2016’da Türkiye Suriye’ye Girecek mi?

  • GİRİŞ02.01.2016 11:34
  • GÜNCELLEME03.01.2016 09:51

 Araplar geleceği öngörmeye çeşitli adlar veriyorlar. Bunlardan birisi de istişfaf ifadesidir. Geleceği okumak mümkün mü? Bazı hatalarla birlikte geleceği okumak mümkün. Tarihin akışını takip eden geleceği bulur. Yeni sene ile birlikte yine futuristler devreye girdi. Kurumsallaşmış futuristik akımlar veya yapılar da var. Bunların en bilinenlerinden birisi Türkiye’nin de yakından bildiği Stratfor adlı stratejik  analiz sitesidir. Bunun kurucusu ve bir yerde kuramcısı olan George Friedman, George Soros’un bir başka versiyonudur. Soros gibi Friedman da Macaristan asıllıdır. 2016 yılıyla alakalı olarak yayınladıkları bir analizde Türkiye’nin Suriye’ye gireceğini tasavvur ediyorlar. Stratfor adlı analiz sitesine göre Türkiye, Suriye’nin kuzeyinde IŞİD’i temizlemek ve ayrıca PYD’nin genişlemesine ve yayılmasına dur demek için bölgeye yönelik bir askeri harekatta, müdahalede bulunacaktır. Bunu yaparken Amerikan şemsiyesine de haiz olacağını öngörmektedir. Bu vasile ile Ocak ayında (2016) Amerikan Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın Türkiye’ye geleceği ve bu ziyaret vesilesiyle Türkiye’nin bölgesel rolünün yeniden ele alınacağı da ifade edilmektedir. Stratfor ABD’nin Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine silahlı müdahalesine engel olmaya çalışmayacağını da öngörmektedir.

***

2016 gayet sıcak bir yıl olacak. Obama’nın 8 yıllık iktidarının son yılı ve topal ördek haline gelecektir. Rusya’nın ise saldırganlığını artıracağından şüphe yok. Bölge Arap Baharından beri tam 100 yıl öncesinin şartlarına geri döndü. Ölüm kalım ve paylaşım halinde. İçeride İran ve İsrail olmak üzere ikişer odak/mihrak var. Bu arada Şerif Hüseyin’in torunlarından Ürdün Kralı Abdullah II’nin ümmete ihaneti dedesi Şerif Hüseyin’in ihanetini aratmıyor. İran eksenine yanaşmak istedi tam başaramadı. O da Sisi ile BAE arasında bir konum aldı ve dedesinin başlatmış olduğu Osmanlılara karşı isyanı yeni versiyonu ile sürdürüyor. Zeki Beni Erşid gibi Müslüman Kardeşler ileri gelenlerini eften püften bir mesele, iddia ile içeri attı. BAE liderlerine hakaret iddiasıyla Zeki Beni Erşid’i hapiste çürütüyor. Dost bir ülkeye karşı ağzını bozmuş, dil uzatmış! Kendisi ise Esat’ın şebbih/baltacı büyükelçisi  Behçet Süleyman’ın  ağız kokusuna tahammül etti, tehdit ve küfürlerini dinledi! Dedesi Osmanlılara ihanet ettiği gibi kendisi de Suriye halkına ihanet etti. Onunla da kalmadı Sisi ve BAE liderleriyle birlikte Rusya’nın müdahalesinin kirveliğini yaptı. Kutsadı. Bu çete Filistin halkına karşı İsrail ile Suriye halkına karşı ise herkesle ve bilhassa Rusya ile birlikte hareket ediyor. Her ihanet çemberine dahiller. Dede torun arasında ihanetin yüzüncü yılını yaşıyoruz. Şerif lakabı taşımasına rağmen Hazreti Peygambere karşı reddi mirasta bulunmuştur. Onun mirası Arap Birliği’ni ihanet mahfeli haline getiren Nebil Arabi’nin durumu gibidir. Adamın lakabı Arabi olsa bile gerçekte Farisidir. İsmine bakma eylemine ve sıfatına bak! Kimse ayranım ekşi demez.

***

2016 yılı ihanetler ve zaferler yumağının yeni bir halkasıdır. Şerif Hüseyin’in Büyük Arap Devrimi adı altında büyük ihaneti olduğu gibi aynı zamanda Sykes-Picot - Sazanov üçlüsünün  paylaşım zaptının da yüzüncü yıldönümüdür.  The Guardian gazetesinin de temas ettiği gibi 100 yıl sonra da bölgede hala Sykes-Picot ve Balfaour Beyannamesinin meş’um izleri ve etkileri devam etmektedir. Bu etkiler silinememiştir. Arap Baharı bu yönde insiyaki bir hamle olmuş lakin dış ve iç güçler önünü kesmişler ve etkisini tersyüz etmişlerdir. Balfaour Beyannamesi ve Sykes-Picot mutabakatları bölgede ulus devletlerinin inşasına zemin hazırlamış ve İsrail’i doğuran süreci tetiklemiştir. 

Yazının tamamı için tıklayınız...

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat