Çözüm olarak silah arkadaşlığı kültürünü aşmayı başaramayan ürkek komutanlara yardım etmek gerekir. Askerlik kanununu bile değiştiremeyen hükümeti hiçbir kurmay takmaz.

2007 yılından bugüne TSK’da yaşanan kriz gittikçe büyüyor. Hukuka saygılı kadroların daha fazla söz sahibi olması gerekirken olayların gerisinde kalındığını görmek gerçekten üzüntü verici oldu.

Donanma Komutanlığı Batı Çalışma Grubunun (BÇG) çekirdek kadrolarının oluşturulduğu yerdi. Donanma komutanlığının 1999 depreminden sonra taşındığı yeni binada seramik altı bölmelerde 10 çuval gizli belgenin ortaya çıkması emir komuta zinciri dışında bir yapının varlığının en büyük kanıtı oldu.

Bu belgelerde ilk bilgilere göre yeni tarihli darbe planları var, irtica ile mücadele ve Kafes eylem planlarının devamı olduğu basına yansıdı.

Donanma Komutanında ve Genelkurmaydan yardımı olmadan savcılık böyle bir arama yapamazdı. Ki garnizon içine polis de girememiştir.

Evinizde kasada veya gizli bölmede neler olduğunun aileden kişiler bilir. Aynen öyle bu bilgi ve belgelere içerden yardım olmadan ulaşılması mümkün değildir. Ordumuzun sağduyusu, vicdani sorumluluğu ve maşeri aklı bu belgeleri ihbar etti.

Aslında yakın tarihimizi yeniden yazacak pek çok belge sırada bekliyor.

Bu arada Ergenekon sanığı E.Tuğgeneral Veli Küçük’ün mahkemeye bir talebi gözden kaçtı. Veli Küçük Mehmet Ağar ve Hüseyin Kıvrıkoğlu gibi darbe şüphelisi 69 kişinin dinlenmesini istiyordu.

Henüz konuşması gerekenler konuşmadı eğer pişmanlık uygulaması çıkarsa çuval aramaya gerekte kalmayacak.

Görevde olan gizli darbe çetesinin kullandığı subaylar zor durumdadır. Darbecilerin hedefinde iki grup var birincisi polis teşkilatı ikincisi TSK’da görev yapan darbe karşıtı subay kadrosu. Her olayı bu gözle değerlendirirsek kolay anlarız. Öğrenci hareketlerinde polise fazla yüklenenler iyi düşünmeliler.

Son yaşanan olayları ve öğrenci hareketlerini incelediğimizde spontane gelişen durumlar olmadığı anlaşılır.

Manzara şöyle, organize olduğu belirgin olan, polisi tahrik eden ve gerilimi yükselten olaylar  “Bu filmi daha önce seyretmiştim, darbe öncesi senaryoların yeni versiyonu” çağrışımı yapıyor.

Diğer taraftan Subay sicil yönetmeliğinde temelsiz, yasal dayanağı bulunmayan, ihdas edilmiş suçlar olduğu gibi duruyor.

“Yasa dışı görüşleri benimsemek, irticai görüşleri benimsemek” gibi sübjektif değerlendirmeler nedeniyle darbe karşıtı subaylar tasfiyeye devam ediliyor.

Hükümet bedelli veya yeni askerlik yasasında zayıf kalarak üst düzey komutanları çeteler karşısında yalnız bırakıyor. Hiç bir orgeneral çetecileri karşısına alamaz.

Silah arkadaşlığı kültürünü aşamayı başaramayan komutanlara yardım etmek gerekir. Sorumluluğu alabilen sivil otoriteye ihtiyaç vardır. Bugün dirayetli ve yetkin davranabilen sivil iradeye TSK’daki darbe taraftarlarını temizlemek için fırsat doğmuştur. Askeri reformdan önce askere alma yasasını çıkarmak.

MSB bakanı şu ana kadar on defa konuşmuşsa dokuzunda “Bedelli askerlik olamayacak” cümlesini kullanmıştır.

Gölcükte bulunan belgelerde mitinglerde atılacak sloganın bile yazılması, darbe karşıtı subayların yurt dışı görevlere gönderilme bilgisi gibi bilgiler TSK bünyesinde emir komuta zinciri dışında bir yapının halen aktif olarak çalıştığının kanıtıdır.

Askerlik kanununu bile değiştiremeyen hükümeti hiçbir kurmay takmaz.

Darbe mağduru askerlere CHP bile sahip çıkıyor ve aynı partinin teklifi ile 1971- 2010 arası  3257  mağdur subay astsubayın haklarının iadesi için uyum yasasını çıkmak üzeredir.

Hal böyle iken TSK komuta katının çetecilere net tavır almamasını doğru okumak gerekir. Ya korku ile açıklayacağız yahut da darbe taraflısı olarak yorumlayacağız. Birinci seçenek ağır basıyor.

Korkan asker kişiye güven vermenin yolu TBMM’nin ve hukukun çalışacağına inançtır.

Prof. Nevzat Tarhan - Haber 7
ntarhan@gmail.com