Gurbetçiler için çok şey değisti, dönmeyi düşünen yok gibi, ama her şey güllük gülistanlık değil. “Vatanınız olmadığını belli ederler. Rastgele gençleri vuruyorlar” diyor Hakan

Binlerce insanın katledildiği bir Avrupa savaşında tarafını, net olarak mazlumdan yana koymuş Jolie.

Tecavüz, okul dışında oldu diye- sanki sözkonusu olan kendi öğrencisi değilmiş gibi - müdür kılını kıpırdatmıyor . Rehber öğretmen, ilçe milli eğitim müdürüne gidiyor, yine aynı kafa ya tosluyor!

Çok rica ediyorum. Bugün Kadınların Günü’nü kutlamayın! Bize çiçek, hediye falan da vermeyin. Tek isteğimiz var: Kadını şiddetten koruma yasa tasarısında yapılan son dakika değişikliklerinden vazgeçmeniz!

Ama sanma ki bu sessizlik, kabulleniştir. Sanma ki tepkiler, havada buharlaşıp kaybolacak. Sanma ki haksızlığa karşı koyanların sayısı azalacak. Tersine. Bu filmin devamı farklı gelecek.

İklim değişikliği konusunda kötü performans gösteren Türkiye, bu nedenle ilk kez ‘günün fosili’ ödülüne layık görüldü

Güneydoğu’da gazetecilik yapmak, ‘bölge’de her yerdekinden zordur. Muhabir, elindeki değneğin iki ucuna ağırlık bağlı, dengesini her an korumak zorunda olan bir ip cambazına benzer.

26 erkeğe satılan N.Ç. davasındaki skandal kararları gözden geçirelim:

Meğer asker, sabah talimlerinde “Esmer, sarışın fark etmez, topçular affetmez” diye hep bir ağızdan bağırırmış! Olacak şey mi bu?

Cezai önlemler, elbette caydırıcı olur. Peki her gün en az iki kadının öldürülmesini, dövülmesini, aşağılanmasını engelleyebilir mi? Hastalıklı bir toplumun tedavisi için yeterli mi?

Başörtülü kadınlar neden dizi kahramanı olamıyor? “Cesur” sahnelerde oynayamayacakları için mi? Peki, kadınlara sadece ‘tecavüz edilen, öpüşülen’ sahnelerin layık görülmesi acıklı değil mi?

Günlerdir Gazze ablukasını kırmak için yola çıkmaya çalışan ikinci yardım filosu, sabotajlarla engelleniyor. Yunanistan’da ve Göcek’te demirli gemilerin pervaneleri nasıl olduysa arızalandı.

Avlanma boyu için ‘18 mi, 19 mu’ diye çirkin pazarlıklar dönerken, sonuç bile çıkmadı. Dahası orfoz, kalkan gibi soyu tükenmekte olan türler için görüşmeler 2012’ye atıldı!

CHP, muhalefette kalacak olursa dahi, vaatleriyle insanları düşünmeye ve daha adil, daha özgür, daha eşit bir Türkiye istemeye sevk edecek.

Başörtülü kadınlardan pek azı “vitrine” çıkma şerefiyle taçlandırıldı. Büyük çoğunluk, geri planda tutularak ne işe alınıyor, ne de işlerinde yükselebiliyor. Siyasetteyse başörtülü kadınları erkekler güruhu temsil ediyor.

Sadece H.T. değil... Varolan düzenin çarpık olduğunu belirten başka doktorlar da var.

Bize düşen, İngiliz’in kadın hakem geyiğine kah kah diye gülmek veya oturduğumuz yerden ayıplamak. Durmak yok, yola devam...

CHP seçmeni şunu sormaz mı kendine: Yahu bu vekiller benim adıma doğru düzgün bir siyaset inşa etmek, sağlam bir muhalefet yapmak yerine neden bir çizgi romanla uğraşarak vakit kaybediyor?