Savaşın blogçuları (*)
- GİRİŞ06.01.2009 10:02
- GÜNCELLEME06.01.2009 10:02
İsrail, bölgeyi abluka altına aldı ve hiçbir gazeteciyi sokmuyor. Gazze'de yaşananları, ya bloglar vasıtasıyla ya da YouTube üzerinden yayınlanan videolar ve propaganda savaşlarından öğreniyoruz. Facebook'ta ve mail gruplarında 'Gazze'de katliama hayır' kampanyaları ve şiir okuyan Filistinli kız çocuğunun, insanın yüreğini parça parça eden ağlaması dolaşıyor...
2009 modeli savaş bu: TV'deki uzak çekim görüntülerin yerini, internetten yayınlanan videolar ve yorumlar sayesinde takip ettiğimiz bir savaş... Yıllar önce Bağdat'ın bombalanmasını canlı yayından izlemiştik. Yine Irak'ta, 'iliştirilmiş gazeteci' kavramı ortaya atılmış, savaş gazeteciliği bambaşka bir boyuta dönüşmüştü.
Artık 'orada' nelerin olup bittiğini öğrenmek için sivillerin yorumuna mı kaldık? Popüler deyimiyle 'yurttaş gazeteciliği', savaş durumunda ne kadar inanılır, gerçekçi, objektif olabilir? Diğer yandan gazeteci, savaşta objektif haber yapabiliyor mu, yoksa ülkesi, çalıştığı yayın ve kendi bakış açısından haberi yaptığı için, zaten 'taraf' mı?
ÜMİT VE BARIŞ ADAM
Bunları düşünürken, dünyanın her yerinden gelen ve bir süzgeçten geçirilip yayınlanan blog sitesi Global Voices Online'da ilginç bir yazıya rastladım. Biri Gazze'de (Hope Man), diğeri birkaç kilometre ötedeki İsrail kasabası Sderot'ta (Peace Man) yaşayan iki kişinin yazdığı 'ortak' blog bu. 1 yıldır Gazzeliler abluka altında yaşam mücadelesi verirken, Sderot'ta yaşayan İsrailliler de Gazze'den atılan füzelerin bir numaralı hedefiydi. Hope Man ve Peace Man, 1 yıldır yaşadıklarını yazarken, her iki tarafın medyasına yansıyan pek çok bilginin ne kadar taraflı olduğunu da ortaya koyuyordu. Son olayları şöyle değerlendirmişler:
Peace Man: 'Gazze Şeridi'ndeki operasyon başladığından beri yüzlerce insan öldü, tüm devlet binaları ve polis merkezi yok edildi. Burada olup biteni anlatmak çok zor. Savaş uçakları sivilleri ayırt etmiyor. Uluslararası topluma sesleniyorum: Lütfen Gazze'de olanları durdurun...'
Hope Man: 'Burada yaşayanların yüzde 50'si şehri terk etti. Sokağa kimsecikler çıkmıyor, çocuklar hiç yok. Bu savaş büyük bir hata, ama İsrailliler'in neden desteklediğini anlamak zor değil. 8 yıldır bu şehre füzeler atılıyor. İsrail toplumu buna bir son vermek için Gazze'ye saldırmaktan başka bir çare olmadığına inanıyor. Ateşkeste taraflar, uzun vadeli bir anlaşma üzerinde çalışmak yerine savaşa hazırlandı. Hope Man ile her gün konuşuyor, birbirimizi dinliyoruz. Benim gibi bu şehirde yaşayan pek çok kişi Gazze'deki dostlarıyla teması kaybetmedi. Bu diyaloğu sürdürmemiz en önemlisi...'
(*) Blogçu (blogger): Weblogger'ın kısaltılmışı. İnternette günlük tutan, yazı yazanlara verilen ad.
***
EŞİTLENİYOR MUYUZ?
AKP MYKY üyesi, yazar Ayşe Böhürler, Vatan'daki röportajında 'Artık eşitleniyoruz' demiş. Böhürler, 'Daha önce laikler inanılmaz derecede üst muamele görmeye alışmışlardı. Şimdi herkes eşit vatandaş oluyor. Bu anlamda Toprak'ın araştırması iyi oldu, bunları konuşma imkanı tanıdı' diyor.
Eşitleniyoruz demek, bana göre fazla iddialı. Sanırım ne ben ne de Böhürler 'eşitleniyoruz' diyecek konumdayız. Çünkü ikimiz de, toplumun geneline göre çok daha imtiyazlıyız...
Merak ettiğim şu: Bugün Borsa Loft'a gitse, üç yıl önceki gibi dışarı çıkartılır mı? Eğer çıkartılmazsa, 'eşit vatandaş olduk' diyebilmeye yeter mi?
Mehveş Evin - Akşam
Yorumlar1