Laiklik Müslümanın nesine lazım
- GİRİŞ26.09.2011 06:46
- GÜNCELLEME26.09.2011 06:46
Başbakan Erdoğan, tüm dünyanın gözü önünde özgürlükçü bir laiklik savunarak, Kemalistlerin sandığının aksine bugüne dek bu konuda “takiyye” yapmadığını ispatladı. Ancak bununla başlayan tartışma da gösterdi ki, AK Parti’ye oy veren herkes, “Milli Görüş gömleğini” çıkarmamış.
Kuşkusuz laiklik tartışması, Kemalizm’in 80 yıldır dayattığı “ucube” üzerinden yapılmamalı. Din özgürlüğüne saygılı bir “din ve devlet ayrımı”ndan bahsediyoruz burada.
Bu konudaki kayda değer itirazlardan birini, bizim gazetenin köşe yazarlarından muhterem Sibel Eraslan hanımefendi getirdi. Laikliğin bir Aydınlanma fikri olduğunu, oradan çıkan her şeyin “insanın Tanrı ile hesaplaşıp, onu göklere hapsettikten sonra birey ol[uşuyla]” işlediğini, yani İslam’la temelden çeliştiğini savundu.
Oysa, daha önce de vurguladığım gibi, bizde nedense “standart görüş” olan bu Aydınlanma ve “birey” tanımı, gerçekte Avrupa ve bilhassa Fransız tecrübesini yansıtır. (Ve benim buna muhalefetim Sibel hanımınki kadar net ve kesindir.) Bundan çok farklı olan Anglo-Sakson geleneği ise, aklın ve imanın uyumu, bireyin “Allah’a karşı şahsi sorumluluk” üzerinden tanımlanması gibi fikirler içerir.
(Köşe yazısının tamamını okumak için bu linki kullanabilirsiniz)
Mustafa Akyol / Star
Yorumlar16