Asker neyi doğruladı neyi yalanladı
- GİRİŞ21.06.2008 08:55
- GÜNCELLEME21.06.2008 08:55
TSK kendi kendini yıpratmasın!
Taraf gazetesi Eylül 2007de yürürlüğe konulduğu iddia edilen bir Genelkurmay Eylem Planını 20 Haziran 2008de tam sayfa duyurdu. Eylem planının adı Bilgi Destek Faaliyeti idi. Genelkurmay hemen yalanladı ve eylem planına sahip çıkmadı.
Genelkurmayın karşı çıkması Komuta katının onaylanmış resmi evrak ve planı olmadığı şeklindedir.
Genelkurmay böyle bir planla işimiz olmaz, özel birimlerimiz durumdan vazife çıkararak böyle bir şey yaparsa izin vermeyiz, TSK dinin siyasete karışmaması demek olan laiklik kadar, ordunun siyasete karışmaması demek olan demokrasiye de saygılıdır demedi.
Genelkurmay bildirilerine bakarsanız demokrasi vurgusu hiç yoktur. Demokrasi sözü geçse de kötüye kullanıldığını vurgulamak için geçmektedir. Üç defa darbe yapmış bir ordunun siyasetle el altından ilgilenmediğine inanmak saflık olur.
Psikolojik Savaşın yeni adının Bilgi Savaşı olduğu bilinirse eylem planına Bilgi destek faaliyeti denilmesi daha kolay anlaşılır.
Ordularda liderliğin önemi
Türk tarihinin iki büyük yenilgisi var, hiç unutulmayan. Bunlar Viyana kuşatması ve Balkan bozgunudur.
Her iki savaşı güçlü olduğumuz halde kaybettik. Bilinen en önemli nedeni her iki savaşta da liderlik sorunlarıydı.
Viyana kuşatmasında Merzifonlu Kara Mustafa Paşanın Kırım Giray Hanını aşağılaması, Giray Hanın da şahsi kırgınlığını askerlik sanatına yansıtması ve Polonya ordusunun önünü kesmemesi bozguna neden oldu. Kırım Giray Hanın yapması gerekeni yapmaması savaşı kaybetmek ve tarihin değişmesi için yeterli oldu. O tarihten sonra Kırımlar iflah olmadılar.
İkincisi, Osmanlının son dönemleri ve İttihat Terakkinin orduyu siyasetin içine sokmasının sonucuydu. Süleyman Paşa, Gazi Osman Paşaya olan kıskançlığı nedeniyle liderlik boşluğu oluştu ve Balkan bozgunu yaşandı.
Gördüğünüz gibi liderlerin psikolojik saplantıları tarihimizi nasıl etkiledi? Özdeki psikolojik çatışma ülke odaklı değil, ego odaklı idi. Duygular verilen kararları etkilemişti.
Viyana kuşatmasından sonra Osmanlı toparlanamadı. Çınar yavaş yavaş çürüdü.
Osmanlı İttihat Terakkinin siyasi hırsı nedeniyle de yıkıldı. Osmanlı yıkıldı ama çok şükür ki, toplum yenilgiyi kabul etmedi. Büyük Atatürk gibi bir kurucu liderimiz çıktı. Topluma güven verdi. Kanaat önderlerini yanına aldı. Hem Bektaşi hem Nakşiler onu destekledi. Onun liderliği çok önemliydi, böylece Cumhuriyetimiz doğdu.
Bugün Genelkurmayımız yine liderlik hataları yapıyor. Niyetlerin iyi olduğunu biliyoruz ama yöntemleri ve savunduğu değerleri çok geri.
Taraf Gazetesinin tam sayfa verdiği haber (20.06.2008) eğer doğru ise bir felaketle karşı karşıyayız. Yalanlanma tatmin edici olmadığı için doğru olma ihtimali var. Bu nedenle varsayımsal bir tartışma yapalım.
Kendini her şeyin merkezine aldığı anlaşılan bir Genelkurmayımız var. Buna göre; Medya kullanılmalı, kanaat önderleri kullanılmalı, sanatçılar kullanılmalı. Bu yaklaşımda hiç empati yok. Aydınlatma timleri (Dikkat ediniz aydınlanma değil) kurulacakmış. Toplum bilgilendirilecekmiş. Haberin özü; Yargıçları ikna et, kendi subayını ikna et, gerekirse dini kullan, muhalifleri karala, teröre sessiz kalanları taciz et şeklinde
Türkiyede gerilimden, terörün bitmemesinden benim sorumluluğum var mı, özeleştiri yapalım gibi hiçbir çaba yok!
Merzifonlu Kara Mustafa Paşanın Kırım Giray Hana empati yapamamasının hatasını Osmanlı tarihi ödedi. Askerin siyasete karışmasının sonucunu Balkan savaşlarında gördük.
Bugün maalesef laikliği ve Atatürkü sopa olarak kullanan bir liderlik yaklaşımı var.
Eğer ses çıkarılmazsa, demokratik tepkiler verilmezse sopa yemeye devam edeceğiz.
Afiyet olsun ey halkım, kullanılmaya devam et!
Çözüm nedir?
TSKnın kurumsal kimliğini yıpratmadan eleştirmeye devam etmemiz gerekir. Eleştirinin içinde öneri varsa eleştiri geri bildirim haline dönüşür. Eleştirilen kişiyi üzse bile orta vadede fayda sağlar.
Ordumuzun şerefini kurtarmak için Türkiyeyi BÜYÜK İKNA ODASI yapmaya çalışan generallere Yanlış yapıyorsun paşam demeliyiz.
Bunu söylerken küfür değil bilgi, veri ve yaşadığımız örnek olaylardan hareket ederek eleştirilerimizi yapmalıyız.
Toplumu kışla, meclisi yedek subay taburu, bakanları asteğmen, başbakanı Türkiyenin belediye başkanı gören algıyı böyle değiştirebiliriz. Çok şükür ki bu algı ordumuz içinde azınlık durumundadır.
Genelkurmaya kimler halkla ilişkiler hizmeti veriyorsa hiç bilimsel hareket etmiyor. Bilimsel iletişim ve liderlik tekniklerinde insanları anlamak, kategorize etmemek, önyargısız olmak, özeleştiriye açık olmak esastır. Klasik ve bayatlamış iletişim tekniklerinde tepeden bakarak, inanmadan, rol yaparak, gerekirse yalan söyleyerek insanları etkilemeye çalışılırdı. Bu tekniği kullananlar gerici iletişimciler oldular.
Varsayımı savunan varsa ona Sayın paşam önce kendinizi aydınlatın, sonra toplumu dememiz gerekir.
Yorumlar27