Cevapla
  • Hüseyin Ünsal 17 yıl önce Şikayet Et
    Kadınlar erkekler kadar çalışmıyor. Bence temel sebepler şunlar: 1) Kadınlar erkekler kadar performans vermiyor ve daha fazla sorun çıkarıyor, 2) Özellikle Türkiye gibi ülkelerde aile çok önemli bir kurum ve işsizliğin yüksek olduğu Türkiye'de kadının çalışıp erkeğin evde çocuk baktığı bir sistem yok. Çalışan her kadın evlenirse çalışan erkekle evlenir ama çalışan erkekler çalışmayan kadınlarla da evlenir. Batıdaki gibi aile yapısının çözülüp gitmemesi için kadına pozitif ayrımcılık adı altında erkeklere negatif ayrımcılık yapılmamalı.
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat