Filistin böyle adamlarla dirilecek!

  • GİRİŞ16.07.2012 08:57
  • GÜNCELLEME16.07.2012 08:57

O bir Filistinli akademisyen...

Takvim yaşı olarak henüz kırkını devirmemiş bir genç adam. Ancak akademik, duygusal ve ruhsal yaşı altmışın üzerinde olan, her anlamda olgun bir adam ve belki de yaşadıkları kendisini olgunlaştırmış. Onun da her Filistinli gibi yüreğinde volkanlar kaynıyor, her dem kanayan derin yaraları var, büyük idealleri ve hedefleri var.

Hem peygamber hem de hükümdar olan Hz. Süleyman başta olmak üzere birçok peygamber yeryüzünün bu en eski topraklarında hak dini bütün mevcudata tebliğ etmiş ve bunun yanı sıra çok büyük medeniyetler kurmuştur.

 Bu tılsımlı topraklar belki de yeryüzünün en uzun süreli işgalini yaşıyor ve bu topakların gerçek sahibi olan asli halk dünyanın birçok ülkesinde adeta sürgünde bulunuyor.

O da bu sürgünden nasibini almış birisi.

Bu kutsal ve kadim topraklarda doğmuş, burada ilk ve orta eğitimini almış ve burada kalbi ve ruhu hiç olmadık acılara tanıklık etmiş ve hüznün, elemin bütün hallerini en dehşetiyle yaşamış birisi o.

Dr. Nizar Hirbawiden söz ediyoruz…

 

TRT Arap Kanalının gülen ve gülümseten yüzü Dr. Nizar.

Hem “Medya” üzerine hem de “Siyaset Bilim” Üzerine doktora yapmış. Medyanın çok önemli bir güç ve silah olduğunu düşünüyor. Medya üzerinde her türlü sosyal savaşın kazanılacağına inanıyor. Dünya medyasını iyi biliyor ve ciddi anlamda takipçisi var. Özellikle Arap dünyasında çok iyi tanınıyor ve çok seviliyor.

Dr. Nizar Hirbawi’yi önceki gün Moral FM’de “Divana Gelenler” programında ağırladık. Arapça, İngilizce, İbranice, Türkçe dâhil dört dil biliyor. Ancak bildiği dilleri biyografisinde sayarken özellikle “İbranice”yi yok sayıyor. Düşmanımı iyi tanımak için dilini bilmem gerekiyordu, tamamen mecburiyetten diyor! Türkçeyi özellikle bilmem geriyordu zira Osmanlı bilinmeden Ortadoğu denklemi çözülemez, anlaşılamaz diye ilave ediyor.

Dr. Nizar Hirbawi, Osmanlı tarihini, özellikle Sultan 2. Abdülhamit Hanı her yönüyle araştırmış, incelemiş ve özellikle Abdülhamit- Filistin- İsrail denklemini her yönüyle irdelemiş. “Keşke Osmanlıdan hiç ayrılmasaydık” diyor. Dedelerinin yaptığı siyasi hataların özeleştirisini yapıyor. Tam bir Abdülhamit hayranı ve onun her türlü siyasi adımını bir bir takip edip izini sürmüş.

Osmanlı tarihini kendi tarihi kadar bilinçli bir şekilde anlamış ve sorguluyor. Zaten kendi tarihini Osmanlıdan ayrı düşünmüyor ve biz aynıyız, biz biriz ve biz kültür ve medeniyet anlamında hiç ayrılmadık ki diyor. Milliyet unsurundan ziyade “ümmetçilik” veya “İslamcılık” ideolojisinin Ortadoğu’yu kurtaracağını savunuyor.

Dr. Nizar’ı tanımayan ve dinleyen birisi bir Filistinli genç adamı değil de Türkiye’de doğmuş büyümüş ve Mehmet Akif ve Necip Fazıl’ın ideolojisiyle beslenmiş bir Ümmetçi Türk zannedecek muhtemelen! 

Israrla “Bizi Kur’an, Bilim,  Kültür ve Medeniyet” kurtarır, başka şansımız ve kurtuluşumuz yok, Filistin’in ayağa kalkması da buna bağlı diyor.

Açıkçası biraz afallıyorum zira bu cümleleri Türkçe söylüyor ve söylerken o kadar ciddi ve inançlı ki!

Ve…

Bu arada ikindi ezanı zamanı geliyor.

Banttan yayına gireceğiz ki ben canlı okurum diyor ve gerçekten de saf ve duru bir Arapça ile okuduğu bu ikindi ezanı ile gözlerim doluyor. Saklıyorum göz yaşlarımı  ve içimden diyorum ki:

“ İşte böyle Meryem, İslam dininin kudretine bak. Birleştiriciliğine bak, ortak yönlerimize bak, kim der ki bu insanla çok uzak iklimlerde doğmuş büyümüşsünüz. İşte ortak paydalarımız, işte bizi asıl kılan kimliğimiz, işte biz, işte koskoca İslam âlemi! Keşke bunun böyle olduğunu herkes bilse ve anlasa!

Sen ve ben kavramını nasıl da silip götürüyor inanç, nasıl da BİR oluyorsunuz! “

Dr. Nizar Hirbawi, gâh bir Filistinli entelektüel, münevver, aydın, bilim adamı, gâh bir gazeteci, yazar, sunucu, şair ve İslam düşünürü! Zira bütün vasıflara haiz gerçek bir Müslüman oturuyor karşımda. Nezaketten, nezahetten, edepten, erdemden, faziletten, merhametten ve şefkatten bir elbise giyinmiş, duruşu olan bir Müslüman. Bunca acı ve hüzne rağmen gözlerinin içi gülüyor etrafına pozitif bir enerji saçıyor. İnsanları seviyor her şeyden önce.

Ama Filistin’i başka, bambaşka seviyor!

Filistin denince yüreğinde bir volkan kaynıyor adeta. Ortadoğu siyaseti üzerine doktorası var ve kendinden emin ve vakur bir şekilde Filistin hakkında sorduğum soruları cevaplıyor.

“Bu altmış yılı aşkın sürgünün “NE İÇİN” olduğunu soruyorum.

“Bir Filistinli, kimliğini muhafaza etmek için birçok anlamda mücadele etmek durumunda kaldı. Birincisi siyonizmin yok sayan, asimile eden baskıcı tutumuna ve kaybolan ve yok edilen vatana karşı girişilen mücadele, ikincisi kendi yaşam koşulları çerçevesinde sürgünde veya mülteci olarak yaşadıkları coğrafyalarda maruz kaldıkları baskıları göğüslemek için verilen mücadele.

Bu sürgün, bu işgal tarihin en uzun işgali ve sürgünüdür diyor. “

Ve Dr. Nizar Hirbawi, en acı olanı, insanı en ürküteni dile getiriyor.

“Dünyada yaklaşık olarak 12 milyonu aşkın Filistinli var ve bunun 7.5 milyonu Filistin dışında mülteci veya farklı ülkelerde zor şartlarda yaşam mücadelesi veriyor diyor.

“Dünya’da Filistin Meselesini Türkiye ve halkı kadar bilen sahiplenen bir başka ülke daha yok!”

Bu ifade beni mutlu etse de bugün için sızım sızım sızlıyor.

Bir yandan Doğu Türkistan bir yandan Filistin ve bir yandan daha nice Müslüman halkın yaşam savaşı mücadeleleri geliyor aklıma. Soykırımlar, Müslümanlar arası problemler ve daha nice mesele.

Unutmamak lazım!

Filistin -İsrail sorununun müsebbibi İsrail olmasına rağmen, Uluslararası arenada kendini daha iyi ifade edip anlatması, kendi bakış açısını dünya ölçeğinde  anlatma ve kabul ettirmede daha yetenekli olması, dünya milletlerinin güçlüden yana olan tavır ve politikaları, tarafgir tutumları   bu sorunun çözümünü yarım asırdan beri girift bir çözümsüzlüğe itmiştir.

Dr. Nizar Hirbawi, anlattıkça hüznüm artsa da o çok inançlı ve umutlu yarınlardan. “Yarın elbet bizim elbet bizimdir/ gün batmış gün doğmuş/ ebed bizimdir.” Kabilince Âti hakkındaki ümidini yitirmiyor.

Filistinliler arasındaki eğitim çıtasının çok yüksek olduğundan ve bunun giderek arttığından söz ediyor ve ilave ediyor:” Bizim başka çaremiz yok diyor, her alanda kendimizi en iyi yetiştirmek zorundayız.

Kitaplarından söz ediyoruz sonra.

Siyonistlerin sık sık başvurdukları toplu katliamları anlattığı romanlarından şiir kitaplarına, bilim ve araştırma kitaplarına, tezlere, makalelere, senaryolara ve televizyon yapımlarına kadar sayısız çalışmalar.

Türk Edebiyatını çok seviyor.

Divan şiirini biliyor ve özellikle Fuzuli’yi iyi tanıyor ayrıca Mehmet Akif Ersoy, Necip Fazıl Kısakürek gibi önemli edebiyatçıların eserlerini iyi biliyor. Çok da iyi ilahi okuyor. On parmağında on hüneri olan bu Filistinli münevver TRT Arap Kanalı ekranlarında “Elvan-ı Saba” ( Yedi Renk) programıyla adeta yedi renk yedi iklim mucibince hemen her gün bütün Arap dünyasına kültürden sanata, tarihten siyasete, ekonomiden medyaya bir Türkiye esintisi sunuyor.

Bu “Türkiye’deki Misafirleri ” böylesi değerli ve önemli misafirlerimizden birini böyle bir yazıyla hatırlamak ve hatırlatmak istedik. Kim bilir bu topraklarda daha tanınası ne mücevherler vardır. Onları bulup konuşturmaya ve anlatmaya değer aslında! Öyle değil mi?

Muhabbetle Kalınız.

Meryem Aybike Sinan - Haber7

meryemaybike@gmail.com

http://twitter.com/maybikesinan

http://facebook.com/meryemaybike.sinan

Yorumlar15

  • turgut1 11 yıl önce Şikayet Et
    ümmetçi mi o da nedir!!!!. 2.abdulhamid de ümmetçi idi..ümmetciliğin tanımında ümmeti muhammedin bir sancak altında toplanması,ayrı ayrı devletler değilde tek devlet olarak,tek devletin sınırları içerisinde yaşamak,hüznü acıyı ve güzel şeyleri beraber paylaşma algılanır..nasıl ki amerikan mandacılığı amerika gözetim ve denetiminde onlara ram olan bir anlayışsa..ümmetçilik; ümmeti muhammedin sesi olmayı hedefler..bu düşünceler imparatorluğun dağılması döneminde gündeme gelen kurtuluş reçeteleri bağlamındaydı...ümmetçiliğin evrensel bir anlayışı vardır..sorunlara evrensel yaklaşımdır..
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • demokrat 11 yıl önce Şikayet Et
    ümmetçi ne demek!. ümmetçi islam olanın bir kabil edildiği hem teolojik hem ideolojik kapsayıcılığı olan bir düşünce. buna "islamcılık" diyen de var. kendini ve yakasını bütün izmlerden kurtarmış müslüman halkların tek ve yegane kurtuluş reçetesi de bu düşünce biçiminde saklı. buna karşı çıkanların da başka emelliri vardır. dr nizar beye başarılar, tebrikler.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • METİN SUCU 11 yıl önce Şikayet Et
    ümmetçi ne demek şimdi.... ümmetçi ne demek şimdi...nerden icap etti. yazıyı bu kelimeye kadar okudum. ondan sonra koptum ve okumayı bıraktım. yazar bu konuma gelmiş islamcı, ümmetçi, vsci. noktasından bir adım öne gidememiş. ümmeti muhammed (sav) ümmetçi değildir sadece ümmetin bir ferdi olma şerefine nail olmaya şükreder. ben islamcıyım, ümmetciyim şu islamcı bu ümmetçi sözleri islam dinini dünyaya ve dünyalığa alet eden bir zihniyetin bilinçaltını yansıtmaktadır. ümmetçi kelimesini bir adamın ne kadar şuurlu bir mümin olduğunu vurgulamak için kullanmak o kişiye hakarettir. biz müslümanlar sadece müslümanız ve ümmeti muhammediz (sav). müslümancı, islamcı ve ümmetçi değiliz. din tacirlerinden de uzağız.
    Cevapla
  • demokrat 11 yıl önce Şikayet Et
    ön bilginiz de sorunlu 2. kısacası yazarı sadece eleştirmek niyetine okuduğunuzu gözlemliyorum ki bir çok okuyucunun da dikkatini çekmiştir! başını kapatmıyor diye bir yazarın bütün yazılarına toptancı ve eleştirel bir bakış açısayla yaklaşmak bana biraz yobazca geliyor kusura bakma ama bu aynı zamanda bir mümin tavrı da değil.bu sitede sizin tarafınızdan alkış tufanına tutulan bazı sözde yazarların "cemil ipekçi'den dem vurup adam sırasına çıkardığı yazılara sesiniz çıkmazken böylesi gözel bir konuyu, sıradışı bir konuyu alıp önünüze koyan yazar hanımefendiye bakışınız hayli sorunlu ve önyargılı. yani sizi gerçekten de samimi bulmuyorum.
    Cevapla Toplam 3 beğeni
  • demokrat 11 yıl önce Şikayet Et
    bence ön bilginiz de biraz sorunlu üstadım1. bir yazarın dişiliği ve kişiliği zaten konumuzun dışında. allah sahibine bağışlasın kerdeşimiz bizim. yazarlığını konuşuyorduk değil mi? sizin tavrınız biraz şekilçi, biraz eleştirel, biraz gaybı bilme ve yorumlama şeklinlinde de kendini göstermiyor mu? sizin islamı bilme ve algılama şekliniz de belki hanımefendiye uymuyordur! ne olacak şimdi? bana uymayanlar beni okumasınlar mı desin şimdi. ya da bana uymayanlar şöyledir, böyledir diye ahkam mı kessin? zaten islam dünyasında müslümanların islami algıları birbirine tıpatıp uysaydı bu gürültü ve şamata ne o zaman? siz gerçekten de sadece eleştiriyorsunuz, sadece olumsuzlukları görüyorsunuz!
    Cevapla Toplam 4 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat