TSK'da güvenlik defekti

  • GİRİŞ18.08.2008 10:26
  • GÜNCELLEME18.08.2008 10:26

insanların çıkarına uymayan sahteciliğe ve doğru belgelere kör olması, çıkarına uyan sahteciliği ve doğru belgeleri abartarak savunması medya ahlakı açısından ibret vericidir. 

Ergenekon soruşturması geldi resmi şahıslara dayandı ancak daha fazla ilerleyemiyor. Tutuklanan herkes hemen hemen ‘Ne yaptıysam devletin bilgisi dahilinde yaptım’ diyor. 

‘Ancak devletin resmi kişileri bu işleri yaparken biz size para veremeyiz paranızı bir şekilde temin edin demişler. Onlarda devletin özel birimlerinden ihaleleri öğreniyorlar ve devletin selamını götürerek komisyon alıyorlar. Sözünde durmayana sıkıyorlar. Çünkü ne yapıyorlarsa devletin bilgisi dahilinde yapıyorlar.’ Ergenekon çeteleri böyle mi oluştu acaba? 

Hal böyle iken yüzeysel tartışmalarla vakit kaybediyoruz. Belgeler sahte olsa ne olur olmasa ne olur? Devletin hangi tarafına el etsan çürümüş. İşine gelmeyene sahte işine gelene doğru riyakarlığı Osmanlının son dönemi gibi. ‘Padişahım çok yaşa’ söylemi şimdi, ‘paşam çok yaşa’ olmuş. 

En sağlam kurumumuz olarak bildiğimiz Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bazı güvenlik defektleri vardı. Bu açıkların nedeni de anlaşılmış oldu. 

Yakın tarihimizi hatırlarsanız 3 Temmuz 2003’de Kuzey Irak’ta subaylarımızın başlarına çuval geçirilme operasyonu olmuştu. Aslında kriptolarımız için ABD’liler o operasyonu yapmıştı. 

Türk askerine silah ve kripto namusunuz diye öğretilirdi. Türk Timi namusunu koruyamadı. Onurlu mücadele edecek, direnecek, karşılık verecek, sonucu göze alacaktı. Kazandığı sürede de zaten Ankara devreye girecek, kriptolar korunacaktı. Gerekiyorsa imha edilecekti. Sonuçta maalesef kuzu kuzu Amerikalılara teslim oldular. 

Bu olay idealizm çürümesinin göstergesidir. Acaba ÖKK’lığında  görev yapanlar görev idealizmi değil ganimet idealizmi içinde miydiler? Bu toplum ordusunu ayakta tutmak için ciddi vergiler veriyor ve fedakarlıklar yapıyor. TBMM konuyu maalesef araştıramadı. Çünkü TBMM’nin silahlı kuvvetlere hesap sorması gerekiyor ama soramıyor. Çünkü sistem çürümüş. 

Diğer taraftan kriptolarımız ile ilgili garip ölümlerin görüldüğü ASELSAN’da yaşanan mühendis ölümleri... Hepsinin ortak özelliği silah sistemlerinin şifreleri üzerine çalışmalarıdır. Devletin burada da eli kolu bağlı… Çünkü sistem çürük… 

Ergenekon soruşturması, darbe günlükleri, Orgenerallerin asli görevlerini bırakıp siyasi parti gibi çalışmaları, terör örgütü PKK’nın gerçekleştirdiği Dağlıca baskınında savunulamaz istihbarat hatalarının olması ve Makine Kimya’nın ürettiği el bombalarının, zimmetli silahların ve gizli evrakların TSK bünyesi dışında el değiştirip durması… İşportaya düşerse şaşmayacağız. 

Hani silah askerin namusuydu? Bu olay batıda olsa Genelkurmay Başkanını istifa ettirirdi. 

Ordumuzun silahlarına sahip çıkamaması, kriptosunu koruyamaması zihniyet yozlaşması ile ilgilidir. İttihat terakkiden beri gelen ‘Mevzu-u bahis vatansa gerisi teferruat’ denilen insanlık dışı her yöntemi meşru sayan zihniyeti sorgulamak gerekir. Ne istediği ile nasıl istediği arasındaki farkı anlayamayan hukuksuzluk öğretisi ve çürüme doğuran bu anlayış sağlıklı değildir. Sorunun sorumluluğunu Ergenekon sanıklarına yıkıp ‘Kök neden’e dokunmamak hastalığın şekil değiştirerek devamına sebep olur.  

Çürümüşlüğün diğer göstergesi de TSK’nın yaptığı ayrımcı uygulamalardır. 

Hep kendilerini övecek gazetecilere akredite verme ve neye göre ölçüldüğü bilinmeyen akredite gazetecilik haksızlığı… Eleştiriye kendini kapayan hastalıklı bir yapı… 

Bir diğer ayrımcılık irtica ile mücadele adı altında sahte belgelerle ordudan uzaklaştırılan iki bine yakın subay astsubaya yapılan haksızlıktır. Anlaşılan o ki, belgeler sahte olduğu için yargıya kapalı olarak ve hukuk denetiminden kaçırılarak YAŞ kararı ile işlemler yapılmış. Bu tasfiye operasyonu BÇG sahteciliğinin tipik bir örneğiydi

Yüksek Askeri Şura’daki Orgenerallerimiz kullanıldıklarını düşünüyorlar mı acaba? Başlarını yastığa koyup rahat uyuyabilecekler mi acaba? Medyamız bu sahtecilikleri de görüyor mu acaba?... 

Sahteciliğin diğer bir örneğide ‘Anasına bak oğlunu al taktiği’ olarak Radikal gazetesinde okuduğumuz Ertuğrul Mavioğlu haberi idi. Harp Okullarına ve Askeri Liselere öğrenci alınırken düşünce yapısını anlamak için mülakatta sorulacak soruları aktarıyor haber. 

Annesi başörtülü ise nene hatunun torunu bile olsa ‘Yasak Hemşerim’ retoriğine takılan kaç Anadolu evladı elendi acaba? Psikolog ve sosyologlardan oluşan bir kurulla aile ansiklopedisini oluşturarak geleneksel kökenden gelenlerin ayıklanması uygulaması idi bu uygulama. Üç ay önce çekilmiş aile fotoğrafı istenmesi ve yanlış beyanı okuldan tart nedeni olduğunun imzalatılması uygulamasının halen sürdüğünü duyuyoruz. 

Spor sınavında uzun don giyenlerin elenmesi, sağcı gazete okuyanların etiketlenmesi, annesinin evde nasıl dolaştığının sorulması, hangi iç çamaşırı giydiğini sormaları, hatta denize Atatürk ve Muhammed düşse hangisini kurtarırsın sorularının sorulduğunu biliyorduk ama belgelenmesi iyi oldu. 

Gayri insani bir ayıklama yöntemi, yanık Anadolu çocuğunun TSK’ya girmesinin resmen engellenmesi ve bir çeşit kadrolaşma. Böyle bir uygulama halk arasında söylenip duruyordu. TBMM İnsan Hakları Komisyonu konuyu inceleyebilse gerçeği daha net görebiliriz.  

Bugün de askeri okullar interneti yasaklayan okullar olarak biliniyor. Ne kadar acı değil mi? Bir adam yaratmak, Anadolu çocuklarını devşirmeye çalışmak, irtica korkusu ile güvenlik endişesi meydana getirerek yeni kimlik oluşturma psikolojik savaş yöntemleri.

İletişim çağında sonuçsuz çabalar olarak tarihe geçecek. 

Genelkurmaydan açıklama bekliyoruz!.... 

Bir aferin için canla başla çalışacak kişilerin oluşturduğu gayri nizami harp (GNH) birlikleri bu hale mi gelecekti? Ama madem bu hale geldi Genelkurmaydan şu açıklamayı beklemek hakkımız. En son 2007 yılında Hollanda’nın Gladio’yu dağıttığı resmen açıklamıştı. 

Genelkurmayımız, Gladio’nun Türkiye uzantısı olan Özel Kuvvetler Komutanlığı birliklerinin dağıtıldığını resmen açıklamalı, cephaneliklerinin imha edildiği beyan edilmelidir. Aksi takdirde TSK yıpranmaya devam edecektir. Yeni kurulacak GNH yönetmeliğinin ise sadece dış düşmana yönelik olması sağlanmalıdır. 

Türk Genelkurmayı demokrasiyi benimsemiş ve özümsemiş mi, darbeleri bir seçenek olarak hala  düşünüyor mu? Açıklama bu sorulara cevap verecek. 

Ey ordum bu ittihat terakki zihniyetinden ve tanzimat kafasından ne zaman kurtulacaksın? 

Ey ordum sahteciliğe biraz izin verdin Çanakkale ruhunu kaybettin, silahlarını, kriptolarını, gizli evraklarını koruyamıyorsun. Artık kendine gel. Sen bu toplumun göz bebeğisin, sevgilisisin, seni seyrederken yine gözlerimizin dolu dolu olmasını istiyoruz. 

Ey ordum sahteciliğin her türlüsüne karşı olduğun zaman kurtulacaksın. Bunu senden bekliyoruz. 

Belki biz göremeyeceğiz ama kıyamet kopmazsa çocuklarımız görür inşallah. Tabii herkes kendi alanını temiz tutarsa ve elinden geleni yaparsa. 

Bizim insanımızda da yalandan, terörden, manüplasyondan uzak, güvenli bir hayat arzusu var. 

Ümit ışıkları var, yeni Genelkurmay Başkanımız Orgeneral İlker Başbuğ halkla ilişkiler kadrosunu albaylıktan tümgeneralliğe yükseltti. Artık halkı daha çok dinlemek isteyen bir ordumuz var. 

Söylenen değil söyleyen toplum olalım.

NEVZAT TARHAN - HABER 7

ntarhan@gmail.com

Yorumlar24

  • bahar ılgaz 15 yıl önce Şikayet Et
    devamı2.Ve ben inanıyorum ki. mutlaka hatalarını anlayacaktır bu milletin evlatları!Yiyişimiz ayrı olsa da o yoğurdu aynı tastan yiyoruz ve yediğimiz yoğurdun temizliğinden sürekliliğinden hepimiz sorumluyuz;ben ülkeme yetkililerime güveniyorum,Yaşımız 50 60 değil,biz bunları düşünebiliyorsak onlar nicelerini düşünüyordur.Ama dediğim gibi daha daha büyüklerin tecrübelerinden yararlanmak gerek.Bizi yutmak isteyenlerin sefer sayısı 20yi buldu bu haçlıların! onların eline bakmamız kendi yoğurduğumuza kaşığı kendimiz yapmamız gerek.saygılar
    Cevapla
  • bahar ılgaz 15 yıl önce Şikayet Et
    devamı :. yeğdir sözünü doğrulatmaz inşallah tekrar!İlkini gördük koca İmparatorluk param parça oldu bazı maceraperest kafasına buyruk Paşalar yüzünden;devlet yönetimin arkasında başka işler çevirmeleri yüzünden ama neyseki bir Atatürk çıktı da anca toparlayabildik!Ben de diyorum ki ey ülkem yetkillileri aç da bir oku tarihini ataların ne yapmış da 600 yıl güçlüce onurluca ayakta kalabilmiş ve ne gibi çirkinliklerle alavere daleverelerle yok olup gitmiş.TECRÜBELERDEN DERS ALMAK GEREK.Yaramaz çocuk gibi olmamak gerek!
    Cevapla
  • Zenci Turk 15 yıl önce Şikayet Et
    Sayin Nevzat Bey;. Kose yazari enflasyonu olan bir ulkede sizin gibi yazarlarin olmasi bizi sevindiriyor. Samimiyetle soyluyorum sizin yazilarinizi okurken yeni bakis acilari kazanmanin ve yeni seyler ogrenmenin sevincini yasiyorum. Dedikodudan uzak, cok yerinde sosyolojik ve pedagojik degerlendirmeler, objektif bakis acisi... Elinize saglik... Tebrik ederim.
    Cevapla
  • mimiga mimiga 15 yıl önce Şikayet Et
    Hep merak etmişimdir. Kadınların da askere gitme zorunluluğu olsaydı başörtülüler için nasıl bir uygulama yaparlardı. Askeri okula gitmek isteyenler fişleniyor, kamuda, üni'de kızlara ya başını açacaksın ya da okuma hevesinden vazgeçeceksin deniliyor, tercihe(!) bırakılıyor. Peki askerlik söz konusu olsaydı ne olacaktı? Başörtülüler "başımı açmam işine gelirse" deme hakkına sahip olurlar mıydı?
    Cevapla
  • Uğur KÖSE 15 yıl önce Şikayet Et
    Asker İşini Yapsın. Acilen ordumuzun kendisine çeki düzen vermesi gerekir,sen askersin kardeşim ne işn var siyasette,sen işini yap,başına çuval geçirtme,kriptonu silahın koru,terörle mücadele et.Sanane başörtüsüymüş,imamhatipmiş,siz ordu olarak bilmiyormusunuzki Çanakkale Savaşını bize içimizdeki bu "iman gücü"nün kazandırdığını.Siyaseti çok istiyorsan istifa et ,iki işi birden yaparsan bak memleket ne hale geliyor,niye Millet-Ordu birbirine düşman olsun,Adnan Menderesin idamı bu amaca yönelikti.İmandan korkmayın
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat