Kürtaj bir kadın için zulümdür!

  • GİRİŞ28.05.2012 09:17
  • GÜNCELLEME28.05.2012 09:17

Konuştukça batan, battıkça daha çok bağıran bu kadınların derdi keşke kadın hakları olsaydı, keşke kadın için sokağa çıkmış olsalardı!

Emin olunuz ben de iner meydanlara kendilerine destek verirdim. Ancak mesele öylesine çarpıtılıyor, öylesine siyasete alet ediliyor ki pes diyorsunuz artık! Pes!

Kürtaj elbette zorunlu olduğu vakit, hayati bir tehlike olduğunda, istenmeyen vakalar sözkonusu olduğunda (tecavüz vs) zaten uygulanıyor, uygulanmalı da! Yani küçük bir kızın bir tecavüz sonucu hamile kalması sorununu nasıl çözeceksiniz? Elbette tek bir yolu vardır! Kürtaj yapacaksınız.

Ancak her şey yolunda giderken evli bir çiftin beklenmedik bir hamilelikte kürtajı tercih etmesi ne dinen, ne sosyal olarak, ne insanı olarak doğrudur! Ancak iki çocuktan veya üç çocuktan sonra ülkemizde sık başvurulan bir yöntem olarak gerçekten de çok büyük rakamlara tekabül ettiğini biliyoruz. 

Ancak kürtaj’ın kimi doktorlar tarafından teşvik edildiğini de özellikle belirtmek lazımdır! Burada kendi başımdan geçen hikâyeyi özellikle paylaşmak istiyorum:

İlk çocuğum Mehmet Kağan doğduktan üç ay sonra yeniden hamile olduğumu öğrendiğimde dünyalar başıma yıkılmıştı. Zira ilk doğumu kan uyuşmazlığı sorunumuzdan dolayı sezaryenle yaptığım için çok ciddi endişelenmiş günlerce kendime gelememiştim. Kürtaja şiddetle karşı olan birisi olarak şimdi ne yapacaktım? Büyük bir çıkmaza düşmüş günlerce ağlamıştım.

Önce ilk doktorum izinde olduğu için başka bir doktora göründüm. Hikâyemi öğrenir öğrenmez “acilen kürtaj yapacağız, bir yıl içinde ikinci bir sezaryen olamazsın, çok tehlikeli” diye bir yığın laf etmiş ve beni ikna etmeye çalışmıştı. Hatta beni hayati tehlikeyle korkutmuştu.

Ancak ne aklım, ne kalbim buna evet diyordu.

Bir hafta daha bekledim ve izinden dönen kendi doktoruma gittim. Yaşadığım kentte muhafazakâr yönüyle tanınan, yoksulun, ihtiyaç sahibi insanların her dem yanında olan ve yeri geldiğinde bedava muayene eden tecrübeli bir jinekologdu.

Bana ilk sözü şu olmuştu sevgili ağabeyim, doktorum Mehmet Beyin:

“Bir Kürtaj’ın bir sezaryenden hiçbir farkı yoktur!”

Ardından uzun uzun testlerini ve tetkiklerini yaptıktan sonra:

“Sana bir ağabey ve doktorun olarak bu bebeği de doğurmanı tavsiye ediyorum, hiçbir sorun yaşamayacaksın, buna söz veriyorum” demiş ve beni ikna etmişti. Korkularımı benimle konuşarak bertaraf etmiş, kaygılarımı en aza indirmişti.

Ve sıkıntısız bir hamilelikten sonra kızım Bengisu sorunsuz bir şekilde doğdu ve hayatıma renk kattı. O günden beri Yüce Rabbime şükredip duruyorum. Kızıma her baktığımda aklıma “kürtajla bebeği alalım” diyen kürtajcı ve acımasız doktoru hatırlıyorum.

Aralarında bir yıl bile bulunmayan iki yavrumu belki çok zorlanarak büyüttüm ama ikisi bir arada büyüyerek eve renk ve ahenk kattılar. Birini ayağımda sallarken aynı anda ötekini emzirdiğim ve sayısız kere hiç uyumadan ertesi gün işe gittiğimi hiç unutmuyorum ama şimdi o yorgunlukların hepsi geride kaldı.

Bengisu şimdi aralarında bir yıl bile yokken Mehmet Kağan’a Ağabey diyor ve şu an 11 yaşında genç bir kız olmaya hazırlanıyor. Yani Kürtajcı doktora kulak verseydim Bengisu şu an hayatta olmayacaktı!

Yakın çevremden bir yıl içinde ne kadar hanım arkadaşımın “Kürtaj” olduğunu yakından bilen ve gören birisi olarak her defasında içim titreyerek onları vazgeçirmeye, doğurmaları yönünde ikna etmeye çalışsam da hastaneye gidip geldiklerinde fikirlerinin nasıl da değiştiğini görüyor olmanın hüznünü yaşadım defalarca.

En son kürtaj olan arkadaşım aylarca depresyon geçirip pişmanlık krizlerine girdi. Ve bu hususun kürtaj olan her kadında meydana çıktığını bir doktor arkadaşım özellikle vurgulamış, kadın derununda büyük bir yara açan bu cerrahi müdahalenin bir sezaryen kadar zararlı olduğunu da özellikle belirtmişti.

Kürtaj da sezaryen de etik kurullarının izinlerine tabii olmalıdır. Her iki cerrahi müdahale de tek bir doktorun kararına göre gerçekleştirilmemelidir.

Bugün hakikaten de kürtajları bazı doktorların özellikle teşvik ettiğini, hastayı korkutup ikna ettiğini yakinen biliyorum. Önce hükümetin ve Tıp Fakültelerindeki etik kurullarının bu bağlamda çalışması şarttır. İnsanların hamilelikleri bu kadar basit ve kolayca sona erdirilmemeli ve belirli kurallara bağlanmalıdır.

Bunun belli kriterlere bağlanması toplumsal ahlak için de, sosyal yaşantı için de mutlu evlilikler için de olumlu sonuçlar doğuracaktır. Mesela bir kadınla karı koca hayatı yaşadıktan sonra hamilelik sözkonusu olunca “kürtajla çocuktan kurtulup” elini kolunu sallayıp evine giden iki yüzlü adamlar iki kere düşünmek zorunda kalacak ve hiçbir kadına haksızlık yapma, yüzüstü bırakmak gibi bir lükse sahip olamayacaklardır!

Kürtaj ve sezaryen için acilen önlemlerin alınması ve uygulanması dileğiyle.

Muhabbetle kalınız!

Meryem Aybike Sinan - Haber7

meryemaybike@gmail.com

http://twitter.com/maybikesinan

Yorumlar10

  • hikmet basiret 11 yıl önce Şikayet Et
    tecavüz durumunda bile çocuk aldırılamaz .. tecavüz mağdurunda , mağdurda gelişen yavurunuda suçu değildir.ve onlar bunda dolayı cfezalandırılamaz. bu güçü üstün tutan bir matıkla yapılan bir zulümdür . eğer tecavüze uğrayan çocuk ve kadın suçlanıyor ve çocuk öldürüyorsa bu da tecavüzden bile büyük bir cinayettir.eğer bir utanç varsa tecavüz edendedir .ve kıza va kadınları koruyamayanlardadır.
    Cevapla Toplam 4 beğeni
  • mehmetali 11 yıl önce Şikayet Et
    sonuna kadar katılıyorum.. gerçekten güzel bir konu ve güzel bir cevap.
    Cevapla
  • mehmet bodur 11 yıl önce Şikayet Et
    tebrikler. güzel ve ders verici bir yazı
    Cevapla
  • Ezel 11 yıl önce Şikayet Et
    tebrikler aybike hanım!. harika bir yazı. mesele kısaca böyledir. teşekkürler.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • mete bilge 11 yıl önce Şikayet Et
    haklısın translator. çok haklısın zaten insanın dinine göre davranmıyoruz. zaten bir müslüman değil yabancı bir kadına dağ başındaki kuru ağaca bile zarar veremez. ana ne yazıkki çok bozulduk çok..
    Cevapla Toplam 4 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat