“Biz Boğaziçi Üniversitesi mezunları” ne demek!

  • GİRİŞ23.07.2012 09:05
  • GÜNCELLEME23.07.2012 09:05

Oysa bu coğrafya da, bu kültür ve medeniyette insanın değeri ve önemi ilim ve takvası ile ölçülürdü. Ne zaman batının izmlerini, düşünce biçimini ve kapitalist hayat anlayışını benimsedik bizler de başta takva olmak üzere diğer bütün insani değerleri bir kenara bırakıp kendimizi bu dikenli yollarda bulduk.

Yazımızın başlığında bu güzide üniversitenin adını zikretmemiz yanlış anlaşılmasın zira bahsi geçen sözde münevverlerimizin oldukça göze batan ve kulak tırmalayan bir kompleksini dile getirmek amacımız. Bunu da önceki gün yaşadığımız bir olay üzerinden anlatmak istiyorum.

Yaklaşık dört yıldır yaşamakta olduğumuz sitenin yıllardır yapılmayan olağan kongresini önceki gün yaşadığımız beldenin üniversiteye bağlı uygulama otelinde nihayet yapmak için bir araya geldik!

Çünkü site sakinlerinin büyük çoğunluğu İstanbul’da ikamet eden ve ekserisinin Ermeni, Rum, Yahudi gibi  gayr-ı Müslimlerin teşkil etmesi ve birçoğunun yurt dışında yaşaması nedeniyle bu toplantı bir türlü yapılamıyordu yıllardır.

Özellikle bu toplantının Ramazan ayında yapılması zaten çok ilginç idi nitekim başta biz ve bizimle ilgili arkadaşlarımız ve iki Hacı Amcamızın da buradan ev alması bu kesimi bayağı kızdırmış olmalıydı.  Açıkçası bu toplantı bize karşı bir “meydan okuma” idi. Öyle ya bu muhafazakârların kendi gibi üst perdeden ve özellikle “Boğaziçi Mezunlarının” arasında ne işi vardı? Bunlar neden kendi gettolarında oturmaz, neden daha iyisini isterlerdi ki?

Otelin toplantı salonuna gittiğimizde site başkanlığını yürüten Yahudi Başkan bizi nezaketle karşıladı. Bizim Hacı Amcalar da geldi. Sular, içecekler seller sular gibi gelip gidiyor! Otuz haneli sitede sadece beş ev orucunu tutuyor galiba! Gerisi olduğundan da oburlar bugün!

“Toplantı neden Ramazan’da diye soruyorum, “tesadüf” karşılığını alıyorum!

İlk golü toplantının açılışında yiyoruz!

Atatürk ve silah arkadaşları için bir dakika saygı duruşu diyor bizim Yahudi! Ne de vatanseversin diyorum içimden, ne çok seversiniz ya bu ülkeyi ve Müslümanları!

İstiklal marşını okumuyorlar! İtiraz edecek oluyorum çoğunluk ne dese o olur bu sitede yahu!

Ve kozlar paylaşılıyor!

Bir kadın var, adına bakılırsa Türk, sorsan belki “Müslümanım” diyecek! Başlıyor konuşmaya. Geldiğinden beri bizim Hacı Amcaya takmış, onun sakalına, yaşama biçimine ve verandasının önüne ektiği bitkilere takmış!

Toplantıdan bir saat önce de evinin önünde amcamızı taciz etmiş! Halit Amca Almanya’dan emekli olmuş, Nur Cemaatine yıllarca Almanya’da hizmet etmiş, oldukça kibar, düzgün, sevimli, neşeli birisi. Kendisini çok seviyoruz ve kavgayı duyduğumda evine koşuyorum, teyzemiz çok üzülüyor zira. Ve gittiğimde evinden yükselen Kur’an sesini işitiyorum.

Bir an duruyorum, bu ağlamaklı bir ses, bu şerli insanlardan bıkmış bir ses ve Allah’ına sığınan bir ses! Yeni ameliyat olmuş eşi kapıyı açıyor o da ağlamış! Ayaküstü teselli etmeye çalışıyorum.

Ve Toplantıda bu Boğaziçi Mezunu! Kadın başlıyor konuşmaya:

“ Biz Boğaziçi mezunları bu siteyi on beş yıl önce kurduğumuzda ki hepimiz okul arkadaşıydık böyle karmaşık değildi site. (Siteyi de zamanın CHP’li başkanını kafalayıp ormanın içine kurmuşlar ve sonra bir şekilde hal etmişler işte. Sitenin etrafı hala orman arazisi) Kültür ve yaşayış olarak bir bütündük! Şimdi sözümü sakın kimse kesmesin, benim evime en yakın bir komşum var, beni taciz ediyor, ben içkimi rahat rahat içemiyorum, ailesiyle çıkıp beni seyrediyorlar. Bu kişilerin görgüsüzlüğünden ve tacizinden bıktım, acilen önlem alınmasını istiyorum!”

Bu hanım üç dakikada bir “Biz Boğaziçi Mezunları” ifadesini tekrarlıyor. Dayanamıyorum ve atlıyorum toplantının içine ve diyorum ki:

Lütfen önce İNSANİYET ÜNİVERSİTESİ’nden mezun olunuz! Önce saygılı olunuz, önce enaniyeti bırakınız, kibri bırakınız, yemişim sizin Boğaziçi mezunluğunuzu, her şeyden önce bir insanın hassasiyetlerine saygılı olunuz, önce kompleksinizden arınınız sonra şu meşhur Boğaziçi üniversitenizden mezun olunuz rica ederim!”

Gayr-ı Müslimlerin bizimkilere göre daha nazik ve iletişime hazır olduklarını gözlemliyorum. Hatta birisi ayağa kalkarak bu kadını samimiyetsiz bulduğunu söylüyor!

Kadın göz göre göre yalan söylüyor, mağduru oynuyor!

Hacı Amca suskun, o Allah’ına sığınmış. Bu Ramazan günü karşısında yiyip içen, yalan söyleyen, kibrinden büyük dağları deviren ve durmadan çemkiren bu kadını O’na havale etmiş. Susuyor!

Ama ben susmuyorum daha doğrusu susamıyorum:

“Sizin derdiniz nedir biliyor musunuz, bu son kaleniz, şu beton yığınları son kaleniz, taptığınız bütün mabutlarınız yıkıldı üzerinize! Siz hazımsızsınız, siz kendiniz bile olamamışsınız, Boğaziçi’nden mezun olsanız ne yazar! Hem bana ne, benim için dağdaki çoban sizden daha değerli ve önemlidir, bu böyle biline! “

Bir Ramazan günü yaş ortalaması altmış üzeri olan koca koca insanların yiyip içtikleri bir site toplantısında halimiz ve ahvalimiz bu idi!

Sonuç: Bu ülkede bitirdiği Üniversiteyi, koleji ve bir avuç parasını üstünlük sebebi sayan bu kıt gönüllü  insanlar hala aramızda son çırpınışlarıyla yaşamaya çalışıyorlar ama sert kavgalarla…

Bu kolejler ve Üniversiteler bu aklı evvellere asıl üstünlüğün “takva” olduğunu anlatıp öğretmemiş ne yazık ki!

Bu sert kavgalar sosyal hayatta daha uzun zaman devam eder mi bilmiyorum!

Ne dersiniz?

Muhabbetle kalınız!

Meryem Aybike Sinan Haber7

meryemaybike@gmail.com

http://twitter.com/@maybikesinan

http://facebook.com/meryemaybike.sinan

Yorumlar7

  • turgut1 11 yıl önce Şikayet Et
    ev alma komşu al. ülkemizin her karış toprağı güzel komşuluktan besleniyor diyemeyiz..farklı inançlarla mensup insanlarla yapılan komşuluk bazen güven verici dostluklara ve başka inançları tanımaya,o inançlara karşı ön yargının kırılmasına sebeb olmaktadır..bazende gayet radikal inanç grupları vardır ki bunlar bulunduğu mahalleyi yada apartmanı siteyi sokağı kurtarılmış alan olarak ilan ederler ve kendileri gibi düşünmeyenlere karşı gayet bağnaz ve öteleyeci tutum takınırlar...ev almaya yada kiracı olmaya ev bakarken bakılan yerin sosyo kültürel evresi,komşuluk ilişkileri ve hatta güç yetirilebiliyrosa adli vaka ve karakolluk olma sıklıkları sorgulanmalı..ve eve geçildi ise iyi bir komşuluk gösterilemiyorsa kötü komşulukta gösterilmemeli..çocukların kavgalarına tahammül vs.bina içi gürültü tahammülü vs..öncelik güzel komşuluk olmalı netekim.
    Cevapla Toplam 4 beğeni
  • bir kul 11 yıl önce Şikayet Et
    malesef.... bu memlekette haşa allah ı sokakta yakalasa o'na temiz bir sopa çekmek isteyecek haylice bir azgın azınlık var..
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • mete bilge 11 yıl önce Şikayet Et
    tamam da iktidar da imama hatip mezunu olmakla övünüyor:). herkes her kesim harbiyelisi, mülkiyelisi, imam hatiplisi zamanı gelince, kendini gösterince okuduğu mekteple övünmüyor mu?
    Cevapla Toplam 8 beğeni
  • erdal islam 11 yıl önce Şikayet Et
    siyonistler diyorum ben.... siyonistler ve onların yolunun yolcuları varın gelin ne daleverelerin döndüğünü siz düşünün derim??türkiyede kendini gizlemiş yada gizlenen yüzbinlerle siyonist var bu ünüversiteye ve diğer bazı ünüversitelere öğretim elemanlarına mezunlarına hep şüpheyle bakarım şişirilmişliklerinide siyonizme bağlarım onlar istedikleri kadar kendilerini yüceltsinler...bunlardan sadece israil ve abd ye hayır gelir anadolu insanına iyi insanlara müslümanlara zarar gelir vesselam...
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • ali karaman 11 yıl önce Şikayet Et
    hoşgörü ve önyargı. bizim cenahta acaba hoşgörü varmı? biz hala chp zihniyeti ve mhp zihniyeti neden deriz. tahammül sınırlarımız kime ne kadar? yemişim üniversitenizi güzel bir kelime mi? usülsuz arsada ev neden almışsınız? beton binayı kale zanneden kişilerle muhatap olmanız... meryem hanım bu yaşadıklarınız iç dünyanızda kalsa daha iyi olurdu. saygılarımla
    Cevapla Toplam 14 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat